Ateist bir adam bir gün ormanda geziyor ve etrafındaki güzelliklere bakıyormuş. Evrim ne güzellikler yaratıyor!` diye düşünüp mest oluyormuş. Birden arkasında kocaman bir ayı belirmiş ve onu kovalamaya başlamış. Adam bütün gücüyle kaçıyormuş ama her arkasına bakışta ayının daha yaklaşmış olduğunu fark ediyormuş.
Dakikalarca süren bir kaçışın sonunda adamın ayağı yerdeki dala takılmış ve düşmüş; ayı adamın üzerine atlamış, pençesini kaldırmış. Tam vurmaya hazırlanırken adam `TANRIM!!!`diye bağırmış. Bir anda zaman durmuş, ayı donmuş, ormandaki nehir bile akmaz olmuş. Bir anda orman kararmış ve gökyüzünden bir ışık huzmesi adamın üzerine parlamış.
Çok derinden gelen ilahi bir ses adama:`Yıllarca bana inanmadın, yaradılışı kozmik bir kazaya bağladın, sana bu durumda yardım etmemi mi istiyorsun? Seni sevgili bir kulum mu saymalıyım?` demiş.Adam utanç içinde: `Biliyorum bunca yıldan sonra dindar biri olmayı istemem haksızlık, ama belki AYIYI dindar yapabilirsiniz.` demiş.Ses: `Peki.` diye karşılık vermiş ve ışık kaybolmuş. Nehir tekrar akmaya başlamış. Her şey eski haline dönmüş.
Ayı pençesini indirmiş,iki pençesini de göğe doğru çevirmiş,ve konuşmaya başlamış: `ALLAHIM, senin rızkınla orucumu açıyorum, hamdolsun verdiğin nimetlere.`
ALLAH’ım!
Benliğimin yaktığı ateşte yakma beni!
Beni nefsime kul etme, kul et nefsimi Sana!
Bir lahza dahi bana bırakma beni!
Sen bana yetersin, yetmem ben bana.
Bilmediğimi bildir, görmediğimi göster!
Sen bildirmezsen bilemem, göremem göstermezsen
Gönlüme huzur,gözlerime nur, dizime derman ver!
Sen “OL” deyince olur, olmaz “OL” demezsen.
Canana can, cana canan, kalbe ferman ver!
Al işte ellerim, uzattım sana!
Ne olur, ne olur bırakma beni bana!
Sen bana yetersin, yetmem ben bana!
ALLAH’ım, ellerimi bırakma!
ALLAH’ım!
Bırakma bizi
Tut elimizi!
çok güzel bir hikaye