“…Artık dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve Allah’a sarılın, sizin Mevlanız O’dur. İşte, ne güzel mevla ve ne güzel yardımcı. (Hac Suresi, 78)

Yüce Allah müminlere, Kendisine yakınlaştıracak vesileler aramaları karşılığında, hem dünyada kendilerine dost ve yardımcı olacağı, hem de sonsuz ahiret hayatında kurtuluşa ulaşacakları müjdesini verir.

Sponsor Bağlantılar

Dinin özü ve temeli Yüce Allah’ı tek İlah olarak kabul etmek ve O’ndan başka hiçbir varlığa kulluk etmemek-tevhid-tir. Bazı insanlar ise Allah’a inandıklarını söyleseler de kendilerine başka ilahlar edinerek Allah’a ortak koşarlar. Bu insanların yanılgısı yalnızca Allah’a kulluk etme inancını kavrayamamaktır. Oysa Allah’ın tek İlah olduğuna iman etmek, Allah’ı birlemek çok önemlidir.

“Sizin İlahınız tek bir İlahtır; O’ndan başka İlah yoktur; O, Rahman’dır, Rahim’dir (bağışlayan ve esirgeyendir).” (Bakara Suresi, 163)

İnsanların bir kısmı Allah’ın tekliği/birliğine inandıklarını söyleseler de, gizli şirk içindedirler ve günah içinde yaşadıklarının bilincinde değildirler. Bu kimseler, Allah’a şirk koşmanın, yalnızca putların ya da totemlerin önünde diz çöküp secde etmek olduğunu zannederler. Oysa önünde secde etmeden de bir varlığa kulluk etme, onu ilahlaştırma günahı işlenebilir.

Yüce Allah’ın sıfatlarını, kendisine ya da bir başka varlığa atfetmesi kişinin şirk koşmasına sebep olur. Bu nedenle tüm işleri evirip-çevirenin, her olayı düzene koyanın, kontrolünde tutanın Allah olduğunun unutulmaması gereklidir. Örneğin hastalık yaşayıp ardından iyileşen kişi, kendisini iyileştirenin doktoru ya da kullandığı ilaç olduğunu düşünürse gizli şirke bulaşmış olur. Oysa hastalığını iyileştiren Şafi (Şifa veren) olan Allah’tır. Tedavisiyle ilgilenen doktor ve kullandığı ilaç kişinin iyileşmesinde yalnızca birer vesiledir. Şifayı veren yalnızca Allah’tır; O dilemedikçe en iyi doktor ve en yararlı olduğu düşünülen ilaçlar dahi şifa olamaz.

Diğer yandan, Allah’ı değil yalnızca insanları memnun edecek şekilde davranışlar sergileyen kişi de yine gaflet içinde ve Allah’a şirk koşuyor demektir. Oysa insanın yaşaması gereken katıksız bir imandır ve yapması gereken de yalnızca O’na yönelmek, O’na sarılmaktır.

Gerçek/katıksız iman, Allah’a koşulsuz ve tam bir teslimiyetle teslim olmak,  O’nun buyruklarına kesin bir şekilde uymak, Allah’ın sınırları içinde yaşarken şeytanın sinsi tuzaklarına ve nefsinin bencil tutkularına boyun eğmeden, Kur’an ahlâkını yaşama konusunda her durumda kararlılık göstermektir. Allah’ın buyruklarını yerine getirme konusunda ödün vermemek, durumumuzu vakit kaybetmeden düzeltmeye çalışmak, imanımızı, Allah sevgimizi, Allah korkumuzu artırmak, Allah’a teslim olmak ve ahirete yönelerek yalnızca Allah’ın hoşnutluğu için yaşamaya başlamak en uygun, en doğru davranış olacaktır…Vakit varken…

elif@elifalaca.com