Bereket ki saĝduyulu insanımız ülkesine sahip çıkmasını bilmiş ve ülkenin bu kokuşmuşluktan tamamen çıkarılması için 12 haziran seçimlerinde muhteşem bir irade beyanı ortaya koymuştur. Memleketin hemen her tarafı dokunulmaz kurumlar, la-yüsèl adamlar tarafından adeta muhasara altına alınmışken milletin sahip çıktıĝı iradesinden cesaret alan savcılarımız zaten bilmekte ama bir şekilde çekinmekte oldukları bütün usulsüzlüklere karşı bir yargı hamlesi başlatmışlardır.
Bu ülkede özellikle de futbol konusunda yıllardan bu yana büyük dolaplar döndüĝünü, zaman zaman kulüp başkanlıklarının bazı şeyleri maskeleme amacına matuf olduĝunu, yeşil sahalar kadar 5 boynuzlu! Otel lobilerinin de sonuca etkili olduĝunu sokaktaki sıradan bir taraftar bile bilmekte ve dile getirmekteydi.
Eski Türkiye kelimenin tam anlamıyla üstünlerin hukukunun geçerli olduĝu bir Türkiye idi. Hani şu çok klasik “Muz Cumhuriyeti” deĝiliz klişesi gibi. Kimbilir belki de onlardan bile geriydik. Bu ülkede yasalar uzun sure güçlülere işletilemedi. Sadece arkası olmayan ve zayıf insanlar yasalar karşısında sorumlu oldu. Yazılı metinlerde hukuk önünde herkes eşittir yazmasına raĝmen birileri hep biraz daha eşit oldu bu ülkede. Bu sebeple de toplum vicdanında “Adalet” duygusu giderek azaldı. Adalete güven iyice sarsıldı.
Ancak Hasdal cezaevinde tutuklu bulunan 41 adet generalden sonra “Ben ne istersem onu yaparım, Biz Fenerbahçe Cumhuriyetiyiz” diye habire hava basan istediĝinde hakemleri, istediĝinde başkanları ve futbolcuları ve hatta federasyonu bile yönlendirebileceĝi gücünü kendinde vehmeden ve dokunulmaz olduĝunu düşünen başkanlar da nihayet cezaevine gönderilebildi. Bir kulüp başkanının hapsedilmesinden keyif alıyor deĝilim. Ben de bir futbol taraftarı olarak bu olaylardan esef duyuyorum. Futbolumuza şaibe karışmasının ülkemize ne büyük kayıplar yaşatabileceĝini anlayabiliyorum. Fakat tam da herkesin bu bir “Milat” dediĝi noktada sözkonusu olan büyük bir kaç kulüp diye konunun ört-bas edilmesine karşıyım. Hemen her alanda nasıl hukukun üstünlüĝü devreye girmişse futbolda da hukuk hakim olmalı ve kimsenin yaptıĝı yanına kar kalmamalıdır.
Ben bu saatten sonra böyle bir ihtimale yer vermiyorum. Tamam biraz sancılı olacak belki ama sonuçta temiz futbol ortaya çıkacaksa hepsini sineye çekmemiz gerekir. Futbolda futbol dışı yapılanmaların var olduĝu sadece bir malumun ilamıdır. Şimdi bunlar mahkemeler tarafından ortaya konulacak ve failler en aĝır şekilde cezalandırılacaktır.Beklenti ve temennimiz bu istikamettedir.
Özerk bir kurum olan Futbol Federasyonuna gelince neyazıkki onlar bu sınavdan başarı ile çıkamamışlardır. Federasyon başkanı yaptıĝı açıklamada şimdilik hiç birşey olmamış gibi davranacaklarını ifşa etmekle kalmamış Aziz Yıldırımın kendisinin de başkanı olduĝunu söyleyerek apar topar ziyaretine gitmiş, kimbilir belkide kendisini oraya monte eden başkanından karar süreci ile ilgili brifing te almıştır. Bu ziyaretin insani olduĝunu söyleyen başkan nedense yoĝun bakımda olan bir başka takımın yöneticisini ziyaret etme ihtiyacını hissetmemiştir. Bu federasyon yargı sürecinin yanısıra kendi özerk yapısı içinde disiplin talimatlarına göre kendi hukuk kurullarında konuları görüşüp bir karara varamıyorsa kendisi bizzatihi şaibe altında demektir.
Federasyon başkanlarını kaĝıt üzerinde kulüplerdeki delegeler belirliyor. Ama her nasılsa hemen her zaman FB Cumhuriyetinin işaret ettiĝi adamlar başkan oluyor. Bunları hukuken ispatlama imkanı olmayabilir. Ama 6222 sayılı yasaya kadar şike ve teşvik gibi konuları da ispatlayamayız gibi bir kanaat vardı. Şükür ki bu kanaatler bu soruşturma sayesinde kırılmış oldu. Federasyonun FB yüzünden aldıĝı bu silik kararlar yada alamadıĝı kararlar yüzünden önümüzdeki sene ligimizden nasıl keyif alabileceĝiz bilemiyorum.
Bu soruşturma kapsamında medyamızın takındıĝı tavır ise tam evlere şenlik…
Abartısız söylüyorum ki daha büyük pislikler ve karanlık işler medyamızda dönüyor. Zannedersem sıra medyadaki temizlik operasyonunda, umarım çok yakında bir arınma da medyada yaşanır.
Baki Selam ve Saygılarımla.
Ömer Erdem