Yazar: habibegüner

Kadının Katma Değeri

Bir ülkenin sosyal-ekonomik olarak gelişmesi, refah ve mutluluğunun artması, uluslararası arenalarda olumlu bakış açısı, o ülke insanları için nitelikli, bilgi ve becerilerinin gelişmesi sürekli eğitime bağlıdır. Bizim ülkemizde olduğu gibi birçok ülkede de halâ kadına uygulan şiddet kültürle, dinle, geleneklerle ilişkilidir ve nitelikli eğitimin verilmemesindendir. Hâlbuki İslam’da kadınlara çok fazla önem verilmiştir. Üstelik bu konuda birçok ayette kadın hakları bildirilmiş ve hatta cennet kadınlara öncelikle vaat edilmiştir. Kadınların eğitilmesi ve eğitim imkânlarının kullandırılması ülkemizin sosyal ve ekonomik kalkınmasıyla ilişkili olduğu kadar gelecek nesillerin ve mutlu insanların ve ailelerin oluşmasını sağlayacaktır. Erkek, aile içinde kadının bir hatası ya da ailenin özelindeki sorunu gidermek için ilk olarak şiddet uygular. Genellikle; Kadınların maruz kaldığı fiziksel (Bedeni üzerinde uygulanan darp ve benzeri durumlar.), psikolojik (sözlü hakaret, küçük ve hakir görmek), ekonomik (Paranın baskı ve yaptırım aracı olarak kullanılması), cinsel (Zoraki evlilik, istenmeyen cinsel yaşam) sorun-çözme ve çatışmayı çözmeye yönelik becerilerinin olmadığını gösteriyor. Günümüzün en önemli acı tabloların yaşandığı Töre cinayetlerinde yine kadınlar vardır. Koca ya da sevgili kendisini sadece cinsiyeti üzerinden var edebilen kişi ona halel geldiğinde öldürmenin tek çözüm olduğunu ve zorunluluk olduğunu düşünür. Aslında suç öldüren ya da öldürülende değildir. İlk önce, sosyal ve ekonomik durumun eğitimle birlikte en iyi duruma getirilmesi...

Devamını Oku

Neden "Hayır"

Yakınlarımıza dostlarımıza hayır demek ne zordur bir o kadar da hassas bir konudur. Hemen acaba dostumuzun düşünce ve fikrine karşı çıkarsam incitir miyim diye düşünürüz. Dostlara sahip olmak en büyük zenginliktir bence, dostluk bizi yalnızlığa karşı koruyan güçtür kendimizi değerli hissettirir. Günümüzde geleneksel aile bütünlüğü bozulup aileler küçüldükçe bunun yerini dostlar aldı. Ailemizin yerine geçer bize güven huzur ve keyif verir. Ama bazen de dostluk yük haline geliverir bizim saf duygularımızı iyi niyetimizi sömürerek bizi yönetmeye kalkıştığında sınırları çizip dur demek gerekir ama nasıl? Böylesi durumda sıkıcı olan dostluk durumundan kurtulmak için hayır demek yerine yalana başvururuz ve yalanlar arasında sıkışıp kalırız. Neden? Çözümü vardır elbette. “Hayır, ama …” İle çözüm sağlayan fikirle başlayabiliriz. Nezaket ve içtenlik ifade eder, samimi bir hava yaratır kişinin dikkati “hayır” dan “ama”ya kayar böylelikle hayırın şiddeti azalır ve ama tarafından korunur.  Böylece ne kaçarsınız ne de yalana saparsınız. Çekinmeden olumlu bir anlamda “Hayır” diyerek daha güçlü, kararlı, bağımsız ve istemediğimiz şeylerden uzaklaşarak öz saygımızı kazanırız. Diğer kişiler tarafından hoş karşılanmasa da.Düşünmek hayır demektir. Dikkat edin, evet işareti uyuyan bir adamdır; tam tersine, uyanış başı harekete geçirir ve hayır anlamına gelir…...

