Kültürünü ve tarihi yapılarını görmek için gittiğim yerlerde, tarihten kalma kuyruk acılarından oluşan Türk düşmanlığını ve bize olan kini görmeye alıştım. Çünkü Avrupa’nın birçok yerinde Türklere karşı geçmişten kalma bir kin var. Bazıları dışa vurmasalarda… Bu düşmanlığı dışa vuran olaylardan birisiyle de Çek Cumhuriyeti’nin Başkenti Prag’a bir saat mesafede olan Kutna Hora şehrinde karşılaştım. Açıkçası; oraya giderken sadece dünyada bir eşi daha olmayan Kemikli Kiliseyi göreceğim zannediyordum. Ama Kilisenin içerisini gezerken gördüğüm “Türk’ün gözünü oyan karga” iskeleti, Türk düşmanlığının aile amblemine işlenecek kadar hat safhaya ulaştığını görmeme vesile oldu.
Husitler, 1421 yılında Manastırı yıkıp 500 Keşişi ve binlerce Katolik dindarı öldürürler. Bir Gotik kilise olarak 14. yy sonunda inşa edilen mezarlık şapeli, 1421 yılında Husitler tarafından ateşe verilip esaslı bir şekilde tahrip edilmiştir. Anlayacağınız bu medeniler (!), yine birbirine dehşet saçmışlar. Daha sonra katledilen dindarların kemikleri, kilisenin içerisine monte edilmeye başlanmış ve kemiklerden avize, piramitler ve taçlar yapılmıştır.
Kemikli Kilisede yaklaşık 40.000 insan kemiği bulunuyor. Kilise içerisinde kemikleri birbirine bağlamadan, üst üste yığılmak suretiyle oluşturulmuş piramitler bulunuyor. Kilisenin ortasında, insan vücudunda bulunan tüm kemikleri içeren büyük bir avize bulunuyor.
Avizenin altında bulunan gizli giriş, bir türbeye açılan kapı konumunda. Burada Kunta Hora’nın ileri gelenlerinden 15 kişinin kemikleri bulunuyor.
Daha sonra Çek ahşap oymacısı Frantişek, kemikleri tamamen özel işlemden geçirerek dezenfekte etmiş ve İmparator II. Josef’in manastırı yasaklamasının ardından manastırın mülklerini satın alan ünlü Schwarzenberg ailesini armasını da kemiklerden yapılı olarak kiliseni içerisine yerleştirmiş.
Dünyada bir eşi daha olmayan bu Kemikli Kilise içerisinde bizi en çok ilgilendiren kısım, Schwarzenberg ailesinin armasının yerleştirilmesinden sonra başlıyor. Schwarzenberg ailesinin armasının sağ alt kısmında bir kafatası iskeleti var. Bu kafatasının gözünün içerisine gagasını sokmuş halde duran bir karga iskeleti var. Bu sembol, Schwarzenberg ailesinin 1591 yılında Raab Savaşında Türkleri yenmelerini sembolize olarak aile amblemine yerleştirilmiş. Ve adına da “Türk’ün gözünü oyan karga” demişler. Raab Savaşı ve bir ailenin koca Osmanlı’yı yenmesi? Kaldı ki, bahsedilen yıllar Osmanlı’nın dünyayı titrettiği ve Viyana kapılarında Avrupa’nın kilidini açmaya çalıştığı zamanlar. İşin aslı; Osmanlı, 1594’te Raab Kalesini alır. Bir kaç yıllık mücadele sonucu; Satırcı Mehmed Paşa, Avusturya temsilcileri ile barış anlaşması yapmaya çalışırken 1598’de Raab Kalesini geri ele geçirirler. Geri çekilirken kaybedilen birkaç kaleden birisi olan Raab Kalesinde de Osmanlı ordusu mutlaka kayıp vermiştir. Ama bu durumu, sanki çok büyük bir meydan muharebesinde Türkleri yenmiş gibi göstererek çarpıtmak yalancılıklarını, aile amblemine kafatası oyan karga sembolü koymakta vahşiliklerini ve Türk düşmanlıklarını bana bir kez daha gösterdi.
Bu durum karşısında aklıma şu sorular geliyor.
Askerlere moral vermek için söylenmiş bir yalan mı?
Doğanın bile Türkleri sevmediğini göstermek mi?
Türk’ün gözünü onlarca defa deneyip kendileri oyamayınca, kargadan medet umanların acziyetinin göstergesi mi?
Siz karar verin…
Bu gibi durumlarla her karşılaştığımda da aklıma Mehmet Akif’in şu dörtlüğü geliyor:
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle- “bu: bir Avrupalı!”
Dedirir -yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi yahut kafesi!
15.06.2009
Emrullah TÖREN
Avrupalı yada bize göre yabancı toplumlar atalarının pisliklerini örtmek için kahramanlık hikayeleri yada bunub gibi görsel miraslar bırakarak içindeki kinlerini ve düşmanlıklarını taze tutuyorlar ve nesilden nesile aktarıyorlar Bu medeni barbarlar yaptıkları ve yapmak isteyipte yapamadıkları yamyamlıklarını günümüze bir kahramanlık destanı bir aksiyon yada dram filimi olarak kendi lehlerinde senaryolar uydurarak bizim gibi araştırma yapmayan okumayan toplumlara benimsetiyorlar sonra yeni nesil gençlik avrupa kültürünü ve tarzını benimsiyor Ecdadına küfreder düşman beyni sulanmış bir gençlik ortaya çıkıyor bu gençliğede çağdaş geçlik deniyor…. Paylaşımın için teşekürler arkadaşım saygılar
İstila etme, ele geçirme, fetih etme kavramları kişinin Türk Tarihine bakış açısına göre değişir tabiki…
Kimisinin Türklere alerjisi vardır: “İstila etiler der”.
