Hep “sevgili günlük” diye başlayan yazılardan değil bu yazı. Bu yüzden nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Ama yazıya, aklımı saatlerdir kemiren kelimeyle başlamak istiyorum tüm benliğimle, ve sürdürmek: “AŞK”… Galiba yanlış deyim kullandım kemiren diyerek. Fakat başka bir deyimde bulamıyorum bu muhteşem sözcük için… Çok klasik bir soru gibi gelebilir belki bu, ama yine de sormadan edemiyorum kendime, çünkü biliyorum cevabının bana özel olacağını: “AŞK nedir?”…
Aşk kişiden kişiye, âşıktan aşığa değişir. Çoğu âşık aynı tanım yapacağını sanır bu sözcük için ama hiçbiri farkında değildir ki aslında hepsi yaşadığı aşk doğrultusunda farklı tanımlar bu kavramı. Neyse, bırakalım diğer âşıkların tanımlarını. Benim için önemli ve etkileyici olan tanım kendi tanımımdır:

Sponsor Bağlantılar

Aşk, şu ünlü masallarda olan, engelli, tuzaklı ve tehlikeli yoldur. Aşk bu yolda gidiyormuşsun gibi bir inip bir çıkmaktır hayat çizgisinde… Hayatının en önemli olayı, seni en çok mutlu edebilecek olayı olmuştur belki ama sen o gün sevdiğinle tartıştıysan eğer, bu olay bile güldüremez seni. Bazen de tam tersine, hiç olmadık anlarda güldürebilir… Hatırlıyorum da arkadaşım hastanede can çekişirken o makinelere bağlı bir şekilde, güldürmüştü beni hayatımın anlamı…

Aşk demek hayat demektir kısacası, aşk demek kör olmak demektir. Aşk demek hayatının başı ile sonunun birleşmesi gibi bir şeydir, eğer gerçekten âşık olduysan tabi…