Kelimeler öksüz kalıyor bazen… İçimde burukluk kaldı geriye, her hatırlanmada her özleyişte. Gözümü kırpmadan koşacağımı zannederdim, sorgusuzca… Gerçekte prensesler yokmuş. Tahterevalliler iki kişilikmiş. Nasılda içime yer etmişsin bu kadar çok. Korkuyorum hala bu kadar çok kalbim kırılmasına rağmen… Yapılanlar ağrıma gidiyo… Sonunda elime gececek olanı biliyorum… Hatrını sayıp yorgunluğumla baş başa mı kalmam gerekiyo bilmiyorum. Yüreğimi sızlatıyor bu hale gelmiş olmak… Bozuk bir başkalaşımın içinde bu kadar ilerleyebiliyorum… Beni bekle diyebilmek ne jadarda güzelmiş. Savunmak yada içinde kaybolmak bile mumkun değil. Yaptığın şeyin başıda sonuda anlamsız olunca kendine anlam bulamıyorsun içinde hiç. Kusamadım kalbimden çıkan bu yumruyu… İçimdede kalması kanatıyor sadece…
Hiç sahibine ulaşamıycak yazılar yazmak… Bunlar sana diye elinin kıvrımlarında kaybolmasını sağlayamıycağım kelimelerin içinde kendimi avutmak hiçte istediğim şeye ulaştırmıyor beni. Gecenin kuytusuna kurşun gibi yaklaşırken yanımda olmanı istediğim zamanlar hep artıyor… Sonra  evet sonrası var ve durduramıyorum aklımla kalbim arasın daki savaşı. Bilincim ağır basıyor ve vazgeçmek, gerçeklerin sırra kadem basmasına engel olmaması için orda dikilip nöbet tutmasına izin vermem gerekiyor.

Sponsor Bağlantılar

Özledim bende… Saplanan hıçkırık taneleri gibi birikiyor hepsiyle beraber… İstisna olamıycanı biliyorum… Özledim bende… Korkularımı yenemiycek kadar… Özledim bende… Dilimde kocaman bir yara çıkmasına göz yumarak, kabuğuma çekilmeyi göze alıyorum… Özledim bende… Titremelerimi alıp götürmek için sarılmanı bekleyerek… Özledim bende… Çoooook ve delirtircesine…. Özledim bende… Sen bilme, kalbim hala atıyor, bütün damlaların kayıp gitmesine izin vererek… Özledim bende… Bu çıkmazın içine saplancağımı bilerek, gerçeklerin farkında olarak ama onlara gözlerini kapatmaya hazır bi şekilde… Özledim bende… Sen olmasanda yanımda… Özledim, tüketerek hep kendimi, içimdeki sıcaklığın hepsini, özgürlüğe olan hasretimi dizginlemeye çalışarak, hiçbir arzuya kapılamamayı göze alarak… Özledim, ama sana bunu söyleyememekle burada kendime ağıt yakarak…

Sıcak mısın hala ellerimi tuttuğunda, bilmiyorum artık hangisi doğru. Yola çıkabilir miyim seninle? Soru sormak bile öldürüyor, içimde duramayacak kadar gidip duran bu serseriliği. Kurtaramıyorum kendimi… Kağıtlar, kanıt oluyo nice nice zamanlara… Kalbim artık hepsini hapsetmek için yeterli değil. Horlanarak geldik bugüne, sesler sızlatıyor liğme liğme ederek kalbimi. Şikayet edebilmek istiyorum seni sana, tarihime yeni sayfalar, siyahlarından kurtulmuş kalpler gerekiyor bana sende var mı bi tane?? =(((

Hepsini acıtmak için mi kabul ettik kendimizi…

Cevaplarına ulaşamıycağım sorularım var sana?

İçime akıyor bu delilik çemberi.

Gerçekten bu kadar istiyo musun bunu?

Güvenemiyorum artık kimseye ve sana…

Tek kelimeye sığdırılsa, ki sığdırılamaz…

Veda mı bunun adı?

Soruların cevaplarını basite indirgerken kolaylasırken her şey beraber gülümseyebiliyorken, atış seslerini duyabilecek kadar yakınken kalbine kolaylaşabilirmiydi acaba…

Bu sessizliğin içine gömülüp kaldım…

Her telden bir ses var beynimin içinde, hırslarım yokolup gitti gemiye atılıp limanına ulaşamadan. Bir fiske şarap doldurup, bir fiske aşkı tattırıyor bu kayboluş…

Sevda dediğim, ve gereğinden fazla inandığım, öfkeme ve kinime sahip olacak kadar benimsediğim ruhum nereye gitti şimdilerde bulamıyorum onu? İlaçlar zamanla, zamanlar ilaçla bağdaştırılıyorken ben kendimi  neden bulamıyorum içinde? Bir – bir – bir soru daha… Anahtarım yokki sen bulabilir misin benim için… Hiç zannetmiyorum =((

Yanlışım içine dahil olabiliyossun sadece. Kurtçuklar sadece dişlerimi diil sahip olduğum her şeyi tırtıklama peşinde. Kırıntılarına yapışmak beni yoruyor. İyiyi ve kötüyü burada bulamıyorum. Kaybetmek mi bunun adı gerçekten. Bizim hikayemizin bir şarkısı yok ki….

Tırnaklarım yağmur suyunu girdaplaşırken algılayabiliyor ama artık yağmıyor üstüme bir kez bile… Fırtına mı çıkmalı? Mutlu musun bensiz? Yutkunmak bile ağır geliyor çoğu zaman, hasret tüketebilir mi insanı? Keşkeler seni bana, beni sana geri getirmeyecek hiç bi zaman. Bilmiyo musun sanki. Ben buradayım hala? Kareli, beyaz üstüne siyah gizgileri olan, içinde sırları tutmayı becerebilecek kadar yeteneği ve becerisi olan puslu defeterimle seni saklamalıyım içinde. Senin bile göremeyeceğin bi yere. Yeni sayfalar bırakıp, yitip gittin işte… Ben yine ben, üzgün, buruk, kalbindeki yaralarıyla….