Aynada bir yüz… Aynanının karşısında yaşlanmış, yaşanılan acıların, çekilen sıkıntıların simgesi olan buruşmuş bir yüz… Yıllardır yüz üstü bırakılmaktan, acı çekmekten, her defasında mağlup olmaktan yorulmuş bir yüz… Gençliğimde arkadaşlarımla yaptığım o espri geliyor aklıma. ’10 yıl geçsede 100 yıl geçse de bu huyun değişmez.’Bazı şeyleri içine atıp, söylemekten korkup, duygularını, anlatmak isteyip de anlatamadıklarını yüz yüze konuşmak yerine, yıllarını bu yolda çürüttüğün bir yüz… Bazen yaptığı o hatalardan ders almayıp, hâlâ aynı hataları yapıp çevresindeki insanlardan ‘yüzsüz’ sıfatına tabi tutulmuş bir yüz… O yüz ki hayatı omuzluyor sanki.Şimdi ölümü beklemekte derinden… Yaşadığı o koca yılları bir bir tatmakta yeniden… Bir yüz… Çocukluk, gençlik resimleriyle karşılaştırıldığında asla tanınmayacak bir yüz… Şimdi uzatıyorum yorgun ve buruşmuş ellerimi titreyerek aynaya… Koyuyorum yüzümün tam ortasına… Avuçlarım hapsediyor yüzümü. Saklasın bir daha göstermesin ‘yüzsüzlüğümü’…