Ücretli öğretmenlik nedir? Dört yıllık herhangi bir üniversiteden mezun olan birinin ek ders karşılığı çalışmasına ücretli öğretmenlik denir. Bu uygulama eski Milli Eğitim Bakanı Sn. Hüseyin ÇELİK döneminde vuku bulmuştur. Hiçbir hakları olmayan öğretmenlerin, kadrolu birinin gelmesiyle çalışmasına son verilir.

Sponsor Bağlantılar

Paso, öğretmen kimliği ve toplantılarda disiplin kurulu seçiminde ve uygulanmasında hiçbir etkileri yoktur. Orta çağdan kalma sınıf ayrımı, bu uygulamayla “Öğretmen Ayrımı” olarak Türk eğitim tarihine kara bir leke olarak geçmiş bulunmaktadır. Hiçbir hakları bulunmayan öğretmenlerden, haftada bir gün nöbet tutulması,(yasal olmamasına karşın) şart koşuluyor. Tüm hakların okul müdüründe olması, bu öğretmenlerin sene boyunca bir esir gibi muamele görmesine neden oluyor. Bu olumsuzlukların yanında, imza sirkülerlinde kadrolu öğretmen-ücretli öğretmen olarak ayrımın yapılması da büyük bir handikap. Nöbetçi öğrenciler, öğretmenler odasına gelerek ücretli öğretmenleri müdür bey çağırıyor demesi de eğitim faciasını gözler önüne sermektedir. 

Ne yapılmalı?

Diğer öğretmenler hangi haklara sahipse, onlarda bu haklardan faydalanmalı. Mesela, paso çıkartabilmeli, öğretmenlik süresince, öğretmen evinden faydana bilmeli, bir sene okulda kalması yönünde garanti verilmeli ya da o dönem içinde o okula herhangi bir atama yapılmamalı. Bunların yanında, ek ders yerine sabit bir maaş verilmeli veya 20 ders saatine karşılık 750+ 10 saat ek ders olması kanayan yaranın bir nebze de olsa hafifleyeceği bir gerçek. Yetkinin okul müdüründen ilçe milli eğitim müdürüne verilmesi gerekir. Atamaları yapan ilçe, neden tüm hakları okul müdürlerine veriyor? Bunu da anlamak güç olsa gerek. Mesela bir okul müdürü, ben bu öğretmenden memnun değilim ya da bu öğretmenin görüşü benim görüşümle ters deyip okuldan uzaklaştırması an meselesiyken, hala yetkinin okul müdürlerinde olması ne kadar doğru bunu da sizin insafınıza bırakıyorum. Evet, artık bu çarpıklık ve ayrım muamelesi biran önce sona erdirilmeli. Milli Eğitim Bakanlığı kutsal bir müessese. Varlık nedenlerimizden biri de bu bakanlık olması, hükümetin neden hala gereken önemi vermediğini anlamış değilim! Hükümetin sağlık ve ulaştırma alanlarındaki başarılarını neden eğitimde göremiyoruz, neden eğitim ön plandaymış gibi gösterilip basit politikalara başvuruluyor, neden öğretmen ayrımına son verilmiyor neden, neden neden… gibi soruları çoğaltabiliriz.

Sonuç olarak, “Bilgi cesaret verir, cehalet küstahlık.” Bilgili insanların, bilgi sahibi olmuş öğreticilere sahip çıkması gerekir. Onlara sahip çıkmak bilgiye sahip çıkmak demektir, cehalete karşı açılan bir savaşa destek vermek, cahillerin sayısını düşürmek demektir. Öyleyse, iktidarın bu karmaşık duruma biran önce el koyması gerekir. Aksi durumda, bilgili cahiller türeyebilir ki, bu daha kötü bir hal alır.

Vesselam

Hamza KILIÇASLAN