Erden ÖZKANT

Deniz Feneri e. V davası çok garip bir şekilde yürütülüyor. Ergenekon davasından farklı bir kulvarda devam ediyor dava her ne hikmetse. Soruşturmayı yürüten savcılar görevden alındılar, davayı haber yapan gazetelere uyarılar gönderildi ve gazetelerden davayla ilgili haber yapmamaları istendi, haber yapanlara da davalar açıldı.Dava kapsamında yapılan gözaltıların biçimleri bile bambaşkaydı; gizlice gözaltına alıp mahkemeye getirmeler, görüntü alınmasına izin vermemeler, 6 kişinin tahliye edilmesi… Niye? Çünkü 3 ayda tutukluluk süreleri cezaya dönüşüyormuş! Allah Allah! Yargıçların akıllarına yeni mi gelmiş uzun tutukluluk sürelerinin cezaya dönüşmesi?

Sponsor Bağlantılar

Birincisi, 3 ay uzun bir süre mi? İkincisi madem bu insanlar tahliye edildiler, peki Ergenekon tutukluları ne olacaklar? Zira Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay 3 yıldır içerdeler, Nedim Şener, Ahmet Şık ve Soner Yalçın 8 aydır içerdeler. Birçok davada yüzlerce sanık aylardır içerde. Onların uzun tutuklulukları cezaya dönüşmedi mi? Yargımızın bağımsız ve tarafsız olmadığı ortaya çıkmış oldu böylece. Yargı, herkes için… Masumiyet karinesi, herkes için… Tutukluluk süreleri de herkes için yanlış ve uzun süreler herkes için yanlış. Ama bizde pek de böyle değil. Ergenekon’dan içerde olanlara böyle bir uygulama yapılsaydı şayet hükümete yakın medya hiç böyle sus pus olur muydu? Ertesi gün yaygarayı koparırlardı manşetlerden. Daha ceza kesinleşmeden insanlar aylarca içerde yatıyorlar ve tedbiren uygulanması gereken tutuklamaların süresi uzayınca da cezaya dönüşüyor daha ortada iddianame yokken, suç kesinleşmeden. Halbuki ortada suç varsa ceza olur ve bunun için de deliller olur. Uzun tutukluluk sürelerinin hızlandırılması için en başta deliller hızlıca toplanıp, yargılamalar hızlandırılmalıdır…  

Peki ama halkımız, referandumda % 58 “EVET” oyunu bunun için mi verdi? Maalesef yargı, kendi ayağına kurşun sıktı ve Ergenekon davasını bir kez daha sekteye uğratacak, davayı sulandıranlara koz verecek bir karara imza atmış oldu. Yargıya güven sarsılmaya devam ediyor kısacası. Tabii AKP’ye de…

Bülent Arınç değişti mi?

Bu arada Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın konuyla ilgili bazı açıklamaları oldu. Arınç, Deniz Feneri sanıklarının tahliyesi için “Tahliye edilmiş olmaları kim olursa olsun, bizim için sevinç doğurur. Bir insanın hürriyetinin bağlayıcı hale gelmesi, tutukluluk ya da hükümlülük hoş değil” dedi. Hüküm verilinceye kadar tutukluluk süresinin uzamasının doğru olmadığını belirten Arınç, Deniz Feneri e.V davası bağlantılı soruşturma kapsamında 3 kişinin çok doğru, haklı ve yerinde bir kararla, tutukluluk cezaya dönüşmesin diye tahliye edildiğini dile getirerek şöyle konuştu: “Bunları tahliye eden hakimin verdiği kararın, başka davalardaki hakimlere örnek olmasını diliyorum. Kalben inanıyorum ki yakın zamanda diğer mahkemeler, heyetler veya hakimler, tahliye kararlarını vermeye herhalde başlayacaklar. Başlamaları gerekir, diye söylemek istiyorum. Yoksa bunun izahı olmaz. Buradaki da mahkeme hakimi, oradaki de mahkeme hakimi. Buradaki de tutuklu, oradaki de tutuklu.” Milletvekili seçilen bir kişinin kaçacağı yönünde bir endişe olamayacağına işaret eden Arınç, “Sebahat Tuncel isimli bir bayan parlamentere tanınan bir imkanın bugün milletvekili seçilmiş Mustafa Balbay, Haberal ve Engin Alan’a uygulanmamasını benim vicdanım kabul etmiyor, doğru bulmuyorum” diye konuştu. Milletvekili seçilen birinin yerinin Parlamento olduğunu belirten Arınç, “Deniz Feneri sanıklarıyla ilgili tahliye kararının bütün davalarda yargılananlar için emsal teşkil ettiğine inanıyorum” dedi. Bu açıklamaya bazıları sert tepki gösterdi: Yok efendim Arınç değişmiş de, Arınç tuhaf konuşmuş da falan filan… Yahu Arınç’ın her konuşmasını ayakta alkışlayan bunlar değil miydi? Arınç’ı yerlere göklere sığdıramayanlar bunlar değil miydi? Arınç’ın, onlar gibi düşünmediğini gösteren bu açıklamaları niye bu kadar sinirlendirdi bunları? Arınç, doğru bildiklerini vicdanı olan bir insan gibi açıkça söyleyen, söyleyebilen bir siyasetçidir. Ki zaten birileri de hep böyle diyordu ta ki Arınç’ın bu açıklamalarına kadar. Peki ama Arınç’ın, vicdanı olan insanların düşüncelerine tercüman olan bu sözlerinin neresi yanlış?

Sorular basit, cevapları kazık: 3 ay, Deniz Feneri sanıkları için uzun da diğer davalardaki sanıklar için uzun değil mi? Diğer davalardaki sanıklar için 3 yıl veya 5 yıl uzun değil mi? Madem bu süreler uzun, bu sanıklar niye serbest değil? Madem uzun değil, niçin Fener sanıkları için 3 ay uzun kabul ediliyor? Çifte standartçı olmayan gazeteciler bu soruları sormalı, yine aynı şekilde çite standartçı olmayan yargıçlar bu soruların cevaplarına göre karar almalılardır.