”Ellerin, ne çok kırışmış.” dedi bana…
Baktım,
Buruk bir gülümseme yerleşti yüzüme,
Gerçekten de çok kırışmıştı.
Belli belirsiz lekeler de cabasıydı üstelik.
Bende farkındaydım ama başkasından duymak kalbimi daha çok sızlatmıştı.

Sponsor Bağlantılar

Yaşlanmayı kim isterdi ki?
İstemsizce yaşlanıyordum. Gençliğimin kırıntısı bile kalmamıştı bedenimde.
Ben yaşlıydım, orta yaşlı kızlarım vardı.
Torunlarım vardı, gençliğimden izler taşıyan.
Biliyordum, gençken insanın aklına ölüm gelmiyordu.
Oysa şimdi biliyordum, her an nefesim de hissediyordum ölümü.
Yavaş yavaş eriyordum.

”Gülüşün ne güzel.” dedi bana,
Hep güzeldi, gençken de. Peki gözlerim?
Gözlerim de gülerken güzel miydi?
Yoksa sadece ağlarken mi güzelleşiyorlardı?
Bilmiyordum.
Ama çok ağlamıştım bu hayatta.
İnsan nedense güldüğü zamanları çok çabuk unutuyor.
Oysa ağlamak,
Öyle kolay silinmiyor hafızalardan.
Çok ölümler geçmişti gözlerimden,
Çok acılar…

Evet yaşlanmıştım. Yaşlanmanın en acı yanı buydu işte.
Sevdiğin çok insanı, toprağa gömüyorsun bir bir…
Bazı zamanlar ahh ben ölseydim de bu tazecik ölmeseydi dediğim zamanlar oluyordu.
Genç anne babalar ölüyordu,
Dostlarım,
Çocuklar…
Ben hepsini içime, öle öle gömüyordum,
Gömdükçe daha çok yaşlanıyordum.
Hücrelerim bile katlanamıyordu bu acılara,
Onlar da ölüyordu.
Sonra kırış kırış kalıyordum işte.

Kendimle savaşmaktan çok yorulmuştum.
”Hayat çok yordu beni.” lafı ne kadar lüzumsuz geliyordu gençken.
Oysa şimdi, hak veriyordum bunu diyenlere.
Hayat beni çok yormuştu.
Bin kereler ruhum paramparça olmuştu.
Bin kereler kırılmıştım,
Kırmamak için, kırılmaya o kadar alışmıştım ki
Yaşlanmak bile değiştirmemişti huyumu.

İstemeden tek kalıyorsun bu hayatta.
Çocuklarına yük olmak istemiyorsun,
Ev de tek kalıyorsun,
Tek başına yemek yiyorsun.
Tek başına çay içiyorsun..
Ve en acısı da ne biliyor musunuz?
Tek başına yaşıyorsun acılarınla,
Ne paylaşacak eşin kalıyor, ne dostun.
Gençleri de sıkmak istemiyorsun işte.
Sonra böyle giderken,
Tek başına düşüyorsun,
Kaldıranın olmuyor.
Ve öylece ölüveriyorsun.
Arkandan kalpten gitti diyorlar.
Zaten çok yaşlıydı deyip, azıcık üzülüp iki güne unutuyorlar.
Nereden mi biliyorum?
İnsan yaşlı olunca görüyor işte bu ince şeyleri.
Demiştim ya, ölümü nefesim de hissediyorum.
İnsan böyle hissedince, akranları ölünce daha bir dikkatli bakıyor etrafa.

Sen de baksan anlayacaksın.
Hayat çok acımasız. Ve onu acımasız yapanlar da,
Biziz,
İnsanlar.