Merhaba arkadaşlar; başlıktan da anlaşılacağı üzere ben işyerimdeki toplu iş görüşmesi sürecinde yaşananları işçi, sendika, işveren boyutuyla anlatıp, yaşadıklarımızı sizlerle paylaşacağım.

Sponsor Bağlantılar

Biz işçi ve emekçiler ürettiğimiz zenginlikten payımızı alamıyor, haklarımız sömürülüyor, kazandığımız ekmek patronların (burjuvazi) doymak bilmeyen hırslarıyla daha da azaltılıp yoksulluk, açlık sınırlarında yaşamaya mahkum edilmekteyiz. Mevcut haklarımız burjuvazinin kanun koyucuları ve hükümetlerince elimizden alınmaya, sendikalı örgütlü mücadelenin önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Bu süreçte bizler emeğimize, ekmeğimize örgütlülüğümüze, sendikamıza sahip çıkmak bu onurlu mücadeleyi sürdürmek zorundayız. ÇÜNKÜ; EMEK EN KUTSAL DEĞERDİR. Buradan yola çıkarak bizler işyerlerinde haksızlığa sömürüye dur demeli, örgütlenmeli, patronların dayatmalarına dur demeliyiz. ÖRGÜTLÜYSEK HERŞEYİZ ÖRGÜTSÜZ İSEK HİÇBİR ŞEY…

Ben belediye şirketinde çalışmaktayım. Asfalt, bordür, yol bakım, inşaat çalışmalarını yapmaktayız. İşyerimizde DİSK GENEL İŞ SENDİKASINDA örgütlüyüz. Haziran ayında toplu iş görüşmeleri başladı. Süreçten şube başkanımızla konuşmasak hangi konular gündemde neler görüşülüyor haberimiz olmayacak. Çünkü işyerindeki temsilci arkadaşlarımız sorumluluğu bilincinde olan bizlerle hareket edecek süreci anlatacak cesaret ve sorumluluğunu alamayan kişilerdi. Toplu iş görüşmeleri işverenin cumartesi gününü iş günü yapmak istemesinden dolayı tıkandı. Ücret ve sosyal haklar dahi görüşülmeden hakem heyetine kadar gitti. Bizler cumartesi günü için böyle bir dayatma olduğunu öğrendiğimizde bunu kabul etmeyeceğimizi buranın bir kamu şirketi olduğunu cumartesi günleri fazla mesai yaparak çalıştığımızı işverenin cumartesi iş günü yapıp fazla mesaiden kurtulup düşük ücretle çalıştırmaya devam edeceğini konuştuk. Şube başkanımızı işyerine davet edip süreci, düşüncelerimizi, neler yapmamız gerektiğini görüştük. Şube başkanımız da mevcut süreçte cumartesi dayatmasını kabul etmeyeceğini geri adım atmayacağını sadece bunun bile grev sebebi olacağını söyledi. DİSK Genel-İŞ teslim olmayacağını söyledi. İşçi arkadaşlarımız ve sendikamızla şu ortak sonuca vardık. Bunun mevcut hakları geri götürmek olduğunu, işverenin bir saldırısı olduğunu cumartesi günü bizim şirkette iş günü olursa belediyenin diğer şirketlerinde işveren aynı ya da benzer bir toplu sözleşme isteyecekti. Daha ileriki süreçlerde ise sendikamızın örgütlü olduğu başka belediyelerde bu toplu sözleşmeyi emsal gösterip aynı şeyleri dayatabileceklerdi. Bizler bu konuda geri adım atmayacağımızı sendikanın da bu paralelde hareket etmesi gerektiğini söyledik. Sendikamız sizler bizlerle birlik olduğunuz sürece patron dayatmalarını boşa çıkacaktır dedi. Bu süreçte normalde hiçbir süreçte aktif olmayan arkadaşlarımız bu saldırı sonucunda bir araya gelmiş, neler yapmamız gerektiği konusunda düşüncelerini ortaya koyarak mücadeleye katılmışlardır. Aslında TİS sürecindeki cumartesi dayatması yaşanılan tek sorun değil, ama bizlerin uyanmasını birlikte hareket etmemiz gerektiği gerçeğini ortaya çıkardı. Cumartesi günü dayatmasından başka verilmeyen ikramiyeler, fazla mesailer, düşük maaşlar gibi sorunlarda vardı. Mevcut sorunlarımızı, TİS sürecini sendikamızın yapmış olduğu bir toplantıda belediye bünyesindeki şirketlerinden katılımla konuştuk. Ayrıca dünyada ve Türkiye de gündemde olan işçi sınıfına yönelik saldırılar, Türkiye de GEZİ EYLEMLERİ, Ortadoğu da Suriye süreci, savaş, hükümetin tutumu gibi konulara da değinildi. Arkadaşlarımız TİS sürecini yapmamız gerekenleri yasal süreci grev vb. konuları şube başkanına ve sendika avukatına sorarak bilgi aldı. İşçi arkadaşlarımız için faydalı geçen toplantımız ortak sloganlarımızla sona erdi. DİRENE DİRENE KAZANACAĞIZ. Toplantı sonrası devam etmekte olan darphane işçileri grevini ziyaret ederek duygu ve düşüncelerimizi paylaştık. BİRLEŞEN İŞÇİLER YENİLMEZLER. Grevdeki arkadaşlarımız belediye yöneticilerinin ziyaretinden bahsettiler. İşte bizim belediyemiz kendi çalışanlarının hakkını vermez, sendikal örgütlü mücadelemizi kırmak ister ama soysal demokrat işçi yanlısı ve insan odaklı siyaset yapmakta grev ziyaretinde bulunmaktadır. Yapılan ikiyüzlülük ve göz boyamadır. Bizler maskenin altındaki gerçekleri her gün yaşayarak görüyoruz.

