Toplumumuzda hastalık haline gelen ön yargılı kararlar ve acımasız eleştirilerle ilgili bir kıssa ile başlamak istiyorum yazıma.

İş adamının biri traş olurken bir yandan da berberiyle sohbet etmektedir. Derken, kapının önünden ağır ağır geçmekte olan paspal, hantal görünümlü bir çocuk görürler. Berber, iş adamının kulağına eğilerek; “Bu çocuk var ya, dünyanın en aptal çocuklarından biridir! Bak; dikkat et şimdi…” der iş adamına, berber çocuğa seslenir:

Sponsor Bağlantılar

“Ali, buraya gel!”. Bunun üzerine çocuk sakince dükkana girer ve  berberi selamlar.
Berber işadamının kulağına sessizce, “bak şimdi” diye fısıldar ve bir elinde beşyüzbin, diğer elinde beşmilyon’luk bir banknot olduğu halde çocuğa sorar: “Hangisini istiyorsan alabilirsin?”

Çocuk dalgın dalgın bir beşyüzbine bir de beşmilyona bakar ve sonunda beşyüzbinlik banknotu berberin elinden alır ve çıkar dükkandan. Daha sonra berber işadamına döner ve gülerek: “Gördün mü? Sana söylemiştim.” der.

Traş bitince işadamı merakla sokağa çıkar ve az ileride kendi kendine oynayan Ali’yi görür.

Yanına giderek, neden beş milyonluk değil de, beşyüzbinlik banknotu aldığını sorar. Çocuk hiç de aptalca olmayan kendinden emin bir tavır ve yüzünde beliren alaycı sırıtmayla ön yargıları yıkan şu  yanıtı verir:

Eğer beşmilyonluk banknotu alsaydım oyun biterdi ve berber bir daha bu oyunu oynamazdı!

Ünlü Amerikalı yazar, kişisel gelişim geliştiricisi ve iletişim uzmanı olan Dale CARNEGİE’nin şu sözleri haksız eleştiri ve önyargılarımızdan arınmamız gerektiğini açıkça göstermiyor mu?

“Allah’ın bile insanlar hakkındaki hükmünü, ömürleri sona erdikten sonra verdiğine inanırken… Biz kim oluyoruz da insanları birkaç kez görmek, iki-üç yazı okumak, birkaç dedikodu dinlemekle yargılama hakkına sahip olabiliyoruz!”

“Haksız eleştiri çoğunlukla biçim değiştirmiş övgüdür”

Hayatta böyle değil midir? Başkalarını izlerken gördüklerimiz, olaylara baktığımız pencerenin ne kadar temiz olduğuna bağlıdır. Birini eleştirmeden ve hemen yargılamaya başlamadan önce, gözümüzde kötü olarak görmeye şartlandığımız durumun ya da olayın iyi tarafını görmeye hazır olup olmadığımızı fark etmeye çalışsak hayata daha güzel bir pencereden bakabilme şansını yakalayabiliriz.
Ne dersiniz?

Eflatun’un dediği gibi “Bilge insanlar konuşurlar çünkü söyleyecek bir şeyleri vardır. Aptal insanlar konuşurlar çünkü bir şey söylemek zorundadırlar.”

SEVGİYLE KALIN