Türklerin genelde organizasyon konusunda pek de becerikli olmadıkları söylenir. Oysa biz Türkler torpili organize olarak yapan yegane milletiz. Bunu Milli Eğitim Bakanlığı’nın yıllardır yönetici atama konusundaki tutumuna bakarak anlayabiliriz. Hüseyin Çelik, bakanlığının son günlerinde 657 sayılı devlet memurları kanununun 76. maddesine dayanarak binlerce yönetici ataması yaptı.
Bir bakan Ankara’da bu kadar yöneticiyi hangi kritere göre ve nasıl değerlendirdi de atadı? Bu atamaların objektif kriterlerle yapıldığını söyleyebilecek bir vicdan sahibi var mıdır? Listeler nerede ve nasıl hazırlandı? Bu muhteşem torpil organizasyonu için kimi kutlayalım? Tüm bu soruların cevabı bellidir aslında: Biz Türkler torpili iyi biliriz.
2007 Nisan ayında da atamalar yapıldı. Duyuruya çıkılmadan ve dilekçeyle. Kimsenin haberi olmamıştı atama yapılacağından. O atamalarda torpil organize ve yıldırım hızıyla yapılmıştı. Hem organize, hem hızlı: İşte gurur duyulacak bir başarı daha. MEB son olarak yeni bakanla bir atama yönetmeliği daha yayınladı. Bu sefer torpil esas alınmamış. Garip bir durum. Torpili arıyor gözlerimiz. Onu özledik. Demek ki mahkemeler torpile geçit vermeyince birden adalet aklımıza geliveriyor. İşte dünyaya bir örneklik daha: Köşeye sıkışıncaya kadar torpile devam et, köşeye sıkışınca adaletli davran. Sevinelim mi?
Yılardır adaletli bir şekilde atamalar yapılsaydı ve eğitimin diğer problemlerine çözüm için zaman harcansaydı daha iyi olmaz mıydı? Dünyanın bizim torpil uygulama örneklerimize ihtiyacı yok ki. Hem ihtiyacı olan Türkiye’nin özelikle kamu kurumlarındaki yönetici atamalarına bakar ve istediği dersi alır. Türkiye tarihi biraz da torpil tarihidir. Artık yetmez mi? Biraz da adalet tarihi yazsak.
Bencede benimde işime yaramadı
bu ne ya hiç işime yaramadı.
sizde zamanınızı boşuna harcamayın.
hükümete gönderi bu sen garanti atanamayan hocasın ve de haklısın
kesinlikle doğru