Devamını Oku

Bedenimizdeki Yaşam

İnsan bedeni, insandaki tek madde unsurudur. Parçaların veya ögelerin bir araya getirilip bir bütün olarak birleştirilmesi olarak kurulmuştur. Aynı zamanda hikmetlerle dolu bir görkemdir. Milyarlarca insanda birbirine asla benzemeyen ayrı çehre ve parmak izi her biri ayrı güzellikte Allah’ın sanat şaheseridir. İnsan bedeni bir yönüyle canlıdır ve insanın dünyadaki adresidir. Bedenin en ilginç yönlerinden biri nesillerin devamıdır. Bir yaratılış harikası olarak bedenimizin cinsel hücrelerinde saklıdır. Erkek ve kadın hücresi karşılaştıktan sonra aksaksız bir biyolojik gelişim başlar. Bütün uzuvlar şaşırmadan sırasıyla gelişir büyür. Gözün renginden, tenin yumuşaklığı, yüzümüzdeki benler, bunlar bir tek cinsel hücrenin genetiğinde saklıdır. Biyolojik mucize. Su hayatın temelidir. İnsan bedeninde su en çok karaciğerde kullanılır çünkü bedenin tüm kimyasal işlemleri bu organımız tarafından yürütülür. Solunum sistemimiz kandaki oksijen ve karbondioksit miktarını hassas ölçen bir sistemdir. Oksijen azalıp karbondioksit arttıkça solunum yavaşlar göğüs kaslarından akciğer dokusuna nefes borularına kalbe yansır. Daha birçok örnek verebiliriz. Bu işlemler beyinden geçer beyin hayatımızın temel organıdır. Organlarımız vücudumuzu savunmaya çalışır günlük hayatı yürütür. Bütün organlarımız beyinle irtibattadır. Moral beyindeki bozulmanın en önemli faktörüdür. Bütün organları etkiler. Sağlıklı beslenme ve stressiz bir hayat için.  Derin bir nefes al ve şükret hayata daha olumlu bakarsın. Bedenin özelliklerini iyi tanıyarak onu titizlikle korumamız gerekmez...

Devamını Oku

Başkaları Ne Der?

Başkalarını ne der?  Hayatını istediğin gibi yaşamana engel olan bir eylem. Başkalarına boş veremezsin yeri gelir, kendin içinde yaşayamazsın bazen. Protokolde vardır uymak zorundasındır. Kısacası Başkaları ne der? İşte buradalar da geçerlidir. Dünyada tek başımıza değiliz ki her birimiz biraz başkaları biraz kendimiz için yaşarız. Edep, terbiye bunlar ayrı şeyler elbette. Yazısız kurallardır, Başkaları ne der? Sokakta toplum arasında yüksek sesle gülmek, dostlar arasındaki sohbetten bahsetmiyorum. Kadın gülerse ayrı, erkek gülerse ayrıdır adı, örneğin. Başkaları ne der? Diyen kişiler bazen de korkaktır, mutsuzdur, yeniliklere açık değildir. Özgür insanları bazen dar kalıplara koyarak kendi yapamadığını başkasının yapmasını engellemeye çalışırlar. Her denileni kafaya takmaya, her söyleneni yapmaya çalışırsın. Bu seni yorar, yıpratır ve köleleştirir Bunalıma ve fiziksel rahatsızlıklara kadar gider sonuçları. Kolayca üstümüzden atamadığımız yaşam biçimidir. Can sıkıcı koşullanmadır. Kendin olmaya çalışırken aşırıya kaçıp körü körüne fazla düşünceli ve saygılı ve değerlere aşırı bağlılıktır işte Başkaları ne der? Kendini sürekli ikinci plana atmaya başladığını fark edersin.. Bu hayatı yaşayan, içinde olan, tüm sorunlarla yüzleşen sizsiniz dolayısıyla sizin için neyin iyi neyin kötü olduğunu bir başkasının bilmesi mümkün değil, Belki de en önemli şey bu! Başkaları ne der diye bir hayat kurmak sizi yapmayı en çok istediğiniz şeylerden bile uzak...

