Zelal ile Berrak; ikisinin de manası aynıdır. Aldıkları nefes aynı… 2 küçük kız çocuğu; Zelal İzmir’e, Berrak Hakkiri’ye yabancı… Ve yine benzeşir kaderleri: güneşleri barıştır; ancak barışa erişmek isterken onlar da berfin ile kardelene benzer, canlarından olurlar ya da cananlarından…
Baran ile yağmur; ikisi de umududur kurumuş toprağın. Baran Hakkari’deki kurumuş dudakları ıslatır, yağmur ise İzmir’dekileri. Baran taneleri de birbirinden güç alarak büyür, yağmur taneleri de…
Berfo ile kar ikisi de beyazın temsilcisidir, soğuk kış aylarını ısıtan, her biri birbirinden farklı 6 köşeli kristaldirler. Berfo Zelal’i üşütür; kar Berrak’ı.
Pelin ile yaprak; sonbaharın hüznüdür. Ağacın yani Hakkari’deki adıyla ”dar”ın dallarından sarkan Zelal ile Berrak’ın yollarını süsler pelin, yeşertir yaprak…
İşte böyledir hikayemiz farklı kelimelerin aynı gönüllerde can bulduğu, aynı gözyaşlarını döküp aynı mutluluklarla coşan, aynı toprakların insanlarıyız biz… Devletimiz üzerinde kötü emelleri olan insanların maşası olduk yıllardır. Aramızdaki dağların arkasından nefretle baktık birbirimize. Berfinlerimiz öldü, kardelenlerimizi verdik toprağa. Birileri çıkıp temsilcimiz olduğunu söyledi, barış getireceklerdi bizlere; ama zaten onlar olmasa bizler sarılmıştık birbirimize; evlatlarımızı sardık tabuta, kardeşleri öldürttük birbirine, kız alıp verdik mermi kokan ellerle.
Mavi gökyüzünden barış diler gönüller, kurumuş topraklar değil baran’ın kokusunu isteriz. Al bayrağa sarılmış tabutlar değil albayrağın gölgesin de barışı bekleriz… Biz 73 millet tek devletiz…
Mükemel, tebrik ederim.