Erden ÖZKANT

12 Eylül 1980 askeri darbesinin mimarlarından dönemin Genelkurmay Başkanı 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya’nın yargılanmasına 4 Nisan Çarşamba günü Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Evren ve Şahinkaya, duruşmalara katılmadılar. Ama darbe mağduru farklı ideolojilerden yüzlerce kişi, davaya destek vermek için ilk duruşmada adliye önündeydiler.
Bu yargılamanın önünü açan 12 Eylül 2010 anayasa değişikliği referandumuna “Hayır” diyenler de oradaydılar. Hatta “Hayır”cılardan bazıları ve “Hayır”ın en büyük destekçisi CHP, MHP ve BDP davaya müdahil bile oldular.

Sponsor Bağlantılar

Tamam, “Hayır”cıların bir kısmı gerçekten referandumdaki yargı ile ilgili maddelerden duydukları çekincelerden dolayı “Hayır” dedi, peki ya diğerleri? Onlar, işin içinde AKP’nin olduğu her şeye “Hayır” diyor zaten.

Peki, utanma duygularını kaybettikleri için bugün demokrat(mış) gibi yapanları biz de anlamış gibi yapalım.

Ama ya utanmadan duruşmanın görüldüğü mahkemeyi “tiyatro”ya benzetenlere ne demeli?

Evet, bu davada sadece 2 kişinin sanık olması tartışılabilir ama 32 yıl önce işlenen bir darbeden bugün hesap soruluyor olması ve böylece, bu davanın bundan sonra darbe yapmaya teşebbüs edeceklere ders olacak olması az şey midir?

Davanın verdiği “Bu ülkede bir daha darbeye teşebbüs edecek olan olursa yargı önüne çıkar” mesajı yeteri kadar şey anlatmıyor mudur?

2 kişi nezdinde darbe zihniyetinin yargılanıyor olması az şey midir?

Şimdi asıl söyleyeceklerime gelebilirim…

Yazının başlığını bilerek attım.

Bir yandan, 12 Eylül yargılanıyor ancak diğer yandan, hala daha 12 Eylül Anayasası ile yönetiliyoruz.

En önemlisi ise, nüfusun büyük çoğunluğu 12 Eylül yadigârı insanlardan oluşuyor maalesef. Zira insanlar, darbe dönemlerinin ve tabii ki 12 Eylül’ün etkisiyle bugünkü hallerini aldılar.

Çünkü insanlar, darbe dönemlerinin etkisiyle tepki gösteremez hale geldiler.

Çünkü insanlar, darbe dönemlerinin etkisiyle kendilerini ilgilendiren konular da dahil olmak üzere, hiçbir konuda ağzını açmama alışkanlığı kazandılar.

Çünkü insanlar, darbe dönemlerinin etkisiyle haklarını korumaktan korkar hale geldiler.

Çünkü insanlar, darbe dönemlerinin etkisiyle haksızlıklara boyun eğmeyi alışkanlık haline getirdiler.

Çünkü insanlar, darbe dönemlerinin etkisiyle gazete ve kitap okuma alışkanlığını ve sorgulama yeteneklerini kaybettiler.

Çünkü insanlar, darbe dönemlerinin etkisiyle devleti ve devletin kurumlarını, özellikle de darbeleri yapıp silahını kendi halkına çevirebilen TSK’yı, kutsallaştırıp, putlaştırdılar ve bu kurumların eleştiriden muaf olduklarını zannettiler.

Çevremize baktığımızda bunun o kadar çok örneğini görüyoruz ki…

Baksanıza, insanlar daha mahallelerindeki başıboş köpekleri, gecenin bir yarısı dışarıda bağırıp çığırarak vatandaşı rahatsız edenleri bile şikâyet edemiyor.

Ve bu yüzden, bu ülkede 28 Şubat post-modern darbesi oldu, başörtülü kızlar okullarına alınmadı; kapalı kadınlar, namaz kılanlar, oruç tutanlar işlerinden atıldı; dindar oldukları için askerler ordudan atıldı; insanlar fişlendi, birçok kişi yurtdışına gitmek zorunda kaldı ve hatta bazıları hayatlarını kaybetti.

Ama insanlar, Sincan’dan yürütülen tankların önüne geçemediler. Hatta bırakın önüne geçmeyi, oturdukları sıcak evlerinden gıklarını bile çıkaramadılar. Hatta bırakın ses çıkarmamayı, namlusunu ve tankını kendi insanına çeviren ordu için “Gözbebeğimiz, Peygamber ocağımız” dediler yıllarca ve hala daha birçok kişi böyle demeye devam ediyor.

İnsanlar, daha ordunun yeni ortaya çıkan darbe planlarına bile seslerini çıkaramıyor.

İnsanlar, 5. yıldönümünde olduğumuz 27 Nisan e- muhtırasına da ses çıkaramadılar.

12 Eylül ve 28 Şubat soruşturmaları yapılıyor bu ülkede ama insanlar, sanki şu anda darbeler soruşturulmuyormuş, sanki o dönemler bu ülkede hiç yaşanmamış ve sanki milyonlarca insan o dönemlerde eziyet ve işkence görmemiş gibi davranıyor.

Zaten Adnan Menderes bu yüzden asılmadı mı, zaten ordu durmadan bu yüzden darbe hazırlığı yapmadı mı, zaten her 10 yılda bir darbeler bu yüzden yapılmadı mı, zaten insanlar bu yüzden bu kadar acı çekmedi mi?

Soru çok ama şu cümle yeterli sanırım: 12 Eylül de, darbeler de, darbe zihniyeti de ölmedi zira anayasamız ve insanlarımızla birlikte yaşıyor!