Mainz, 04.02.2014

Tιrlatmak kelimesi daha ziyade „argo“ literatürde kullanιlmakta olup, „delirmek“ „çιldιrmak“ „aklιnι yitirmek“ gibi anlamlara gelir. Ancak tabi bizim savcιlarιmιz gerçek anlamda „TIR“ lar ile kafayι bozmuşa benziyor. Böyle olunca da ister istemez insanιn aklιna savcιlarιmιz delirmeye mi başladι sorusu geliyor. Malum, son zamanlarda yollarda seyahat halinde bulunan „uzun araçlarι“ durdurmak moda olmuş durumda. Geçenlerde gözünden hiç bir şey kaçιrmayan bir savcιmιz Hatay ilimizde bazι araçlarι durdurmuş ve arama yapmak istemişti.

Sponsor Bağlantılar

Ancak savcιmιza bu araçlarιn ülkenin „Milli İstihbarat Teşkilatιna“ ait olduğu güzel bir lisan ile izah edilmiş. Bu izahat yeterli olmayιnca gerekli belgeler temin edilip savcιya ulaştιrιlmιş ancak görev aşkιyla yanιp tutuşan savcιmιz ne olursa olsun TIR latmayι kafasιna koyduğu için tutanak tutarak oradan uzaklaşmιş. Daha önce Reyhanlι da meydana gelen „Muhaberat“ kaynaklι terör saldιrιsιnda 52 vatan evlâdι can verdiğinde olay yerine ancak bir hafta sonra intikal eden savcι mesele TIR olunca süratle olay yerine intikal etmişti. Aradan çok geçmeden bu defa yeni tayin edilen savcιmιz da çok büyük bir „iştiyak“ ile yine TIR larιn yolunu kesmiş ve istihbarat teşkilâtιna ait olduğu belgelenen vasιtalarι aramak üzere herhalde uygun polisler bulamadιğιndan olsa gerek „uygun bir komutan“ ayarlayιp jandarma ile baskιn yapmιş ve araçlarι aramak istemiştir. İstihbarat görevlilerinin bütün uyarι ve ikazlarιna rağmen araçlarι aramak için „canhιraş bir şekilde direnen“ kahraman(!) savcιmιz bununla da yetinmeyerek „sizi gelecekte Başbakan bile kurtaramayacak“ diyecebilecek kadar küstahlaşabilmiş, haddini aşarak görevlileri tehdit etme cüretini gösterebilmiştir. MİT yasasιnιn 26. maddesini bu savcιlarιmιzιn bilmediğini varsayacak olsak bu çok büyük bir ayιp olurdu. Yasayι bilmelerine ve bu maddenin arama yapma imkânιnι kendilerine vermediği halde ve sonuçta görevlileri tehdit edip, bildiri dağιtma ve candaş medyalarιna beyanat verdiklerine göre demekki burada yukarιda bahsettiğimiz bir „tιr“ latmadan sözedemeyiz. Netice çok açιk: Savcιlarιmιz kendi elleriyle kendi beyinlerini yemeye kalkιşmιş „idrak hastalarι“ olmadιklarιna göre burada „taammüden“ bir eylem söz konusudur. Denebilir ki ne var bunda madem ki yardιm malzemesidir, bιrakιn savcιlar arama yapsιn. Böyle diyenler  zaten mebzul miktarda var. Ancak bu kanunsuz olur. Hukuka dayanmayan bir yetki kullanιmι olur. Ülkenin istihbarat teşkilatιnι elâleme „peşkeş“ çekmek olur. Tιrlatan savcιlarιmιz muvaffakiyet sağlayamadιklarι için tιr larιn içinde ne olduğunu öğrenemedik. Zaten ben kendi hesabιma bunu çok önemsemiyorum. Zaten savcιlarιmιzιn merakιnι da daha sonra ilmel yakιn öğrenmiş olduk. Meğerse savcιlarιmιz son 1.5 yιldan bu yana devamlι Suriye´ye insâni yardιm yapmakta olan bu tιrlarι 17 aralιk operasyonundan sonra merakι mucib bulur olmuştu. Sebebi çok açιk, Türkiyenin istihbarat teşkilâtιnιn Suriye`ye silâh taşιdιğιnι ispat edecekler sonrasιda Suriye`deki mevcut bütün sιkιntιlardan Türkiyenin sorumlu olduğunu dünya`ya „gammazlayacaklar“ ve sonrasιnda El-Kaide „sosuna“ bandιrιp ülkemizi terörü destekleyen ülke konumuna sokarak imaj zedelemesine yol açarak Başbakan Erdoğanιn hükumet etmesini zorlaştιracaklar. Bu savcιlarιmιzιn böylesine komplike bir organizasyonu tek başlarιna yapamayacaklarι çok net. Zira onlar „emir eri“ konumundalar. Ancak emirleri kendi üstlerinden değil de „Pensilvanya“`dan aldιklarι için böylesine kanun ve hukuk tanιmaz bir pespayeliğe soyunuyorlar. Kafalarιnι kiralamιş insanlardan elbette ki hukuk adamι olmaz. Peki o zaman bu kafalarι kiralayan irade ne ister ki Türkiye`den…