Şimdi sizlerle sendika toplantısı sonrasında işyerinde yaşadıklarımızı anlatayım. Yaptığımız toplantıdan işveren haberdar olacağını biliyorduk. Yönetimin bizleri ne zaman toplayacağı, bizleri bölmek için çeşitli yollara başvuracaklarını, uyanık olmamız gerektiğini konuştuk. Çünkü birimize gelip işle tehdit edecekler, diğerine sen partilisin, insan ekmek yediği yere böyle yapar mı sizleri işe koyduk bize karşı böyle yapıyorsunuz diyeceklerdi. Daha önce dedikleri gibi. Ayrıca şunu bilmeleri gerekti yönetimdeki insanlar çalışanların oyları ile iş başına geldiler. İşçiler emeklerinin karşılığını, haklarını istiyorlar, bunun için örgütleniyorlardı. İşveren belediye yönetimi ve şirket yönetimleri bizleri kendileri işe aldıkları için sendikayı işçi yanlısı olduklarından getirdikleri için işçiden ve sendikadan kendilerine itaat etmesini, sessiz kalmasını istiyordu. İşçilerin evde ekmek bekleyen aileleri, okuyan çocukları, ev kiraları, bitmek bilmeyen borçları, faturaları ve birçok sorunları vardı bunları bilmiyorlar mı? Bürokrat politikacı yöneticilerimiz neden haklarımızı elimizden almak, cumartesi çalıştırmak geriye dönük mesai ve ikramiyeler verilmiyor maaşlar artmıyor bunu dikkate alıyor mu sosyal demokrat işçi yanlısı belediye yönetimlerimiz… Bir söz vardır tam yerinde olacak tok açın halinden anlar mı? Toplantıdan iki hafta sonra şirket yönetim kurulu başkanımızın bizlerle yemekhanede toplantı yapacağı bildirildi. Toplantı başlamadan iki arkadaşımızı ön planda oldukları için odasına çağırıp saldırgan bir tutumla işle tehdit etti istifalarını istedi. Toplantıya gelen yönetim kurulu başkanımız toplantıya kimlerin katıldığını bundan işyeri temsilcisinin neden haberi olmadığını şube başkanın işyerine gelip bizlerle görüşmesi olayında güvenliklerin neden içeri aldıklarını adamlar arkamızdan iş çeviriyor haberiniz olmuyor diye kızdı. Sendika odamız olan işyerinde şube başkanının gelmesinden doğal ne olabilir. Toplantıya katılan arkadaşların isimlerini sordu, katılanlar ellerimizi kaldırdık 15 kişiydik. Sendikanın 35 kişiye hitap eden bir toplantı yaptığını buna kendi işyerinden yarısına yakın katılım olduğunu söyleyerek kızdı.

