Yazar: elf

Mükemmel

Doğduğumuz zamandan aklımızın erdiği zamana kadar hayatın en güzel zamanlarını yaşar bilmeden insan. Bundandır ki içten içe hep çocukluğumuza dönme arzusuyla yaşarız. Peki aklımız ermeye başlayınca ne olur da hep bu arzu yoklar bizi. Çocukken karnın toksa, istediğin alınıyorsa, altın temizleniyorsa koşulsuz şartsız mutlusundur. Aklın ermeye başladığında mutluluk artık koşullu olamaya başlar karnın toktur, istediğini alabilirsin ama mutlu olamazsın.Sen büyürsün, isteklerin büyür sonuç olarak azla, olanla yetinmez de hep daha iyisini istersin. Yok ben böyle değilim diyorsanız, kendimizi kandırmayalım mükemmeli aramıyor muyuz, yanınızdaki cep telefonunuza bakın bir bu kaçıncı telefonunuz kim bilir. Teknolojiyi takip ediyorum her özelliğini kullanıyorum derseniz amenna size lafım yok. Peki kime neye göre mükemmel işte bu nokta bizi çıkmaza sokuyor. Keşke bu mükemmeli isteme sadece eşyalarla, araç gereçle kalsa ama biz aynı zamanda kendimize bakmadan mükemmel insanı arıyoruz. Bu mükemmelden kasıt mavi gözlü, uzun boylu olması gibi şeyler değil karıştırmayalım. Hep vardır hayallerimizdeki erkek zırvatası, romantik komedi izlemeye başladığımız andan beri erkeğe yüklediğimiz özellikler, sanki hayat romantik komediymiş gibi. Hepimize sorsak en az 5 özellik nefes almadan sayarız. Tabi bulabilir miyiz işte bu tam bir hüsran hikayesi, ha bulan var mıdır mutlaka vardır. Neden olanı mükemmel kabul edip, kendi romantik komedimizi biz yazmıyoruz ki. Bırakın istediğinizin tam tersi olsun 5 de 0 tuttursun eğer bunlar olmadan da siz mutluysanız zaten siz mükemmeli bulmuşsunuz...

Devamını Oku

Yalnızlığın Ortası

Yalnızlığın ortası, sağı, solu olur mu? diye sormayın. Eğer yinede benim uyarımı dikkate almayıp sorduysanız söylim, evet olur. Nerden mi biliyorum tam orda duruyorum da ondan. Ama siz nerdesiniz bilemem eğer anlattıklarım size de tanıdık geliyorsa belkide komşu bile olabiliriz.Yalnızım diyemedim hiç bir zaman ailem, beni sevdiğini söyleyen bir sevgilim, yanımda olduğunu düşündüğüm bir kaç dostum bide içimden eksiltmediğim çocuksu bir yanım var ama en önemlisi içimde bir inancım var. Eee ben şimdi nasıl yalnızım deyim valla okuyanın gücüne gider sen mi yalnızsın diye. İşte bundandır ki ortasındayım. Kendimi kimselere açamıyorum ki kendime bile. Sevmek istiyorum sevemiyorum, güvenmek istiyorum güvenemiyorum daha neler neler istiyorum ama tık yok. Sahte geliyor her şey acaba bu dünyanın yanıltıcı yanı bu mu ki yok gibi gerçekte sevgi yok inanç yok güven yok sadakat yok yok ta yok ama dünya var. Peki bu nasıl oluyor nasıl yokluktan var oluyor. Hani yok olan bişey var edilemez olan bir şeyde yok edilemezdi fizik de enerjide hep bundan bahsedilirdi yalan mı yani şimdi! Gitmek istiyorum ama yanlış anlaşılmasın kilometre bazında değil. Gitmek demek beni ben yapan şeylerden kaçmak demek. İçinde olduğum boşluklardan neden sevdiğimi bile bilmediğim insanlardan, çalışmak zorunda olduğum sınavlardan, üst kat komşundan ve daha nice şeyden kurtulmak. Peki yapabilir miyim tabikide hayır çünkü ben yalnızlığın ortasındayım kıyıya istesem de vuramam buraya çakılıyım. Orta ne demek 3 yani ne 5 nede 1. Ne 5 gibi parlarsın...

Devamını Oku