Yazar: Abdullah BÜLBÜL

Siyasette Ahlak ve Maneviyat

Geçenlerde geçmiş dönemlerde siyasette iyi yerlerde görev yapmış bir büyüğümüzle hasbihal etme imkanım oldu. Kendisine sizden iyi yönde çokça bahsediyorum hakkını helal etmenizi istiyorum dedim ve muhabbet açıldı.Bu büyüğümüz şu anda herhangi bir makamda ve mevkide bir kişi değil sıradan vatandaş, fakat o kadar ki Bakanlarından tutunda bütün siyasetçiler yerel yöneticiler bir dediğini iki etmez. Sayın büyüğümüze dedimki bu sayılmayı sevilmeyi neye borçlusunuz? Bana cevabı şöyle oldu: Makamlar, mevkiler doldurulmak için değil, hakkını vermek için vardır. Hazreti Ömer r.a’ın çokça kıssası vardır ve bildiğimiz nine ve torunlarının kıssasını anlattı. Bu gün bana bu makamları verseler hakkını verebilirmiyim diye kabul etmem dedi. Çünkü makamlar mevkiler nefsin kabardığı yerlerdir insan kendini kaybedebilir dedi. Eğer seviliyorsak Allah cc. çok korktuğumuzdandır dedi. Evet sayın kardeşlerim siyasette böyle Allah korkusu ve nefis muhasebesi yapan insanlara ihtiyaç var. Allah böyle insanların sayısını arttırsın inşallah. Bu güne geldiğimizde siyasette hiç bir tecrübesi olmadan siyasetin herhangi bir makamına gelipte orada siyaseti öğrendiğini sanan kardeşlerim ne zaman siyasi makamları ellerinden giderse o zaman ya oturup tecrübe kazanıyor ya da mevcut makamlara gelenlerin ayağını kaydırmaya çalışıyor. Bu durumda hangi seçenek sizce iyi, bence oturup tecrübe kazanmak daha akılcı bir yöntemdir. Nefsi duygulara yenilip makama gelen kişiyi tuzağa düşürmek kendini kandırmaktan başka bir şey değildir. Kazandığımızı zannederiz ama bütün benliğimizi makam uğruna kaybederiz. İlk önce siyaseti ne için yaptığımızı kendimize bir soralım, siyaseti menfaatlar uğrunamı yoksa idealler uğrunamı yapıyoruz. İlk...

Devamını Oku

Dış Politikada İçe Kapanıklığın Zararları

Türkiye dış politikası Ak Parti Hükümetleri zamanında güzel gelişmeler kaydetmiştir. Sayın Başbakanımızın yerinde söylemleri ve hükümetin üyelerininde aynı duruşu sergilemeleri Türk dış politikasına ivme kazandırdı ve bu duruşları devam ederse başarılarımız katlanacaktır.Son yüzyıldaki gelişmelere bakarsak bu gelişmeyi daha da fark edeceğiz ama şunuda unutmamamız gerekiyor, dış politikanın başarısı içerideki kuvvetle ve başarı ile mümkündür. Ak Parti Hükümeti dış politikada hiçbir zaman taraf olmamıştır, her zaman merkezde yani ortada olmuştur en son örnek ise İsrail deki yangına müdahele, İsrail le aramız bu kadar buz gibi iken bu hareket insanlık namına yaplmış bir harekettir. Bunu dünya ülkeleri tarafından nasıl algılandığını görür gibiyiz, evet Türkiye dış politikada onurlu duruşuyla takdir toplamaya devam ediyor. Ak Parti Hükümetimiz dış politikada bütün dünya ülkeleri ile arasını iyi tutuyor. İlkokula gittiğimiz zamanlar bize söylenen etrafımız düşmanlarla çevriliydi ne olduda bu düşmanlar dost oldu, evet sayın okuyucular içe kapanıklılık ülkemize hiçbir zaman hiçbirşey getirmemiştir, ben milliyetçiyim demeyle milliyetçi olunmuyor, ben ulusalcıyım demeyle ulusalcı olunmuyor, ben Atatürk çüyüm demeye bu temiz milletimiz kanmıyor binlerce yıldır kardeşçe yaşadığımız Suriye ile bu günkü münasebetimizle milliyetçi olunuyor, yine binlerce yıldır aynı coğrayada kardeş gibi yaşadığımız İran, tüm dünya İran ı cephe almışken bizim burada barışçıl bir rol almamız ilericilik ve Atatürk çülük oluyor. ”Burası İran mı” demeyle modernlik olmuyor. Bir aileden örnek verelim aile komşuları ile devamlı hır,gür içinde olacak,devamlı kavga içerisinde olacak bu durum bugünkü gibi aile bireylerinden biri büyüklük...

Devamını Oku