Hamza Furkan OĞUZHAN
Anadolu, 28.01.2013

 

Barış: Selam!

Savaş: Selam!

Barış: Ne haber?

Sponsor Bağlantılar

Savaş: Eyvallah, sağolasın. Senden?

Barış: Aynı. Yine unuttu bu insanlar beni. Galiba beni sevmiyorlar. Bazen böyle düşünmeme sebep oluyor bu sürekli senle (savaşla) hemhal olmaları.

Savaş: Valla ben halimden memnunum. ”Yediden yetmişe, ülkeden ülkeye” dolaşıp duruyorum. Malum bu aralar her yerde ben (Savaş) varım. Hele hele ülkeler birbirine girdi mi bana sürekli mesai. İnan yetişemiyorum.

Barış: Bu insanları anlamıyorum. Değil bir insanın kalbini kırmak bunlar her gün yüzlerce insanın canına kıyıyorlar. İnsan veya insaniyet her ne dersen böyle olmamalı. Bu ancak “aşağıların en aşağısı” insanların harcı. Ters giden bir şeyler var.

Savaş: Öyle deme. Tarihte benden çok fazla var ve olmaya da devam edecek. Ben tarihin süsüyüm. Ben dünyanın düzeniyim. İnsanlar çoğu zaman dinleri için, kimi zaman para için, kimi zaman da sırf zulüm olsun diye savaşırlar. Böylece ihtiyaçlarını giderirler. Zayıf olan ezilmezse güçlü olan ayakta duramaz, biliyorsun.

Barış: Ne zamandan beri zulüm ihtiyaç oldu. “Başka bir dine mensup insanlara yaşam hakkı tanımamak ihtiyaç mıdır” ya da daha çok ve hazır para için öldürmek, sömürmek gereklilik midir? Çok yanlış yerlerde geziyorsun. Savaş, ben önce muhabbetle seni uyarıyorum. Kardeşim bu işin sonu yok. Niye masumlar birilerinin ihtiyaç diye tanımladığı nefsani arzularını tatmin etmek için öldürülüyor.

Savaş: Sen bu boş lafları geçsene. Dünya böyle dönüyor farkında değil misin? Kimi buna “yeni dünya düzeni” diyor, kimi “emperyalizm”, kimi “faşizm”, kimi “komünizm”, kimi “din savaşları”, kimi de “barış sağlamak amacıyla”. Sen galiba ortamdan uzaklaştıkça olayları kavrayamaz oldun.

Barış: Bence asıl sen dikkat et. Bir gün gelir senden sebep ölenler sana hakkını sorarlar. Sen de o zaman “yeni dünya düzeni” böyle gerektiriyordu mu diyeceksin. İnsanlar barışı tam olarak hissetseler savaştan daha huzurlu olduğunu görecekler. Bazılarının kalbi savaştan başka bir hissi yaşamamış. Bu nedenle “barışmayı öğrenmekten korkuyorlar.” Bence sen de benden korkuyorsun.

Savaş: Gülerim senin haline. Ben senden neden korkayım. Baksana, benim yerim sağlam. Bu koltuğu kimseye bırakmam. Sen düşün halini, yakında yok olacaksın.

Barış: Ben yok olmam, bundan şüphem yok. Ben “sevginin, muhabbetin, fedakarlığın, tevazunun, aşkın neticesiyim”. İnsan yaşadıkça, kalp taşıdıkça ben varım. “Çünkü insanlarda vicdan var ve Vicdan Allah’ı unutmaz”. İnsanlar hata edip sana yönelebilirler ama hatalarını görüp senden yüz çevirdiklerinde senin halin nice olacak. Sen insanların vahşileşmelerine, duygusuzlaşmalarına ve sanki “vicdanlarını çıkarıp bir yere koymuş gibi” hareket etmelerine sebepsin. İnsan aslını bilse senden uzaklaşır.

Savaş: Gerçekten mi? Yani insanlar gün gelecek benden uzaklaşacaklar mı? İnanması zor geliyor.

Barış: Evet, biliyorum inanması zor. Ama benim taraftarı olduğum hasletler bana savaşın bir gün biteceğini umut etmemi öğütlüyor ve ben bunun için mücadele ediyorum.

Savaş: Yani beni yok etmek istiyorsun. O zaman sen de “savaş” istiyorsun.

Barış: Hayır, ben seni yok etmek istemiyorum. İnsanlara sadece canlarını, mallarını korumak ve kendi nefsi arzularına son vermek için savaşmaları gerektiğini anlatmaya çalışıyorum. Şu anki savaşların sadece “çıkar savaşları” olduğunu gösterme gayretindeyim.

Savaş: Yani benden kurtulmak istemiyorsun.

Barış: Aslında senden hiç olmasa iyi olur ama bazen mecbur kalabiliyor insan. Savaş açan değil savunan konumunda veya tehlikelere karşı savaşmak zorunda kalabiliyor. Dolayısıyla senden tamamen kurtulmam söz konusu değil gibi. “Hem insan kötü huylarıyla savaşmalı.

Savaş: Vay be! Aslında kulağa hoş geliyor sanki. O zaman senin deyiminle insanlar beni sever mi?

Barış: Elbette. Çünkü sen masumlara ve mazlumlara ışık olacaksın haliyle insanlara. Kötülere ve kötülüklere karşı var olacaksın böylece insanlar da seni sevecek.

Savaş: Ne diyeyim. O ışığı göremesem de galiba bahsettiğin gibi olmak güzel olur. “Madem insanlar için böyle olması daha doğru bir gün ben sana geleceğim ve sulh isteyeceğim. Ta ki insanlar benim senin için savaştığımı bilsinler.

Barış: Aynen kardeşim. Sen böyle yaparsan ben de her zaman senin yanında olacağım ki insanların her aklına savaş geldiğinde barış halini hafızalarından çıkarmasınlar.

Savaş: Eyvallah kardeşim. “Yeniden aslımıza vasıl olalım o zaman.” Hadi bakalım.

Barış: Selametle kardeşim, “sulh üzere buluşmak dileğiyle”…

İletişim: hamzafurkan88@hotmail.com