ABD’nin eski Başkanı George Bush’un danışmanı General Brent Scowcroft, bir gazeteye vermiş olduğu röportajında, tarihi bir itiraf anlamında çok önemli açıklamalarda bulundu. General Scowcroft’un bu açıklamaları, aslında bilinen, ancak pek de dillendirilmeyen, hatta dillendirilmesinden özenle kaçınılan açıklamalardı. Ne dedi Danışman General…

Sponsor Bağlantılar

“Irak operasyonu sırasında terör örgütü PKK’ya göz yumduk. Hatta onları cesaretlendirdik. Çünkü, PKK’yı İran’a karşı kullanmak istiyorduk”

Devam etti General ve dedi ki;

“İran’a karşı kullanmayı planladığımız PKK’nın İran kolu PJAK’ın rolü bizim için önemliydi. Onları destekledik ve cesaretlendirdik”.

“Ancak durum değişti ve şimdi PKK’ya ihtiyaç kalmadı. Çünkü artık İran’ı yanımızda istiyoruz” diyen Scowcrof, bu 180 derecelik politika değişikliğinin sebebini de hemen arkasından açıkladı;

“Obama dönemi ile birlikte, yeni bir Ortadoğu politikası izleyeceğiz. İran’la savaş değil, diyalog istiyoruz. Ayrıca, bu yeni Ortadoğu politikamızda Türkiye’ye çok ihtiyacımız var. Bu nedenle terör örgütü PKK’nın tasfiyesini de destekliyoruz”. Ne acı değil mi, kullanılmak, kullanılmak, işi bitince de bir kenara fırlatılıvermek!!!

ABD’nin Irak işgali sonrasında, Saddam’ın devrildiği 2003 yılından bu yana gerçekleşen süreci, şöyle bir yeniden gözden geçirelim. ABD, Irak’a girdi ve Saddam devrildi. KYB lideri Talabani Irak Cumhurbaşkanı, KDP lideri Barzani de Bölgesel Kürt Yönetimi Başbakanı oldu. Böylece, Irak operasyonunda kullanılan Barzani ve Talabani ödüllendirilmiş oldular. Irak’tan sonra sıra, önce İran’a ve bilahare Suriye’ye gelmişti. Özellikle İran’da kullanılacak en uygun vasat PKK’nın İran kolu PJAK idi. Çünkü silahlıydılar ve kullanılmaya da can atıyorlardı. Bu arada PKK, ABD’ye mesajlar vermeye başladı ve geniş kapsamlı Aktütün ile Dağlıca karakol baskınlarını gerçekleştirerek, kendini ispata yöneldi. ABD’ye verilmeye çalışılan mesajların özü şuydu;

Sen, Irak’ta KYB ve KDP’yi kullandın belki ama, oysa bölgedeki en etkin silahlı güç benim. Ben PKK olarak, hem K.Irak, hem İran ve hem de Suriye’deyim. Üstelik koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne de yıllardır kafa tutuyorum. Dolayısıyla bölgedeki en uygun vasat benim, beni kullan ve sonrasında da ödülümü ver. Yani, Doğu Kürdistan’ı kur”.

ABD mesajı aldı ve o günlerde neredeyse düğmeye basacak olduğu İran operasyonu için PKK ile irtibata geçti. Aynen Generalin de söylediği gibi. ABD, İran konusunda sadece PKK’yı değil, aynı zamanda İran yönetimiyle problemli Türkmen ve Azeri azınlıkları da şöyle bir yoklamıştı. Ayrıca, ABD’den açık çek alan PKK da, Azeri ve Türkmenlerle dirsek temasına geçti ve

ABD bizi destekliyor. Gelin birlikte olalım, birlikte hareket edelim ve İran’ı içeriden çökertelim. Ben D.Kürdistan’ı, siz de Güney Azerbaycan ile Türkmen Sahra’yı kurun” mealinden kışkırtmalarla çalışmalarına başladı. Kısa bir not; ne Azeriler ve ne de Türkmenler, kendi menfaatlerine de olsa PKK’nın bu tekliflerine sıcak bakmadılar. Çünkü, Türkiye ile olan kardeşlikleri, çok daha önde ve çok daha önemliydi ve bu nedenle, Türkiye’ye karşı silahlı mücadele yürüten bir terör örgütü ile işbirlikleri, asla ve asla söz konusu olamazdı, olmadı da.

