Kıpkırmızı bir odadır kapısından girdiğim. Eteklerim değiyor nemli küf kokan zeminine. Ağır çekim hareket eden bedenime aykırı nefesim.

Ciğerlerim heycandan ritmi kaçırıyor.

Kırmızı bir toz yığını uçuşuyor adımlarımda. Başka bir renk yok! Heryer kırmızı, herşeyde.
Bir tek ben mat bir griyim hareket eden. Arıyorum seni… O ev sanki senin adın. Bulamamak korkutuyor daha da. Odalar serin üşüyorum.

Sponsor Bağlantılar

Ellerimden kırmızı sular damlıyor, anlam veremiyorum.

Odanın birinde iki kadeh var; biri ağzına kadar dolu diğeri boş kırmızı bir kadeh. Yanında yerlere kadar serilmiş resimler; yüzler kırmızı.

Tedirginliğim okunuyor karşımdaki kırmızı aynadan. Bana tanıdık geliyor bu odalar… Merdiveni tırmanıyorum. Mumlar yanıyor yatak kenarlarında.

Sıcaklığını hissediyorum sadece. Toz yığınlı yatağa atıyorum kendimi. Sessizlik ürpertici. Yumuyorum gözlerimi…
Fısıltını duyuyorum  “gitme ” diyorsun, ağlamaklı. Yüzüme damlayan sular dudağıma tuzlu geliyor. Gözyaşlarının tadını hatırlıyorum.

Gözlerimi açtığımda burnumun ucunda kırmızı yüzün. Aniden gülüyorum. Sen donuk, sen şaşkınsın! Ellerini gözlerime götürüp, kapatıyorsun.

Yüreğim sızlıyor o an! Şımarık bir yüz ifadesi ile ikinci kez aralıyorum perdelerimi. Renklerin çoğalıyor. Seni sen buluyorum karşımda.

Dudaklarıma eğilip  “gitme ” diyorsun…

“gitmedim, gitmem  ” demek istiyorum, dilim donuk.

O an kanamaya başlıyorum bin misli şiddetle!… Ölüyorum senin kucağında! Kıpkırmızı bir odada, kıpkırmızı bir dünya da. Kıpkırmızı bir benle.

Rüyanın en gerçek hali  “gitmem ” demeyi düşünmek…

“UYANDIM “.