Geçenlerde geçmiş dönemlerde siyasette iyi yerlerde görev yapmış bir büyüğümüzle hasbihal etme imkanım oldu. Kendisine sizden iyi yönde çokça bahsediyorum hakkını helal etmenizi istiyorum dedim ve muhabbet açıldı.Bu büyüğümüz şu anda herhangi bir makamda ve mevkide bir kişi değil sıradan vatandaş, fakat o kadar ki Bakanlarından tutunda bütün siyasetçiler yerel yöneticiler bir dediğini iki etmez.

Sponsor Bağlantılar

Sayın büyüğümüze dedimki bu sayılmayı sevilmeyi neye borçlusunuz? Bana cevabı şöyle oldu: Makamlar, mevkiler doldurulmak için değil, hakkını vermek için vardır. Hazreti Ömer r.a’ın çokça kıssası vardır ve bildiğimiz nine ve torunlarının kıssasını anlattı. Bu gün bana bu makamları verseler hakkını verebilirmiyim diye kabul etmem dedi. Çünkü makamlar mevkiler nefsin kabardığı yerlerdir insan kendini kaybedebilir dedi. Eğer seviliyorsak Allah cc. çok korktuğumuzdandır dedi.

Evet sayın kardeşlerim siyasette böyle Allah korkusu ve nefis muhasebesi yapan insanlara ihtiyaç var. Allah böyle insanların sayısını arttırsın inşallah. Bu güne geldiğimizde siyasette hiç bir tecrübesi olmadan siyasetin herhangi bir makamına gelipte orada siyaseti öğrendiğini sanan kardeşlerim ne zaman siyasi makamları ellerinden giderse o zaman ya oturup tecrübe kazanıyor ya da mevcut makamlara gelenlerin ayağını kaydırmaya çalışıyor. Bu durumda hangi seçenek sizce iyi, bence oturup tecrübe kazanmak daha akılcı bir yöntemdir. Nefsi duygulara yenilip makama gelen kişiyi tuzağa düşürmek kendini kandırmaktan başka bir şey değildir. Kazandığımızı zannederiz ama bütün benliğimizi makam uğruna kaybederiz. İlk önce siyaseti ne için yaptığımızı kendimize bir soralım, siyaseti menfaatlar uğrunamı yoksa idealler uğrunamı yapıyoruz.

İlk önce şunu belirteyim bu makamlardan mevkilerden neler geldi neler geçti. Kardeş kavgasının başladığı Habil ve Kabil’den başlayarak ne insanlar ne makamlar ne mevkiler geldi geçti. Kendini ilah edinenler, kendini ölümsüz zannedenler, kendi soyundan başkasını tanımıyanlar bu gün hepsi kötülükle, kavgayla anılıyorlar. Ama öbür tarafta inancıyla, bilgisiyle, yol göstericiliğiyle, insanlara menfaatiyle, güzel huylarıyla nice kişilikler sayabiliriz. Bunun en güzel örneği Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammet SAV’dir. Evet bu kadar güzel örnekler varken neden nefsimize uyup o iyi anılmayan insanlardan olmaya çalışıyoruz. Neden ilahi bir kelime olan sizin hayır bildiğinizde şer, şer bildiğinizde hayır vardır ancak doğruyu Allah bilir kelimesine muhalif tavırlar sergiliyoruz. Sayın kardeşlerim bu hafta Peygamber Efendimizin Kutlu Doğum Haftası bu münasebetle Peygamber efendimize çokça salavat getirelim ve onun yolunda onun izinde olalım, hayatını (siyer-i nebi) okuyarak ticarette, siyasette vs. onu örnek alalım. İnanın bunları yaşayabilirsek bütün kötü hasletlerden kurtulup temiz bir toplum olacağız. Allah yardımcımız olsun.