Yumurta ve sperm hücresi buluşacakları yere ulaşana kadar bir yolculuk yaparlar. Bu yüzden yapıları, yolculuğu başarı ile tamamlamalarında çok önemlidir.
Hepimiz uzun bir yolculuk öncesi gideceğimiz yere göre planlar yaparız. Gideceğimiz aracı, götüreceğimiz giyecekleri, temizlik malzemelerimizi o plana göre hazırlarız. Yumurta ve sperm de bu yolculuk için hazırlık yaparlar. Ancak sperm için durum biraz daha zorludur. Çünkü daha önce hiç gitmediği ve hakkında en ufak bir bilgiye sahip olmadığı yabancı bir yere, dişi organizmasına gidecektir. Karşılaşacağı sorunları ve çözümünün ne olacağını bilmesi de mümkün değildir. Kuşkusuz bu iki hücreye buluşacakları yere kadar gitmeleri için gerekli sistemleri kuran üstün bir akıl vardır. Bu üstün akıl sahibinin gücüne yakından tanık olmak için spermin yapısına ve yaptığı yolculuğa kısaca bir bakmak yeterlidir.
Spermlerin yolculuğu anne haznesindeki güçlü asidik sıvı içerisinde başlayacaktır. Bu asidik ortam anne rahmini dışarıdan gelecek mikroplara karşı korur. Dışardan gelen bir çok organizmanın ölümüne sebep olan bu ortamda sperm hücresi nasıl sağ kalacaktır?.. İşte spermin baş kısmındaki zırh, onu bu asidik ortamdan koruyacaktır. Sperm, bu zırh olmasaydı annedeki asidik ortam nedeniyle daha yolculuğunun başında iken ölürdü.
Yalnızca zırh, spermin yolculuğunu yapması için yeterli midir? Hayır! Anne haznesindeki sıvı ortamda rahat yol alabilmesi için özel bir hareket sistemi gereklidir. Sperm tam da böyle bir hareket sistemine sahiptir. Sıvı içerisinde kolayca ilerlemesini sağlayan güçlü bir kuyruğu vardır. Ayrıca kuyruk, direncini arttıran liflere sahiptir.
Şimdi bir diğer sorun da yumurta hücresi ile nerede ve nasıl buluşacağıdır. Anne adayında yumurtanın geliştiği iki adet yumurtalık bulunur ve her ay bu iki yumurtalıktan yalnızca birinden dışarı yumurta salınır. O halde baba organizmasından gelen spermler nasıl olur da asla yanılmadan hangi yönde ilerleyeceğini bilebilir? Burada mucize buluşmanın bir başka aşaması gerçekleşir. Spermin yumurtayı bulması da son derece şaşırtıcı ve olağanüstüdür.
Spermler yumurtanın olduğu yönü hiçbir zaman şaşırmazlar. Çünkü, spermler yola çıktığı andan itibaren yumurtacık sinyaller göndermeye başlar ve onlara gitmeleri gereken yönü haber verir. Anne organizmasındaki yumurtacık, baba organizmasındaki hiç tanımadığı spermi hangi yöntemle çağıracağını nereden bilir? Yalnızca bunu düşünmek dahi bu buluşmanın asla tesadüflere bağlı olarak oluşamayacağını anlamaya yeter.
Bir sperm, yumurtadan önce üzerindeki koruyucu ve besleyici hücreleri aşar. Yumurtanın dış tabakasında, spermin dış zarı, burada kendisini tanıyan özel bir maddeye bağlanır. Spermleri yumurtaya çeken bu madde, temas eden ilk spermin koruyucu zırhını eritir. Yumurta, kendi zırhının da erimesi ve spermin başının içine girmesiyle, diğer spermleri kendine çeken ve zırhlarını eriten bu maddeyi salgılamayı durdurur.
Spermin yumurtaya girişi ile birlikte yeni bir mucizeler zinciri başlar: Yumurtanın içinde DNA sarmallarında saçımızın renginden, boyumuzun uzunluğuna kadar tüm özelliklerimizin kodlandığı büyük bir bilgi deposu vardır. Bir hücre DNA’sındaki bilgileri kitap haline getirebilseydik elimizde 9 katlı bir bina boyunda bir kitap yığını olurdu. İşte sperm yumurtanın içine dakikada 1000 kez salladığı kuyruğu ile girse bu bilgi deposu darmadağın olur ve yaşam söz konusu bile olamazdı.
Peki bu aşamada ne olur dersiniz? Sperm, tıpkı uzay araçlarının kullandıkları yakıt tanklarını bırakması gibi, artık işine yaramayan kuyruğunu koparıp atar. Bu işlem de asla tesadüfle açıklanamayacak bir planlama sonucudur. Kuyruk tam zamanında bırakılır; ne biraz erken ne biraz geç. Çünkü kuyruk erken bırakılırsa sperm yumurtaya ulaşamaz; ufak bir gecikme ise yumurtayı öldürür.
Yumurtaya aynı anda bir çok sperm ulaşır ve tümünün hedefi içeri girmektir. İçeriye yalnızca bir sperm girer; peki diğerlerini içeri girmekten alıkoyan nedir? Aynı elektrik yükleri birbirini iter, farklı elektrik yükleri ise birbirini çeker bildiğiniz gibi. İşte yumurtacık da bunu biliyormuşcasına, içine bir sperm girer girmez elektrik yükünü değiştirir. Böylece dışarıdaki spermlerle aynı elektrik yüküne sahip olur. Böylece diğer spermler yumurtaya yaklaşamaz.
Buraya kadar oluşan aşamalardaki her detay, evrim teorisinin iddiaların aksine, tesadüflerle gerçekleşmesi mümkün olmayan mucizevi olaylardır. Ve tümünü ilk aşamadan itibaren denetleyen mutlak bir kudretin varlığını hissettirmektedir. Organlar ve hücreler arasındaki bağlantıları kuran, hücrelere nasıl davranacaklarını ve görevlerini eksiksiz olarak ilham eden Allah’tır. Herşey Allah’ın buyruğu ile gerçekleşir.
“Sizi Biz yarattık yine de tasdik etmeyecek misiniz? (Vakıa Suresi, 57)
Fuat Türker