Yazar: gönüldeki çizgiler

Yüz

Aynada bir yüz… Aynanının karşısında yaşlanmış, yaşanılan acıların, çekilen sıkıntıların simgesi olan buruşmuş bir yüz… Yıllardır yüz üstü bırakılmaktan, acı çekmekten, her defasında mağlup olmaktan yorulmuş bir yüz… Gençliğimde arkadaşlarımla yaptığım o espri geliyor aklıma. ’10 yıl geçsede 100 yıl geçse de bu huyun değişmez.’Bazı şeyleri içine atıp, söylemekten korkup, duygularını, anlatmak isteyip de anlatamadıklarını yüz yüze konuşmak yerine, yıllarını bu yolda çürüttüğün bir yüz… Bazen yaptığı o hatalardan ders almayıp, hâlâ aynı hataları yapıp çevresindeki insanlardan ‘yüzsüz’ sıfatına tabi tutulmuş bir yüz… O yüz ki hayatı omuzluyor sanki.Şimdi ölümü beklemekte derinden… Yaşadığı o koca yılları bir bir tatmakta yeniden… Bir yüz… Çocukluk, gençlik resimleriyle karşılaştırıldığında asla tanınmayacak bir yüz… Şimdi uzatıyorum yorgun ve buruşmuş ellerimi titreyerek aynaya… Koyuyorum yüzümün tam ortasına… Avuçlarım hapsediyor yüzümü. Saklasın bir daha göstermesin...

Devamını Oku

Çıkmaz Sokak

Yine sonbahar… Yine sararmış yapraklar… Hatıralarımla dolup taşan o sokakta ellerim cebimde ağır aksak yürüyorum. Ne gideceğim yeri biliyor, ne de ne yapmak istediğimi. Yine aynı bu sokak… Az ileride Münire Teyze oğluna bağırıyor, onun ötesinde Akif Amca her zamanki yerne kurulmuş, bir elinde gazetesi diğer elinde bastonu oturuyordu. Tek bir fark var. ” O” yok içinde. Yanımda hissedince aniden yokluğunu, bedenimi acı bir hüzün kapladı. Üstümden montumu yırtıp atmak istercesine ellerimi, hızla cebimden çıkardım. Titriyorum. Yokluğu öyle tüylerimi ürpertti ki. Soğuktan çatlamış ve morarmış dudaklarımı dişlerimin arasına hapsetmişim. Kaçmak istiyorum bu sokaktan, anılarımı taşıyan bu kaldırımlardan, bu duvarlardan. Ama biliyorum ki bu sokak ”Çıkmaz Sokak”.Altı yıl evvel yine bir sonbahardı. Üzerinde kırmızı bir hırka vardı. Koluma girmiş yürüyorduk. Etrafta kimsecikler yoktu. Ama her yer öyle kalabalık ve öyle cıvıl cıvıl görünüyordu ki gözümde. Bir an soğuktan titrediğini fark ettim. Üstümdeki montu çıkarıp ona verdim. Hafif bir tebessümle onu aldı. Yürümeye devam ediyorduk. – Bak, dedim. Evet bu sözü bilinçsizce söylemiştim. 3 yaşında geçirdiği bir hastalıktan dolayı gözleri görmüyordu. Her yer karanlıktı onun için. Ama içinde taşıdığı hayat ışığıyla her şeyi görebiliyordu. ‘‘Sevgi” Öyle aydınlık ve parlak ki… Kimi zaman kayan bir yıldızda dilek tutabilmenin heyecanı, kimi zaman yaşlı br eli öpebilmenin sevinci… Hatamı telafi etmek isteercesine: – Kalbinin içinde dolup taşan sevginin buradaki tüm güzellikleri görebildiğinden eminim. Kalbin öyle bir gözü vardır ki, her insan o göz ile...

Devamını Oku

Milletimin Meşalesi

Hayat düştü pare pare, mum yanığı mühür vurulmuş vatanımın yüreğine. Umut düştü birer birer biçare kalmış ve kâh o yanda kâh bu yanda kurtuluşun çarelerini arayan vatanımın kanlı ve titrek avuçlarına. İstiklal düştü, zafer düştü, aydınlık bir gelecek düştü ve o karanlık geçmişi silip süpürdü. Sen elinde kaleminle istiklali yazdıkça duvarlara, kâğıtlara bir güneş doğdu, kan kokan o zifiri karanlıkların ardından. O güneş ki karanlıktan da beter o korkunç geceleri aydınlatan. Bir meşale misali…Ey meşalem! Ey Mehmedim! Utanıyorum yazmaya. Kalemim senin kadar güçlü değil. Kelimelerim kifayetsiz kalıyor içinde taşıdığın vatan sevgisinin karşısında. Ellerim titriyor, avuçlarım terliyor, kalemi tutamıyorum. Ey Akifim!İiçin rahat olsun. Bak! Korkmadı, sönmedi bu şafaklarda yüzen al sancağım. Çatmadı kaşlarını, çatmayacak o nazlı hilalim ve ay yüzlü vatanım. Ey askerim! Sen bu cennet vatanı uğruna feda ettin iman dolu göğsün gibi serhaddini. O medeniyet denilen tek dişi kalmış canavarla savaştın yılmadan, usanmadan. Toprağın her bir karışına lime lime akıttın şühedanın kanını. Ve şimdi toprağı sıksam sen çıkıyorsun karşıma. Siper ettin gövdeni, durdurdun bu hâyasızca akını. Bak doğdu sana Hakk’ın vaat ettiği o güzel günler. Sen yerinde rahat uyu! Arkada kalmasın gözün. Bu vatan bizim! Hadi bağlı ellerimizi çözün çözün! Ey Mehmedim! Kalemin şehidimin kılıcı kadar keskin. Yattığın yerden gururla bir bak göreceksin. Dalgalanıyor nazlı nazlı şafaklarda hilalim. Parlıyor göklere hayat veren yıldızım. Ve sen yerinde rahat uyu! Hediyeni sonsuza denk yaşatacağım. Bize bıraktığın bu tertemiz aydınlık ikbal....

Devamını Oku