Benim kanaatime göre bu istek yeni bir şey değildir. Bu coğrafya`da muazzam bir imparatorluğun bakiyesi olan bir ülke den her zaman bir şeyler istenir. Sultan Hamiddden „çil çil altιn karşιlιğι“ Filistinden küçük bir kasabalιk toprak istendiğini unutmayalιm. Tabi bu ülke kendi kavgalarιndan kafasιnι kaldιramaz durumda olsa ve kendisinden her isteneni harfiyyen yerine getirse elbette ki kimse bir şey istemezdi. Ancak bu Başbakan sadece Türkiyenin ekonomisini düzeltme çabasι içinde değil, „yepyeni bir medeniyyet tasavvurundan“ sözediyor. Koca bir coğrafya da halklar tarafιndan kendisine büyük ümitler bağlanιyor. Küresel güçlerin bölge üzerindeki oyunlarιna „çomak“ sokuyor.

O halde bu adamιn daha fazla ileri gitmeden „behemahâl“ önlenmesi gerekir. Elbette ki böylesine güçlü bir halk desteğine sahip birini üç-beş çapulcunun „Taksim işgali“ ile devirmek mümkün değildi. Ama olsun yιkamadιysalar bile sarsmak üzereydiler. En sonunda “takiyye usulü ile devlet içine çöreklenmiş aklι kirada savcι-hakim ve üç beş polis müdürü maharetiyle en can alιcι noktadan vurmaya kalkιştιlar“. Arkalarιna da ne kadar yahudi yayιn organlarι varsa ve bütün Türkiye düşmanι güç odaklarιnι alarak içerdeki taşeronlarι ile birlikte „siyonistler“ dιşardan „siyonist aşιklarι” içerden olmak üzere saldιrmaya başladιlar. Bütün dert, ülkenin tekrar „eski Türkiye“`ye döndürülüp, emperyalist küresel güçlerin dümen suyuna girmesini sağlamaktι.

Siyonistsever gazeteciler(!)

Cemaat medyasι denen paçavra tefrikalarda, yalan, iftira, hakaret, tahrik, tezyif, tahfif” gιrιla gidiyor. Televizyon istasyonlarι sanιrsιnιz uyduya değil de “kanalizyon hattιna” bağlanmιş. Son merkez bankasι kararlarιndan sonra zil takιp oynayan dansöz bozmasι zavallι bazι “gazeteci” ünvanlι mahluklar Merkez Bankasι, Tayyib Erdoğana “one minute” dedi diyebilecek kadar sefilleşebiliyorlar. Cemaatin sadece gazetecileri mi tιrlatmιş durumda. Ne gezer bence bu “akιl tutulmasι” tepeden tιrnağa bir durum arzediyor. Balιk baştan kokar derler, hani onun gibi bir şey. Bir dünya “menkιbe, rivayet, hikâye, masal, israiliyyat” ve yanιna başka dinlerin soslarιna banarak yeni bir “Din” icat etme (İngilizlerin Kadιyaniliği gibi) çabasι içinde olan ve kendisini Din alimi olarak pazarlayan Pensilvanyanιn gönüllü hizmetkârι ve sakini de İngiliz gazetesine verdiği demeçte “yolsuzluk muhakkak” diyerek peşin bir hüküm vererek, insanlarι yargιsιz infaz yoluna gidiyor ve görevden almalara “kιyιm” diyerek bir yerlere mesaj veriyor.

Aslιnda açιktan hükumetle savaşacağιnι ilân ediyor. Başbakan Tayyib Erdoğan Milletin muhabbet ve güvenine mazhar olmuş ve ülkeyi yönetmek üzere işbaşιna getirilmiş bir siyasetçi. Peki ya sen kimsin?

Sen kim oluyorsun da hükumete meydan okumaya kalkιşιyorsun. Gücün yetiyorsa bir siyasi parti kurarsιn ve mücadeleni verirsin. O zaman herkes sana saygι duyar. Ama böyle “belden aşağι ve faul” yaparak oynarsan belki ülkeye biraz zarar verebilirsin (ki verdirdin) ama sonuçta sen daha zararlι çιkarsιn. Said-i Nursinin öğretilerine artιk kulak asmadιğιnιz belli ama ben yine de değerli dava adamιnιn bir güzel ve ibretlik sözü ile bitirmek istiyorum.

Gayri meşru tarik ile bir maksada giden zat,
Gâliben maksudunun zιddιyla görür mücazat.”

Baki Selam ve Saygιlarιmla.

Ömer Erdem
Mainz/Almanya