ABD, Irak’ta beklediği gibi bir sonuç alamadı, bataklığa saplanmıştı. Dolayısıyla, böylesi bir durumda, kendisine ilâve bir yük olabilecek İran operasyonunu, bu aşamada göze alamadı, her geçen gün daha ileriye ertelemek zorunda kaldı. Derken Obama geldi. Durumun farkında olan Obama, Ortadoğu da farklı bir politika izlemek zorunluluğunu hissetti. ABD askerlerinin peyder pey Irak’tan çekilmesine ve İran ile savaş yerine, diyalog kurulmasına karar verildi. 50 yıllık, 100 yıllık politikalar böyle sabahtan akşama, gündüzden geceye değişmezdi ABD için. Politikalar değişiyor gibi görünse de gerçekte politikalar değil, ancak stratejiler ve taktikler değişebilirdi. Değişen bu strateji ve taktikler, PKK’ya ihtiyaç olmadığını gösteriyor, hatta Türkiye’nin bölgedeki önemi daha iyi kavrandığından, hem Türkiye’de ve hem de Irak, İran ve Suriye’de sorun yaratan PKK’dan kurtulunmak gerekiyordu. PKK’nın “son kullanılma tarihi” geçmiş ve tasfiyesine karar verilmişti. Oysa PKK lideri Öcalan, tarih boyunca Kürtlerin bölgede kullanıldığını zaten biliyordu, edindiği yaklaşık 25 yıllık tecrübelerinden. Zaman içerisinde bazı Kürt grupların, gönüllü olarak İngilizlerin, Rusların, İsraillilerin, ABD’nin ve Batı’nın kucaklarında olduklarını ve bazen de kucaktan atıldıklarını, acımasız tarih de gösteriyordu oysa ki. Üstelik Öcalan, 99 yılında Kenya’da yakalanışını, uluslar arası bir komplo olarak değerlendirmiş ve bunun sorumlusu olarak da ABD’yi göstermişti, aklı başına geldiğinde. “ABD’ye asla güvenilmez” diyen Öcalan, sadece ABD’ye değil, ABD’ye gidene dahi güvenmiyordu üstüne üstlük. Bu nedenle, “Osman, ABD’ye gitti ve orada eğitim aldı. Diyarbakır Belediye Başkanlığı için Osman’ın adaylığı tekrar gözden geçirilsin” talimatını vermişti avukatlarına, Baydemir için.

Hal böyleydi de, neden tekrar tekrar kucağa oturmak için heyecanlanıp hevesleniliyordu ki ! Ne güzeldi değil mi, hep böyle kucakta olmak, bazen düşmek olsa da, hatta eşekten düşmekten de beter olsa, ne güzeldi böyle hep kucakta olmak, kullanılmak !!! Hiç aklınıza gelmedi mi, “son kullanılma tarihi”nin, nasıl olsa bir gün geleceği ! Peki, şimdi kendinizi nasıl hissediyorsunuz?  ABD Başkanı George Bush ve babası büyük Bush’un yıllarca danışmanlığını yapan General Brent Scowcroft’un, PKK için tüm dünyaya açıkça sarf ettiği “PKK’yı kullandık ve işi bitince attık” sözleri karşısında nasıl bir duygu seline kapıldınız, nasıl bir ruh hali içerisine girdiniz acaba? Son kullanılma tarihini öğrenmiş olmak, sizi hiç rencide etti mi? Ettiyse, ne kadar etti? Etmediyse, nice yeni kucaklara!!!

 
Sabahattin Talu
sabahattintalu@gmail.com