Hamza Furkan OĞUZHAN
İstanbul, 28.01.2012
Bu yazının ilk bölümünde Sarkozy’nin Libya’ya Nato’nun girmesinde öncü olduğundan bahsettik. Bu öncü olma durumunun ise kısa vadede Fransa için olumlu yansımaları olurken uzun vadede olumsuz yansımaları olacağından ve Fransa’nın çöküşünü hızlandıran bir etmen olacağından söz etmiştik.
Libya’daki iç karışıklığa Nato’nun müdahalesi söz konusu olunca Fransa baş aktör olmak için elinden geleni yaptı. Dikkat çeken bir şekilde hep karar verici olan konumunda olmak istiyordu. Evet, kendine göre geçerli nedenleri vardı belki de. Fransız şirketlerinin Libya’daki etkinliği gibi.
Sarkozy’nin Fransa’nın çöküşünü hızlandırma çalışmaları oldukça yoğun bir şekilde devam ediyor. Nasıl mı?
Tabii ki Soykırımı İnkar Yasası çıkararak.
Fransız Sarkozy iç siyaset gereği Türkiye’yi ezerek Ermeni vatandaşlarından oy toplamanın peşine düşmüş konumda. Ayrıca başkanlığının son dönemleri olma ihtimali de olduğundan “Türkiye’ye ne kadar darbe vurabilirsem iyidir” düşüncesinde. Adamın içine işlemiş Türkiye ve Müslüman düşmanlığı. Giderayak Türkiye’ye nasıl zarar verebilirim derdinde. Bir taraftan da gitmemek için çirkin siyasetin perde arkasında.
Sarkozy kendi arzularını tatmin etme anlamında çok iyi işler yapmış olabilir. Ancak çıkartılan bu yasa ile Fransa’ya kendi elleriyle en büyük darbeyi vurmuştur. Fransa’nın (Sarkozy döneminde olmayan) itibarına gölge düşüren hareketlerdir bunlar. Temelde Avrupa’yı da etkileyecek olan bu tavırlar çökmeye yüz tutmuş Avrupa’nın içinde bulunduğu durumun vehametini ortaya koymaktadır. İnsan haklarına aykırı olduğu açık olan bir yasayı Sarkozy istedi diye geçiren bir meclisten ne beklenir ki. Fransa’da yapılan kamuoyu araştırmalarına göre Fransa’nın bu yasayı kabulü Fransa’nın bir ayıbı olarak görülmektedir.
Bu durum Fransa’nın içinde hala bir umut ışığı olduğunun göstergesi. Ancak Sarkozy olduğu sürece bu umut ışığı sönük kalmaya devam edecek.
Avrupa’nın son zamanlarda içinde bulunduğu ekonomik durum ortada. Fransız Sarkozy gibiler bu sıkıntılı ekonomik durumun tuzunu, biberini ekliyor. Ekonomik sıkıntılara kendi çıkarları adına siyasi sıkıntıları da katıyor. Dolayısıyla Fransa’nın çöküşü hızlanmakta. Zaten şu an Avrupa Birliği’nin en büyük gücü Almanya ve Fransa. Almanya biraz daha ön planda. Dolayısıyla Fransa’nın çöküşünün hızlanması demek Avrupa’nın çöküşünün hızlanması demek.
Bu söylediklerimiz bazılarımıza çok uzak ifadeler gibi gelebilir. Böyle düşünenlerin haklı iddiaları da olabilir. Ama tasavvur etsinler 10 yıl önceki Türkiye ve Fransa’yı. Ve şimdiye baksınlar. Avrupa Türkiye’ye muhtaç kalma yolunda emin adımlarla ilerlemekte ve Sarkozy ile Merkel de bu süreci hızlandırmakta.
Bir toplulukta huzurun sağlanması için iki büyük unsur zarurettir. Adalet ve kuvvet. Birisinin ciddi anlamdaki boşluğu topluluğun huzurunu ciddi anlamda bozar. Şu an Fransa senelerce adaletiyle, özgürlükleriyle bilinen bir ülke olmaktan çıkmış ve adaletsizlik ve ikiyüzlülükle anılan bir devlet haline gelmeye başlamıştır. Adaletin eksikliği Fransa’yı elbet vuracaktır. Fransa bu süreçten geri adım atmazsa halk Fransız hükümetine ve başkanına gereken dersi verecektir. Ya da toplumsal yozlaşmayla beraber millet asli unsurlarından uzaklaşıp karanlığa doğru ilerleyecektir.
Şu andan itibaren Sarkozy gitse de gitmese de kaybetmiş hükmündedir. Gelişmeleri hep birlikte izleyelim.
Adalet ve kuvvetin hakkıyla temsil edilebildiği güzel yarınlarda buluşmak ümidiyle…
SARKOZY’NİN ÇIKIŞI ve FRANSA’NIN ÇÖKÜŞÜ
İletişim: hamzafurkan88@hotmail.com
Kitabın ismini yazıyorum.Fundamentals of Clasical Thermodynamics 3RD EDITION SI Version Gordon J.Van Wylen
Richard E.Sontag
Gordon J.Van Wylen President Hope Colege Holand Michigan and
Richard E.Sontag
Profesor of Mechanical Enginering University of Michigan An Arbor,Michigan
John Wiley&Sons
Newyork Chister Brisbane Toronto Singapore
Copyright 1985 Al rights reserved .Published simultaneously in Canada
Includex index Thermodynamics 1Sontag Richard Edwin
2 Title
TJ265.V23 1985 5367 85-5381
10987
Printed in Singapore
İzne gerek yok. Herkes düşüncelerini yazarsa mutlu olurum. Ben de beli ölçüde katılıyorum adalet noktasındaki sıkıntılara. Ancak gidişat kötü diyecek kadar değil. İnşalah eksiklikler giderilir.
Öngörülerinize katılıyorum.
Fakat Türkiye’nin de Adalet uygulamasında başarılı bir noktaya doğru gitmediğini de izninizle belirtmek istiyorum.
Saygılar.