Bizlere sorun nedir diye sordu. Bana neden gelmiyorsunuz sendikaya gidiyorsunuz dedi. Cumartesi iş günü yapılmaya çalışılıyor haberimiz olmuyor dedik. Temsilciye niye anlatmıyorsunuz dedi. Bizler temsilcinin bir şey anlatmadığını, bizi ilgilendiren bir TİS süreci var ve bilgi sahibi olmak müdahil olmak fikirlerimizi söylemek gerektiğini bunun için şube başkanı ile işyerinde görüştüğümüzü söyledik. Yöneticimiz bizleri işle tehdit etti. Biz varsak siz varsınız arkamızdan işler çeviriyorsunuz dedi bazı arkadaşları tehdit edip bazılarının istifasını istedi. Bizler patronun tehditleriyle geri adım atmak için yola çıkmadık. Bunun bir emek mücadelesi olduğunu onurlu bir duruş göstermemiz gerektiğini biliyorduk. Böyle yapmadığımızda yarın çok geç olacak. Zaman ve şartlar lehimize sonunda geri adım atacaklardı. Çünkü haklıydık. Yönetim kurulu başkanımız toplantıya katılanların isimlerini öğrenip not alırken muhasebe departmanından bir bayan çalışan sendikayı işyerine sizler getirdiniz arkadaşlarımızın en doğal hakkı olan sendikaya gitme ve sendikal toplantıya katılmasına karşı çıkıyor katılanları fişliyorsunuz dedi. Sonra konu cumartesi günü neden iş günü yapılmak istendiği konusu gündeme geldi. İşveren için bu olması gereken doğal bir şeymiş. Haftalık 45 saatlik çalışmayı 6 güne yaymaya çalışacaklarmış. Ayrıca bir örnek vererek park bahçeler çalışanı bir işçinin sabah 08:00 de iş başı yapsa da 11:00 kadar iş olmadığından beklediğini cumartesi çalışmasının gayet doğal ne olabilirmiş. Peki bizler sabahın erken saatlerinde işyerinde olmak mesaimize başlamak için yola çıkmıyor muyuz? Sonuçta biz zamanımızı az ya da çok çalışma olsa dahi
işveren için harcamıyor muyuz? Bir arkadaşımız da maaşların 3-4 senedir aynı olduğunu artmadığını söyledi. -İşveren geliştiğimizi, kamyonlar aldığımızı, istihdam yarattığımızı iddia etti. İşçi arkadaşımız kamyon almakla maaşların alakası olmadığını biz maaşlardan bahsediyoruz siz kamyonlar aldık diyorsunuz dedi. Ayrıca başka belediyelerde emsal işi yapan çalışanların maaşları taşeronda dahi daha yüksek olduğunu söyledik. Başka bir arkadaşımız maaşların zamanında verilmediğini genelde geç ödendiğini söyledi. İşveren geçen ay zamanında aldınız niye gelip teşekkür etmiyorsunuz geç alınca yaygarayı koparıyorsunuz dedi. Arkadaşımız da neden teşekkür edelim ödemeniz gereken zaman dilimi ayın 1-10 arası sizde bu sürede verdiniz dedi. İşveren maaşları zamanında vermeye çalıştığını iş yeri hepimizin sahip çıkmalıyız dişimizi sıkmalıyız dedi. Fedakarlık işçiden olacak onlar ceplerini dolduracak istediklerinde maaş verecek biz ses çıkarmayacağız. Her nedense fedakarlık maaşları son güne kadar bekletilen, geç verilen, fazla mesaileri, ikramiyeleri, sosyal hakları verilmeyen düşük ücretlerle çalışan işçiden bekleniyor.

Hiçbir zaman patronlar maaşlar, sosyal haklar konusunda fedakarlık etmez, hep işçiler haklarını sosyal kazanımlarını mücadeleyle kazanır… Bizler toplantıda sendika toplantısına katılmamızda yanlış bir şey olmadığını bunda yönetimin şahsına belediye başkanına ne de partilerine karşı bir hareket olmadığını sorun parti yönetim ya da kişiler olmadığını her kim aynı şeyi yapsa bu tepkiyi vereceğimizi bir TİS süreci alınmak isteyen haklar verilmeyen ikramiye, maaş farkları, fazla mesailer, zamanında ödenmeyen ve düşük maaşlar olduğunu belirttik…

Sosyal belediyecilik işçi yanlısı belediye insan odaklı hizmet söylemini dilinden düşürmeyen sosyal demokrat olan CHP’li belediyemizin, şirketlerinin söylemleri ile yaptıkları gayet açık.

Toplantı sendikayla ortak hareket edenlerin sonuçlarına katlanacağını ayağınız denk alın, işinize sahip çıkın gibi tehditlerle sürdü. Bizler toplantıda kararlı duruşumuzu işverene göstermiş olduk.

TİS süreci işverenin cumartesi konusunda geri adım atmasıyla yeniden başlamış olup zam oranları sosyal haklar belirlenip imza aşamasına gelmiştir… BİRLEŞEN İŞÇİLER YENİLMEZLER ÖRGÜTLÜYSEK GÜÇLÜYÜZ.