Kamuoyunda yolsuzluklara karşı mücadele eden, onları deşifre eden dürüst politikacı olarak, özellikle de Doğan Medya Grubunca kurtarıcı edasıyla lanse edilen Kılıçdaroğlu, gerçekten de anlatıldığı üzere bir kurtarıcı mı? Yoksa sadece bir şehir efsanesi mi?
İlk olarak Dengir Mir Mehmet FIRAT ile bir T.V programında yapmış olduğu düello ile tanımaya başladık kendisini. Uğur DÜNDAR’ın tarafını açıkça belirttiği bir program olarak akıllarda yer etmişti. Dengir Bey’e baron suçlamasıyla ortaya çıkan Kılıçdaroğlu, programda 27 Şubat 2008’de ortağı olduğu Menas’a ait bir tırda uyuşturucu yakalandığını, bu yüzden, Menas’ın kırmızı hat uygulamasına tâbi tutulduğunu iddia etmişti. Oysa, uyuşturucunun yakalandığı 27 Şubat 2008’de, FIRAT, Menas’ın ortağı değildi; hisselerini devretmişti. Uyuşturucu yakalanan tır , Menas şirketine  ait bile değildi. Menas, senede 1500 tırla ihracat yapıyordu. Uyuşturucu, şirketin kiralamış olduğu tırlardan birinde ele geçirilmişti. Gerçekler orta çıktıktan sonra, “çamur at izi kalsın” politikasıyla Kılıçdaroğlu özür dileme gereği bile duymamıştı.

Sponsor Bağlantılar

Başka bir iddiası ise Başbakanlık Müsteşarı Efkan ALA’yla alakalı suçlamasıydı. Telekom ile ilgili Sayın ALA’nın ÖGER’in temsilcisi olduğunu belirmişti. Oysaki o tarihler de ALA ‘nın hazinenin temsilcisi olduğu ortaya çıkmıştı. Suçlamayı ortaya atan, Sayın Kılıçdaroğlu’ndan yine ses çıkmamıştı.

Bir diğer suçlaması ise Melih GÖKÇEK’le alakalı sayaç meselesiydi. “Sayaç alımında yolsuzluk yapıldı; İstanbul Belediyesi’nin 23 Euro’ya aldığı sayaca, Melih Gökçek 168 Euro verdi” diyordu. Oysa Gökçek, sayacı, 168 Euro’ya değil 63 Euro’ya almıştı. İstanbul’un 23 Euro’dan aldığı sayaç, peşin ödeme imkânı veren elektronik sayaç değil, mekanik sayaçlardı. Ayrıca, Ankara’nın bazı bölgeleri için 18.5 Euro’dan mekanik sayaç alınmıştı. Tabi Sayın Kılıçdaroğlu’dan yine ses çıkmamıştı.

“Erdoğan ailesinin Atagold’taki ortaklığı saklanıyor” dedi. Ama bilgilerin Ticaret Odası’na verildiği ortaya çıkmıştı. Üstelik yönetim kurulu üyesi Sema Erdoğan’ın ismi, Ticaret Sicili gazetesinde de yayınlanmıştı. Namı değer Gandhi Kemal yine yanılmıştı.

1992-1999 yılları arasında SSK Genel Müdürlüğü yapmış olan Sayın Kılıçdaroğlu’nun 7 yıl içinde kurumu, bugünkü rakamlarla 2 Milyon 556 Bin TL ile yüzde 2 Bin 684 ile zarar ettirmişti. Tüm bunların yanında 1997 yılında oğlu Kerem’i okula devam ettiği sırada İstanbul’da faaliyet gösteren Ekinciler Holding’te sigortalı olarak çalışıyor göstermiş. 1983 doğumlu Kerem Kılıçdaroğlu’nun SKK kayıtlarına göz atıldığında 1997/1 döneminde 60 gün, 1997/2 döneminde ise 1 gün sigortasının ödendiği görülüyor. SSK kayıtlarına göre 1 Mart 1997’de söz konusu şirkette çalışmaya başladığı görülen Kerem Kılıçdaroğlu, 1 Mayıs 1997’de işten ayrılmış. Kerem Kılıçdaroğlu 1997 yılında ilköğretim okulu son sınıf öğrencisiydi. Sigortalı yapıldığı sürelerin okulların açık olduğu döneme denk gelmesi de dikkat çekiyor. Baba Kemal Kılıçdaroğlu ise o dönemde Çalışma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısıydı. Ekinciler Demir ve Çelik San. A.Ş.’den yapılan açıklamada, Kerem Kılıçdaroğlu’nun 01.03.1997 – 30.04.1997 tarihleri arasında şirketleri bünyesinde sigortalanmış olduğu belirtilmişti.

Ayrıca İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlık adaylığı sırasında, görev yapmış olduğu zamanlarla alakalı ”bana gelip de işleme koymadığım bir dosya varsa, adaylıktan çekilirim” diye açıklamalarda bulunmuştu. Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu’nun raporlarının ortaya çıkmasından sonra ise derin bir sessizliğe bürünmüştü. Denetleme Kurulu’nun raporlarında, yolsuzluk suçlamaları nedeniyle hakkında müfettiş raporu olan ve görevden alınması istenen bir daire başkanını görevden almadığı ve ayrıca  usulsüzlük yaptıkları gerekçesiyle yargılanan iki personeli görevden almak yerine daire başkanlığına atadığı açıkça yer almıştı. Hatta bu personellerden birini de, soruşturmanın yürütüldüğü daireye başkan yapılması da raporda ayrıntılı olarak yer almıştı Tüm bunlar devlet raporlarıyla ispatlanmasına rağmen, Sayın Kılıçdaroğlu sessizliğini bozmamış ve söz verdiği üzere adaylıktan da çekilmemişti.

1992 yılında göreve gelir gelmez kurumun Finansal Daire Başkanlığı olmadığını belirterek 1993 yılında kurdurduğu ve henüz memuru bile olmayan bir daireye , emekliliğine kısa bir süre kalan hemşehrisini atayarak, en yüksek dereceden emekli olmasını sağlayan da bugün dürüstlük timsali diye anılan Kılıçdaroğlu’ndan başkası değildi.

Sonuç olarak, bazı medya kuruluşlarınca , kamuoyuna Gandhi Kemal diye empoze edilen Kemal Kılıçdaroğlu’nu,12 Eylül’de yapılacak olan referandum da kendini gösterip göstermeyeceğini, halk nezdinde ki gerçek yerini, Allah ömür verirse hep birlikte yaşayıp göreceğiz.

ALLAH YAR VE YARDIMCIMIZ OLSUN