Öncelikle ifade etmeliyim ki bu konuyu işleyip işlememek konusunda büyük kararsızlık yaşadım. Sürekli okuyucum olan 4-5 arkadaşıma sorduğumda ”masumiyet karinesi” nin çok duyulmasına rağmen bilinmediğini fark ettim. Hukuki alt yapımın henüz çok zayıf olması beni yazma konusunda endişelendirse de hiçbir fikre sahip olmayan insanlara, en azından bu konu hakkında bir pencere açabilmenin faydalı olacağı düşüncesi ile yazmaya karar verdim.
Aslında masumiyet karinesi Roma Hukuku’na kadar uzanan bir kavram. Ancak Türk kamuoyunun önüne bu aralar çok fazla çıkma sebebi; göz önündeki olaylarda tarafların sıksık bu kavramdan bahsetmeleridir. Gerek ergenokon gerek denizfeneri gerek de Fenerbahçe spor klübünün başında dolanan şike iddiaları ile birlikte en güncel terimlerden biri haline geldi ”masumiyet karinesi”.

Sponsor Bağlantılar

Peki nedir bu kavramın tam manası? Açıklamaya çalışırken sosyal bilimlerin en temel tanımlama metodlarından olan unsurlara ayırma yöntemini kullanacağım, yani ilk sorumuz: Masum nedir? karine nedir?

Masum: Arapça’da suçsuz, günahsız anlamına gelir.

Karine: ip ucu, belirti anlamına gelmektedir.

Hukukta karine:

Tersi ispat edilene kadar gecerli sayilan hukuki kural.

BU DOĞRULTUDA MASUMİYET KARİNESİ DE: BİR KİMSENİN AKSİ İSPATLANINCAYA KADAR MASUM SAYILMASIDIR.

Evrensel hukuk kurallarına göre, bir kişinin masum olduğunun kanıtlanmasına gerek yoktur; kişinin suçluluğunun kanıtlanamamış olması yeterlidir. Bunun için masumiyet karinesinin temelini, hukukta hüküm giydirmenin, yalnızca iddia edilen suçların kanıtlanmasıyla mümkün olduğu gerçeği oluşturur. Bu da hüküm giyememiş bir kimsenin suçlu olarak lanse edilmeyeceği ilkesini; yani masumiyet karinesini doğurur. Dip not olarak açıklayacak olursam hüküm giymiş sayılabilmeniz için hakim kararı ile suçunuzun sabit sayılması gerekir. Yani halk arasında bilindiği gibi her hapse giren hükümlü değildir; tutuklanmış da olabilir. Tutuklular da masumiyet karinesinden faydalanabilir. Masumiyet karinesi evrensel bir yargı doktrini olup; insan hakları evrensel bildirgesi’nde yer almaktadır. Buna bağlı olarak bu bildiriye taraf olan ülkeler, yasalarında ya da anayasalarında bu doktrine yer vermek durumundadır. 82 Anayasamızda da masumiyet karinesi ”hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz” (madde 38/4) şeklinde yer almıştır. Masumiyet karinesi; şüphelinin, kuvvetli suç şüphesinin mevcudiyeti hâlinde tutuklanmasına engel teşkil etmez. Bu size bir paradoks (çelişki) gibi gelebilir ancak ceza davasının sağlıklı işleyebilmesi için bu bazen gerekli olabilir. Türkiye’deki sorun zaten bu tutuklama sürelerinin, evrensel rakamlardan daha fazla olması yani bir insanın suçsuz da olsa yıllarca tutuklu kalmasıdır. Ancak masumiyet karinesinin asıl ihlal edildiği nokta karinenin yalnızca ceza davası sırasında değil aynı zamanda bütün resmi makamlar düzeyinde de gözetilmesi gerektiğidiir. Ancak ne yazıkki daha hüküm giymemiş insanlar gerek medya düzeyinde gerekse devletın bazı yöneticeleri nezlinde suçlu muhamelesi görmektedir. Örneklerimi somutlaştıramama sebebim konuların henüz sonuçlanmamasıdır. Ancak bu denli önemli bir güvencenin ülkemizde tam anlamıyla kullanılamadıgını çok rahat söyleyebilirim. Hatta halkımızın böyle bir güvenceden haberi olmadığını bile. Son olarak halkın daha yakından takip ettiği futbolda şike iddialarında da aynı sorun yaşanmıştır. Sanki Fenerbahçe kulübünün şike yaptığı mahkemece sabit bulunmuşçasına kamuoyunda suçlu ilan edilmiştir. Öngörüm şudur ki eğer fenerbahçe suçsuz bulunursa medya ve bazı kesimler büyük tazminatlara mahkum olacaktır. Ancak aydınlanılması gereken konulardan bir tanesi de federasyonun verdiği men kararında hukuksuzluk olmadığıdır. Çünkü kanaate bağlı idari ceza veren kurumlarda suçun işlendiğinin alenen görülüyor olması; müeyyide (yaptırım) uygulaması için yeterlidir. Asıl çelişki şampiyonlar liginden men edip hala ligde bırakmaktır. Yani men etmek için suçu alenen görmeniz gerekir; eğer gördüyseniz de kanunu uygulayıp ligden düşürmeniz gerekir.

Tanımlayarak, örnekleyerek masumiyet karinesini anlatmaya çalıştım. Daha fazla uzatıp hata yapmak ya da hukukçu olmayan okurların ilgisini dağıtmak istemiyorum. Ancak belirtmeliyim ki bizler kıymetini bilmesekte, dünyanın en güzel şeyidir özgürlük. 1 saniye bile özgürlüğünü ya da masumiyetini haksız yere yitirmenin herhangibir maddi karşılığı yoktur. Onun için bu konuda daha fazla bilgilenmeli ve daha hassas olmalıyız. Bir kimse masum olduğunu kanıtlayamıyorsa bu bir şey ifade etmez. Ancak siz onun suçlu olduğunu kanıtlayamıyorsanız o suçsuzdur. İşte meşhur masumiyet karinesi de budur.