Erden ÖZANT

Doğrusu ya at izi, it izine karışmış durumda.

İşte görüyoruz Taraf gazetesinin yayınladığı ‘Wikileaks Derin Posta’ belgelerinden.
‘Gölge CIA’ denilen Stratfor adlı kuruluş, birçok kişiyle el ele kol kola Türkiye’den bilgi toplamış.

Sponsor Bağlantılar

Sabah gazetesinin, bu kuruluşla ortak olduğu bile yazıyor Wikileaks belgelerinde.

Başbakan’ın başdanışmanlarından İbrahim Kalın ile ilgili de çok ciddi iddialar var o belgelerde. Kalın’ın, Stratfor ile bilgi paylaştığı yazıyor.

İlginçtir ki bu kuruluş, Türkiye’deki birçok konudan anında haberdar edilip, bilgilendirilmiş.

Yine bu kuruluş, TÜSİAD’dan bir konferans karşılığında binlerce dolar para almış, Başbakan Erdoğan’ın sağlığıyla ilgili bilgiler toplamış.

Ama şimdi bu kadar ciddi iddialar görmezden geliniyor.

Bu iddialar için “Dedikodu” denilip geçiliyor.

Başbakan çıkıp Taraf’ı ahlak sınırlarını zorlayıcı bir şekilde itham ediyor, Taraf’a hakaret ediyor.

Yandaş medya çıkıp Taraf’ı “fitneci” olmakla suçluyor şimdiye kadar Taraf’ın yayınladığı belgelerin hepsini Taraf’a övgüler dizerek günlerce manşetlerinden verenler kendileri değillermiş gibi.

Doğrusu ya onları da hoş görmek lazım.

Çünkü iş hükümete ve kendilerine yaklaşmaya başladı.

Candaş medyaya gelince…

Onlar şu an memnunlar gidişattan.

Çünkü birilerinin abarttığı kadar olmasa da, bir kavga durumu var ortalıkta.

Bu durum candaşların hoşuna gidiyor, ellerini ovuşturuyorlar.

Neyse…

Ergenekon Davası duraksadı epeydir, davayı savunan medya arasında ciddi bir kırılma yaşandı özellikle son MİT olayıyla birlikte.

Sahi Ergenekon ne oldu?

Ergenekon’un kökü kazındı da biz mi bilmiyoruz?

Yoksa birilerinin asıl amacı Ergenekon Davası ile ülkenin temizlenmesi değil miydi? Yok, eğer bu birilerinin amacı, Ergenekon Davası ile gerçekten ülkenin temizlenmesi idiyse bu Taraf’ı bitirme planı da neyin nesi o halde?

Şener ve Şık serbest, ya diğerleri?

Gazeteciler Nedim Şener ve Ahmet Şık, Oda Tv davasında 375 gün sonra serbest kaldılar.

Şener ve Şık’ın serbest kalması için ciddi bir kamuoyu oluşmuştu.

Anlaşılan bu kamuoyu işe yaramış.

Ama peki ya diğer isimler?

Mustafa Balbay, Soner Yalçın ve Tuncay Özkan gibi onlarca gazeteci de uzun zamandır içerdeler. O halde Şener ve Şık için oluşturulan yoğun kamuoyu, bu isimlerden neden esirgeniyor? Veya bu isimlerden yoğun kamuoyu esirgeniyor da, Şık ve Şener için oluşturulan o yoğun kamuoyunun sebebi neydi?

İnternet gazeteciliğine bak hele!

Son günlerde özellikle dikkat ediyorum internet gazeteciliğine.

Gerçekten iyi gazetecilik yapmaya çalışan haber siteleri var.

Ama dikkatimi çeken bir konu var.

Örneğin…

Başlığa bakıyorum: X şahıstan şok sözler!

Habere tıklayınca bir bakıyorum ve hiç de şok olmuyorum çünkü haberin şok edici bir özelliği yok.

Hatta bazen ‘şok’ başlığına tıkladığımda, eski bir haberin yeniden okurlara sunulduğunu görüyorum.

En son, bir haber sitesinde şu başlığı gördüm: Deniz Baykal ölümden döndü

Haberi açtım hemen ve aynen şu cümleler çıktı karşıma: “Meclis görevlileri bu sabah saatlerinde CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın TBMM’deki odasına girdiğinde ilginç bir görüntüyle karşılaştı. Baykal’ın odasının bir bölümünün tavanın sıvasının çöktüğünü gören görevliler ilgili birimlere haber verdiler. Ardından makam odası boşaltıldı ve tavanın yapımına başlandı. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin toplantısı için salı sabahı Fransa’ya giden Baykal, şans eseri bir kazadan kurtulmuş oldu.”

Yahu bu nasıl bir rezilliktir, bu nasıl bir terbiyesizliktir?

Yahu Baykal, odada bile değilken nasıl ölümden dönebilir?

Bunun adı, daha çok tıklanmak için okuru kandırmaktır.

Yani düpedüz ahlaksızlıktır!