Kimisinin de hayranlığı vardır: “Atalarım fetih eti der”.
Bunlar göreceli…
Ama birkaç gerçek varki, bunlar değişmez.
– O günün şartlarında tüm devletler, birçekişme içerisinde ve güçlü olan zayıf olanın elinden topraklarını alıyor. Tıpkı Osmanlı’nın zayıfladığı zamanlarda kaybetiği gibi…
– Diğer uygarlıklar gitikleri yerdekilerini kökünü kuruturken(İspanyoların Meksika’daki Maya Uygarlığını yok etmesi, Conilerin Kızılderilileri harcaması, Afrika’da ve Hindistan’daki İngiliz baskıları ve onların değişen ve İngiliz sistemine uydurulan sistemleri), Türk Devletleri, gitikleri yerde yaptıkarı Mimari Eserler ve hoşgürülü yönetimleri sayesinde yılar sonra bile Macaristan’dan Yemen’e kardeşlik duyguları ile anlatılıyor.
– Şayet, işgalci ve baskıcı bir anlayış olsaydı. Osmanlı’nın 300 yıl hüküm sürdüğü ve bir can yanmayan Cezayir bugün 1.000.000 insan kaybetmez, ana dili Fransızca olmaz ve Zidane’ler Fransa Mili Takımı’nda oynamazdı. (Fransa sadece 90 yılda yok eti Cezayir’i)
Bu konuya değindiğiniz için Teşekürler bu aciz korkak çek lilerin bizden korktuğu dahada beli oluyor.
biz oraları istila etmedik…ele geçirdik ve bayındır hale geldilersede biraz bizim sayemizdedir…onlar bi TÜRK’ün gözünü belki kahpece oyabilirler ama biz kendi kıtalarına binlerce yıl kök söktürdük…MAKALELERİN EN GÜZELİYDİ..EMRULAH TÖREN’E SAYGI DUYUYORUM…ÖMER GÜNDEM
sen adamlarin ulkesini ele gecirirsen, uzerine ustluk bir kac yuzyilda elinde tutarsan tabiki sana dusman olurlar.
yunanlilar kurtulus savasina gelene kadar trakyayi, ege bolgesini istila etmis; bunun etkisi olarak sende yunanlilardan nefret etmisin ve halada ediyorsun; bundan dogal ne olabilir.
sende yilarca yunanistani elinde tutmusun taki 1820 lere kadar, adamlarda sana dusman.
olaylari “bunlar bize dusman” seklinde cozumlemekten ziyade niye boyle olduguna bakmak lazim kisacasi.
niye tanzanyalilar sana dusman degil, cunku heriflerin topraklarini istila etmemisin, eger olaki istila etseydin onlarda senden hoslanmazdi.
kurt peşinden 40 kopegı havlatacak ki kurt olsun o kopekler ondan havluyo arkamızdan cok guzel bır makale hayatımda ılk kez makale okudum v begendım bılgılendırme ıcınde ayrıca tesekur ederım savas memiş
Ben de zaman ayırıp okuyup sonra da değerlendirme yaptığınız için teşekür ederim.
Saygılarımla
Emrulah TÖREN
korkudan nefretlerini kemik saklamakla sindiriyorlar bide + sığınıyorlar bu dünya yerle bir olacak tek müslüman bizler kalacağız rabimin izni ve onun bize lutfetiği imanla. paylaştığın için teşekür ederim bu gerçekleri 💡
Teşekür ederim Cansu Hanım.
Tesadüfen karşılaştığım güne kadar bende bilmiyordum açıkçası.
Bundan sonra hiç olmazsa 3-5 yüz kişi fazladan biliyorsa ne mutlu…
güzel konuya temas etmişsin arkadaşım
Ne kadar yalan yanlış bilgilerle Türk düşmanlıklarını göstermeye çalışsalar da,bunu başaramayacaklarınını kendileri de biliyorlar çünkü Emrulah kardeşim ve bizim gibileri buna müsade etmez etmeyeceğiz de….
Emeğine sağlık,çok güzel bir paylaşım…
Yorum yapan herkese iyi dileklerinden dolayı teşekür ederim.
Saygılarımla
Emrulah TÖREN
bole ılgınc ve bızı ılgılendıren bı konuya degındınız ıcın tsk
Türk’ün gözünü onlarca defa deneyip kendileri oyamayınca, kargadan medet umanların acziyetinin göstergesi mi?
İlginç bir konu.Avrupanın çoğu yerinde böyle şeylere rastlamak mümkündür heralde onlar bizim gibi uzlaşıcı değil nasıl olsa biz bize yapılanları unutuyoruz onlar kinlerini bugüne kadar taşıyabilmişler bu yüzden bütün dünya bizimle uğraşıyor.Güzel konu teşekürler.
Bence bu uluslar Yüce Türk Miletinden Korkuyor ve Yenemiceklerini biliyorlar. Yaptıkları sadece Manevi yönden sinir bozmaktan başka bişey deil.Yalanlarıyla kendilerini avutmaya çalışıyorlar. Böyle bir konuya değindiğin için Çok Teşekür ederim Makalelerini Merakla Bekliyeceğim Saygılarımla
ANIL BAKIR
Rica ederim.
Ben de ilginiz için ve zaman ayırıp yazımı okuma duyarlılığı gösterdiğiniz için size çok teşekür ederim.
Saygılarımla
Emrulah TÖREN
BU bilgiyi bizimle paylaştığın için teşekür ederim…