Devamını Oku

Aslında Amacımız Kaliteli Yaşam

Bilinçaltımızla hoş bir sohbet ve kolay kilo vermek, bence iki önemli sanat. Yaşantımızdaki en esaslı, en belirli işlerimizden. Yöntemlerini bildiğimizde kolaylıkla elde edebileceğimiz zevktir de. Bir çoğumuz sağlık ve güzellik için denemedik mi? Bilinçaltımızla, Kolay Kilo vermek hakkında hoş bir sohbet  yapmaya başlıyoruz.  Bilinçaltımızla konuşarak, birden değil de yavaş yavaş yapacağımızı ikna etmek. Yemekleri hiç ekmeksiz yemek, makarna ve pilavı tamamen kesmek  Kilo vermek adına iyi verilmiş bir karar değil  hatırlatma! Ekmek, makarna, pilav gibi karbonhidratları kilo verme işlemi sırasında tamamen çıkarılması yanlışlardan biridir. Çünkü karbonhidratı tamamen kesen kişinin vücudu, ihtiyacı olanı kandan almaya çalışır Glikoz oranı, şeker birlikte düşmeye başlar. Vücut kas içindeki karbonhidratları kullanmaya başlar bu durum kas kaybına neden olur bununla da kalmaz vücud su kaybetmeye başlar. Bu işlemler sadece protein alma yolu ile kilo verme yöntemini uygulayanlar içinde geçerlidir. Vücut mekanizması hızlanır hücrelerin büyümesini bakımını ve onarılmasını sağlarlar bu doğru, tek yönlü protein alımı zamanla kas dokularını eksiltir ve su kaybına neden olur. Hızla kilo verilir ama diyet sonrası verilen kilolar hızlı bir şekilde geri alınır. Kalsiyum, süt, yoğurt, peynir tüketen kadınlar tüketmeyenler oranla % 70 daha fazla yağ yaktıklarını okumuştum, bilimsel açıklaması ise kalsiyum metabolizmayı hızlandırırken vücuda daha çok yağ yakma emri vermiş oluyormuş. Doğal yollarla zayıflamak en iyisidir. Önce hoşlandığımız besinleri yağ, şeker,tuz ve un hariç gözden geçirmeli, kendimizi iyi hissettirecek Kolay Kilo verme Yöntemini bulmalıyız. Sık ve az yemeli, başladığımız diyetin en...

Devamını Oku

Hayallerimden Yaşama Yolculuk

Düşlerim hep olmayacak şeylermi acaba diye düşünmekten alamıyordum kendimi; Genç kızken hep çok güzel dans etmeyi hatta dansöz olmayı düşlemiştim, ne alaka ise işte,Sonra televizyonda spiker olmayı düşledim, çünkü diksiyon dersleri almıştım, çünkü telefonda ya da yüz yüze konuşurken insanların ne kadar güzel konuşuyorsunuz sanki bir şiir gibi demeleri belki de beni buna heveslendirmişti. Ama hayat bu! her insan gibi rüyalar gerçek olmuyor demek ki. Bir de baktım ki, o kadar farklı şeylerle mücadele veriyorum ki, tasalanıyorum, aklım karışıyor, her şeyi kontrol etmek isterken umutsuzca geçmişimi geri getirip yeniden başlamak yollarını arıyorum. Olaylar öyle duruma getiriyor ki, bir bakıyorum yaşam sevincim yok olmuş, yaşama olan sevgim azalmış renkler artık rengârenk değil gri ve siyah sanki hava hep bulutlu (İngiltere hep öyle olduğunu söylerler ya hani). Sonra bir gün (aslında her zaman yapmışım farkında olmadan) burada bu dünyada zaten gelip geçici değimliyiz her canlı gibi neden hayatımı karartıyorum belki de bu yaşadıklarım benim hayrıma olan şeylerdir, ben bunları yaşayarak farkına varmadan hayat ağacım daha sağlam kök salıyor. Her verdiğim mücadele beni daha da tecrübeli yapıyor. Hayata bakışımı olaylara karşı sağlamlığımı geliştiriyor. Bu pollanna’cılık değil. Hayatın gerçekleri. Hal böyle olunca da müthiş bir güven, huzur ve uyum hissettim, manevi olarak da hayatımda yaşamım boyunca her şeyin yolunda gideceğine dair bir duyguya kapıldım. Hayatta, herkes her şeyi bilmez, eğer bilmek isterse kendine taşıyamayacağı yük yükler, hem maddi, hem de manevi. İhtiyaçtan fazlasına...

Devamını Oku