Türkiye coğrafik konumuyla yer altı kaynakları bakımından dünya menfaatlerinin kesiştiği noktada bulunması ona dış politikada diğer güçlü devletlere nispeten daha ayrıcalıklı kılmaktadır. Türkiye’nin bu konumu onun uluslar arası arenada ağırlığını arttırırken devletlerden gelecek tehlikelerle de karşı karşıya getirmektedir. Türkiye‘nin bu durumu onu uluslararası politikada görüşmelerde ve oyunculukta aktif olmaya mecbur kılmaktadır.
Eski Türkiye’nin güvensizlik nedeniyle sırtını komşularına dönememe si ve bunu önlemek için sürekli güvenlik politikaları izlemesi, askeri harcamalar yapması, Türkiye’nin gücünü tüketiyordu. Türkiye son zamanlarda bu durumun farkına vararak dış politikada birçok hamle yapmıştır. Başbakanımız, Cumhurbaşkanımız ve Dış İşleri Bakanımızın olağanüstü çabaları sonucunda Türkiye bütün ülkelere küresel güç olma yolundaki ağırlığını hissettirmiştir.

Sponsor Bağlantılar

İsrail’in sınır tanımaz işgalci saldırılarına karşı tavır almaş, Balkan devletleriyle iyi ilişkiler kurmuş, Azeri-Ermeni gerginliklerini bitirme çabalarına girmiş, İran’la ilişkilerini geliştirmiş, Suriye, Ürdün ve Lübnan başta olmak üzere birçok devletle de ortak sağlık ekonomik işbirliği içerisinde değerlendirmek üzere yeni yatırımlar yapılmıştır . Türkiye’nin bu başarıları onu komşularının gözünde öne çıkarmaktadır. Bunun nedeni; Türkiye’nin sürekli aktif ve başarılı dış siyaseti, komşuları arasındaki gerginlikleri ılımlı bir zeminde konuşma imkanı sunmuş bunun sonucunda komşularıyla sıfır problem amacı kısmen de olsa gerçekleşmiştir.

Türkiye artık orta seviyeli ülkeler arasında sıyrılıp gelişmiş ülkelere yakınlaşmaktadır. Türkiye’nin sürekli artan gücü, atalarından aldığı iyileştirici rolü ile dün olduğu gibi bugün de Doğu-Batı arasında ilişkileri sağlayan önemli bir barış köprüsü durumundadır. Türkiye, Doğu-Batı arasında gerçek bir iletişim köprüsüne dönüşmüştür. Nitekim iran ile Avrupa devletleri ve Amerika arasında muhteşem bir barışçı yol izlemiş bunda başarılı olmuştur. Fakat Türkiye’nin burada dikkat etmesi gereken bir nokta; bir tarafa düşünürken diğer tercihleri unutmaması yani; Batı dünyası ile ilişkilerini güçlendirdikçe doğunun tercih edeceği bir ülke haline gelmeye çalışması, Doğu dünyası ile güçlü ilişkiler kurdukça da Batı’nın vazgeçemeyeceği ortağı konumuna yükselmektedir.

İşte Türkiye bu ince dengeyi sağlayabilirse hem sözü daha çok dinlenmiş olacak hem de en çok güvenilen yatırım yapılan ülke olacaktır. Türkiye bu barışçıl ve herkese uzanabilen eliyle esnek politikasıyla Osmanlıyı hatırlatmaktadır. Fakat Türkiye’nin bu rolünü ve bu rolüyle Osmanlıya benzemesi güçlü devletleri korkutuyor fakat onlar Türkiye’nin sınırlarını genişleteceğini düşünüyorlar. Fakat onların endişelenmesine gerek yok. Çünkü; Türkiye sadece önce bölgeye sonra bütün dünyaya kalıcı barışı ve refahı getirmek için aktif siyaset yapıyor ve bunda başarılı oluyor.

Umarım Türkiye ülke içi refahı güçlendirmede daha hızlı ve geniş katılım sağlayarak başarıya koşar. Sağlanan iç huzur dış politikasına hız kazandırarak küresel barışçıl kimliğini daha çok hissettirir.