Yazar: oykumlumali

Değişim'in Özü, Öz'ün Değişimi

DEĞİŞİM’İN ÖZÜ, ÖZ’ÜN DEĞİŞİMİ HALK DANSLARIMIZIN DEĞİŞİMİ ÜZERİNE SOFİSTÇE BİR DÜŞÜNME – 1 İnsan. zihnî ve duyumsal benliğini, fizikî benliğiyle birleştirerek konuşan, anlatan, dinleyen, yani iletişim kuran varlık. İletişim kurmaya başladığı günden bu yana; “benliğini” sorgulayan, benliğinin “öz”ünü arayan varlık. Kendisinin kimi zaman “varlığına”, kimi zaman da “yokluğuna” inanan şey. Kendisini anlamaya/anlatmaya çalışırken çoğalan; çoğaldıkça da kendisiyle birlikte çevresini, yaşadığı topluluğu (doğa, evren, kabile, halk, topluluk, toplum…) anlamaya, anlamlandırmaya ve anlatmaya çalışan varlık. Herşeyden önce “gören” varlıktır insan. Sonra “duyan”dır. Önce görmeyi bildiğinden, ilk etkileşim aracı olarak bedenini seçmiştir başlangıçta. Her fiziksel iletişimi, beden hareketlerini çeşitlendirmiştir ve böylece Homo Ludens[1]( oyuncu insan ) olmuştur. “İnsan” varlığının doğasındaki farklılıklar, Homo Ludens’te bu çeşitliliği “öz”den ayırmadan, başka başka “anlatım biçimleri” yaratmıştır. Yine “insan” varlığının doğasındaki farklılıklar, ona yaşayacağı çevreyi seçme şansı yaratmış ya da zorlamış; bu da “toplum” dediğimiz, ortak değer yargılarına dayanan insan topluluklarını oluşturmuştur. Her toplum; kendi Homo Ludens’leriyle farklı bir anlatım diline ve biçimine sahip olmuş ya da yaratmıştır. Ancak bu farklılıklar, nasıl ki Homo Ludens’lerin tekil olarak birbirleriyle iletişimlerine ve etkileşimlerine engel olamadıysa; aynı iletişim ve etkileşim farklı toplumlar arasında da yaşanmaya devam etmiştir. İlkel zamanlarda en büyük korkularından birinin “yalnızlık” olması, Homo Ludens’leri; farklı toplumlar içerisinde yaşasalar da birbirlerinden yine de kopartamamıştır. Bunun sebebi ister bilişsel, ister duyumsal, ister bireysel/toplumsal çıkar, isterse de bilinçdışı olsun; Homo Ludens’ler hep “iletişmeye” ihtiyaç duymuş ve iletişerek de “etkileşmişlerdir”. Kendi...

Devamını Oku

İki Aşığın, Hazin Ayrılık Hikayesi…

Öncelikle bir alıntıyla başlayayım: “Sırf seni bırakmak -terk etmek- benim için kolay olsun diye öyle diyorsun. Yüzü ani bir öfkeyle bulutlandı. “Başka ne diyebilirim?” Onunla yüzleştim -becerebildiğimce cesaretle.. “Gerçeği.”Sesindeki öfke gözyaşlarıyla yumuşadı. “Pekala. Balımı tatlı tutmanın yeterli olduğunu, senin onun için döneceğini söylerken yanılıyordu Âşık Ahmet. Dönmeyeceksin –asla. Ben balımı ne kadar tatlı tutarsam tutayım. Senin korkuların seni dünyanın dört köşesine kaçırtmaya devam edecek. Orada burada bal toplayacaksın ve kurtulduğunu hissedeceksin. Ama ne yazık ki, onlar yapay olacak –en iyi durumda, bir tatlılık taklidi, asla saf bal değil. Her kıtadan bin kadına sahip olsan bile, asla benim gibi bir ruh kardeşi bulamayacaksın. Sonsuza dek kaybolacaksın. Yavaş yavaş çürüyen gezgin bir alet.” Ağlamaya başladım. “Çok zalimsin.” Kendi gözyaşlarını koluna sildi. “Gerçeği istedin.” Hoparlör uçuşumu ilan etti. Gözlerimizde kalan birkaç kıvılcım da söndü. “Bir şey daha. Bu daha da zalimce, çünkü ruhunla ilgili. Nereye gidersen git, ne yaparsan yap, aslında burada kaldığını fark edeceksin. Topraklarımızı asla bırakmadığını fark edeceksin –ne ülkemizin topraklarını, ne de benimkini-. Ya da, bir tesadüf eseri, oraya buraya bir fidan ekmeyi başarsan bile, zihnin her zaman geri dönecek. Vicdanın benim vicdanımdan daha affetmez olacak.” Moris Farhi’nin “Genç Türk” adlı romanından bir bölüm. Şimdi “bunun dansla ne alakası var canım?” diye düşünüyorsunuzdur, açıklayayım. Yukarıdaki bölümü okuduktan sonra düşünmeye başladım ve yazmaya karar verdim. Kimi çevrelerce halk oyunlarımızın günümüzdeki durumu ve hatta gidişatı pek parlak görülmezken; kimileriyse yeniliklere kucak...

Devamını Oku

Türk Halk Danslarında Modernleşme Çabaları

A. NOTASYON SORUNU: Türk halk danslarının derlenmesi ve arşivlenmesi konularında birçok yöntem denenmiştir. Bunlardan biri de notasyondur. İlk halk dansları notasyonu denemesini Suna Şenel yapmıştır. Ancak bu notasyon yöntemi birçok tartışmalara yol açmıştır. “Acaba bu notasyon ne kadar geçerli olabilecektir?” Bu sorunun cevabını bulabilmek için önce notasyonu incelemeliyiz. Notasyon; klasik bale için düzenlenmiş, klasik bale eserlerinin arşivlenebilmesi ve bu eserlerin yıllar sonra tekrar sahneye konulabilmesini usta-çırak tipi öğrenimden çok, bilimsel bazda bir öğrenime bırakması amacıyla yaratılmış, hareketleri işaretlerle anlatan bir bilim dalıdır. Bilim dalıdır çünkü; bu konuda birçok konservatuarda akademik kürsüler oluşturulmuş ve bu kürsülerde notistler yetiştirilmeye başlanmıştır. Bu konuda ülkemizin en saygın notasyon bölümü ise, Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı bünyesindedir. Bilmeyenler için belirtelim ki; bölümün adı Dans Notasyonu değil, Koreoloji’dir. İlk duyduğumuzda aklımıza geldiği gibi bölümün konusu sahne düzenlemesi değil, dans notasyonudur. Tarihsel gelişim ve değişim süreci içerisinde dans notasyonu, klasik baleden sonra global bir saygınlık kazanan modern dans üzerinde de rahatça uygulanmaya başlanmıştır. Klasik bale ile aynı temele bağlı olan modern dansta, birkaç küçük esneklik bulunmaktadır. Ancak bu küçük esneklikler, dansçıya büyük özgürlükler kazandırmıştır. Şimdi düşünüyorsunuzdur ki; klasik balede kullanılmaya başlanıp modern dansta da uygulanabilen dans notasyonu, neden halk dansları için elverişsizdir? Bakınız; Türk halk danslarındaki figürler gerçek anlamda bilimsel bir sınıflandırma yapılmasını oldukça zorlaştıracak kadar çok ve çeşitli karakterdedir. Ancak klasik bale ve modern dansta figürler, pozisyon ve terimlerle sınırlandırılmıştır. Örneğin; modern dansta da halk danslarımızda...

Devamını Oku