İnsanlığın geldiği noktayı sosyal iletişim ağlarıyla açıklamak en somut örnek olsa gerek.

Günümüzde facebook dediğimiz ve içeriğinde dünyanın her yerinden yüzlerce arkadaş edinebildiğimiz bir iletişim ağı mevcut. Neredeyse yediden yetmişe hitap eden face alemi aldı başını gidiyor. Ve insanlığın çivisi çıkmış dedirtiyor.

Sponsor Bağlantılar

Eğer evliyseniz facebookta bekar, boşanmış ve serbest bir ilişkiniz olabilir. Günümüzde bir kısım evliliklerin dağılma sebebi olan bu ağ, bizi ne kadar sosyal kılıyor? Yabancı dil bilmiyor olsanız dahi bu iletişim ağı sayesinde istediğiniz dili biliyormuş gibi gösterme imkanına da yine bu ağ sayesinde kavuşuyorsunuz. İsterseniz isminizi farklı gösterip, ki tanınmak istemiyorsanız, bir takım insanlarla flört edebilir, isterseniz cinsiyetinizi farklı gösterip yine bir takım insanların gözlerine aldatıcı boyayı sürebilirsiniz. Diyelim ki hayatınızda hiç Paris’e gitmediniz, facebook sayesinde kendinizi Paris’e gitmiş varsayabilirsiniz. Yani ziyaret etmediğiniz şehirleri, ülkeleri ziyaret etmiş gibi gösterebilir, kendinizi olmasanız bile kültürlü bir insan yerine koyabilirsiniz. En azından bir havanız olur. İstediğiniz üniversiteden veya yüksekokuldan mezun olma şansı sınavsız şartsız ve koşulsuz ayrıca kuşkusuz facebook aleminde mümkün. Kendiniz ev hanımı da olsanız veya işsiz de olsanız, bu iletişim ağı sayesinde istediğiniz iş yerinin veya şirketin genel müdürü konumunda olabilirsiniz. Yine hayatınızda hiç snowboard yapmamış olsanız bile, bu etkinliği facebook’ta hobi haline getirebilir, yapmasanız hatta denemeye cesaretiniz olmasa bile yapmış varsayabilirsiniz. Gazete bile okumayı sevmediğiniz halde, daha da kültürlü görünebilmek için daha önce elinize almadığınız romanları beğenip okumuş gibi görünmek, yine bu iletişim ağı sayesinde mümkün oluyor. Olur ya hayalleriniz vardır, victoria street mankeni olmak gibi mesela. Face aleminde manken olmak çok çok kolay. Hayatınızda insanların üzerinde müthiş bir poz, bir etki bırakmış olmasanız bile, müthiş pozlarla facebook’ta kendinizi sergilyebilirsiniz. Ancak böyle yapmakla değeriniz elbette artmaz. Aksine değeriniz ve seviyeniz kaybolur ve kimse sizin nasıl biri olduğunuzu merak etmez ve haliyle de ucuz malın alıcısı çok olur. Nasibiniz ve kısmetinizi facebook sayesinde son derecede açabilirsiniz. Fakat siz pozlarınızla ulaşılmaz hale değil, ucuz ve kalitesiz bir hale bürünürsünüz.

Facebook’ta en güzel nokta ise yer bildirimi…

Artık bütün arkadaşlarınız (herkes) sizin nerede ne yaptığınızı öğrenebilecek asosyal insan olma çerçevesinden bu sayede çıkmış olacaksınız. İsterseniz pijamalarınızla evde pazar keyfi yapıyor olun, siz yine de yer bildirimi yaparak oturduğunuz yerden seyahat edebilecek ve gezebileceksiniz. Kimse sizin pijamalarınızla koltuğa mahkum olduğunuzu görmeyecek merak etmeyin. Ve yine en büyük avantaj… Konuşmak istemediğiniz biri mi var, hemen engelleyin. Sevgilinizle ayrıldınız mı? Hemen onu arkadaşlarınızın arasından çıkarın, engelleyin ve onunla bir daha asla muhatap olmayın. Sanal alemde karşılaşmama garantisini facebook veriyor, peki siz yanlızca sanal alemde mi hayat sürüyorsunuz?

Her şeyi bir kenara bırakın ve iki kişi acayip şekiller yaparak poz verin ve bu bizim selfimiz yazıp Türkçemizi zedeleyin. Hatta arkadaşlarınızla konuşurken şunu beğendim yerine şunu laykladım diyerek daha da batırın Türkçeyi ve kimliğinizi kaybetmeye bir adım atın.

Genç kızların vücutlarına erkek isimlerini yazıp, yani sing yapıp birbirlerine yollamasına, böyle bir ahlaksızlık boyutuna girmek istemiyorum. Web kameralarını açarak o kameralarda ne şekillere girdiklerini açıklamak, bunları burada ortaya dökmek hiç yeri değil açıkçası.

Günümüzde bu ve buna benzer sosyal benzetmesiyle ki asosyal rezilliğin ta kendisi olan iletişim ağları mevcut. Ve bu mevcudiyete katılımı teşvik edilen gelecek nesiller. Göze hitap eden güzel gibi gösterilip benliklerinin yavaş yavaş unutturulması hedeflenen genç nesilden başkası olamaz. Günümüz hükümetinin bu ve buna benzer çirkinliklere son vermek istemesi herkesin tepkisine yol açtığı gibi insan haklarına da aykırı bulunuyor. Peki bu sanal alemde nasıl bir insanlık barınıyor? Belli ki yukarıdan bir yerlerden birileri bu gençliğin heba olmasını isterken, vaktini boşa harcayıp her şeyi elinin altındaymış gibi göstererek tembelliğe davetiye çıkarıyor. Ekmeğini taştan çıkaran bir gençlik mi istiyoruz yoksa yönetilen sanal gençlik mi?

Zoru görünce kaçan bir genç nüfus mücadeleden yoksun demektir ve böyle bir nüfus isyankar yetişerek birçok karışıklığa sebebiyet vermektedir.

Üniversitelerin evlendirme dairesi ya da başkaldırı adresi olmadığı, eğitim ve bilimin ışığı olduğu aşılansa, yaşadığımız Türkiye’de adalet mülkün temelinde kalmayıp baş tacı olur ve biz insanlarda üstüne basmamakla, adaleti başımızın üzerinde taşırız.

Ben yazdım sizler düşünün ve anlatın…