Mainz, 10.01.2014

Yanlιş bir algι ile doğru bir kurgulamanιn mümkün olmayacağιnι peşinen belirtelim. İlk bakιşta meydana gelen milimlik bir sapma açιsι ileride çok büyük bir sapmalara yol açabilir. Son zamanlarda muazzam bir „algι“ bombardιmanι altιnda olduğumuzu da ifade ettikten sonra bir masal anlatmak istiyorum:

Sponsor Bağlantılar

Masal bu ya, zamanιn birinde bir devler ülkesi varmιş. Bu ülkenin himmet sahibi, gayet anlayιşlι ve adaletli bir yöneticisi varmιş. Günün birinde azgιn bir dev bu ülkeye dadanmιş habire eşkιyalιk yaparak güvensizlik ve huzursuzluk çιkartmaya başlamιş. Hadise devler ülkesinin kralιna iletilmiş. Kral bu duruma çok sinirlenmiş ve bu haddini bilmez eşkιyaya bizzat haddini bildirmek için devin konağιna gitmiş. Bütün heybetiyle içeri girmiş ve, nerde benim ülkemin huzurunu bozan dev diye seslenmiş. Korkudan kaçan dev iç kιsma saklanmιş ama şeytâni bir zekâ ile karιsιna dev gelmeden önce oğlunu yatağa yatιrιp üstünü örtmesini ve sadece ayaklarιnι açιkta bιrakmasιnι söylemiş. Kral devi eşkiyanιn karιsι karşιlamιş ve ona biraz sessiz ol burada küçük oğlumuz uyuyor demiş. Gayet gergin ve oldukça sinirli olan dev yatağa bakar bakmaz müthiş bir korkuya kapιlmιş ve içinden „küçük oğlunun ayaklarι bu kadarsa ya kendisi ne kadardιr“ diye geçirince büyük bir korkuya kapιlmιş ve oradan kaçmak zorunda kalmιş…

Masal deyip geçmeyin. Yahutta ne alâka canιm sakιn demeyin. Meselâ bu dev yatağιn üzerindeki yorganι kaldιrmayι denemiş olsaydι ülkesinin esenliğini hemencecik sağlayabilecekti.

Algι yönetiminin modern çağιn en önemli parametrelerinden biri olduğunu bilmeyen yok. Bu konuda itiraz olacağιnι da sanmιyorum. Sadece bu algι yönetimini yapanlar belki kendilerinin değil başkalarιnιn bunu yapmakta olduğunu ileri süreceklerdir.

Ak Parti ve Cemaat

Bu iki kelimenin yanyana kullanιlιyor olmasιna “gιcιk” kapιyorum fakat herkes kullanιyor, yapιlacak bir şey yok. Biri ülkenin en büyük siyasi partisi ve ülkeyi yönetiyor. Diğeri ise daha ismi bile tam belli olmayan (Hizmet, camia, cemaat v.b) “garip” bir yapι.

Bazιlarι bu yapιyι kendini eğitim hizmetine vakfetmiş eski bir emekli imamιn ülküleri doğrultusunda eğitim gönüllüleri camiasι olarak lânse ediyor. Olabilir. Bazιlarι “masonik” tarzda örgütlenmiş ve devlet kademelerine iyi yetişmiş ancak biat sahibi ve gizlenme konusunda profesyonel casuslara taş çιkartacak çapta kamufle olabilen ve sonuçta devleti tepe noktadan ele geçirmeye çalιşan bir “örgüt” olarak tariff ediyor. Bazιlarι da ülkenin tanιtιmιna veTürkçenin gelişimine katkι yapan bir anlamda “Türk emperyalizmi” gayreti içinde olan bir kapalι yapι olarak görüyor.

Neden herkesin değişik bir yakιştιrma yaptιğι ortada. Siz kendiniz çιkιp kendinizi tarif etmez ve “şeffaf” olmazsanιz elbette ki herkes her şeyi söyleyebilir.

Ak Partinin de uzun yιllardan bu yana mevcut yapιya sadece yurtdιşιnda değil yurt içinde de her zaman sahip çιktιğιnι bir dediklerini iki etmediklerini ve hatta bu konuda mâlesef “pozitif ayrιmcιlιk” bile yaptιğιnι rahatlιkla söyleyebiliriz. Ak Partinin bu konuda fena halde yanιlmιş olduğu tamamen ortaya çιktι. Nitekim Bülent Arιnç Bey bu durumu, “bu kadar alçalabileceklerini düşünmedik, saflιğιmιza verin” diyerek açιklamιştι.

Peki bu cemaat denen  genel merkezi Pensilvanyadaki karanlιk yapι neden Ak Parti ile açιktan savaşmayι tercih etmiştir. Bunun elbette ki bir çok sebebi var. Bazιlarιnι sιralayalιm:

Cemaat kadrosu İsraile muhabbet duyar ancak hükumet İsraile özür diletmiş ve karizmasιnι çizmiştir.

Cemaat İran dan nefret eder ancak uluslararasι arenada Türkiye kendi menfaatleri bakιmιnda İranι savunmaktadιr.

Cemaatin beslenme kaynağι dershanelerdir. Oralardan gönüldaş devşirir ve onlarι bir ömür kendisine hizmete „memur“ eder. Hükumet ise habire İmam-Hatip liselerini çoğaltmakta hatta sadece yurt içi değil yurtdιşιnda da bu okullarι yayma çabasι içine girmiş ve cemaat bunu tehlike olarak algιlamιştιr. Zira bu okullardan oraya adam devşirmek ha ki imkansιzdιr.

Cemaat küresel emperyalist güçler ile işbirliği yaparak onlarιn verdiği ile yetinmeyi savunurken Ak Parti önce „bögesel güç“ ve sonrasιnda „küresel bir güç“ olmayι hedeflemektedir.

Cemaat açιkça Kürt insanιmιzla barιş yapιlmasιna karşιdιr. Zira katι bir Türk milliyetçiliği „gen“ lerine kadar işlemiştir. Oysa hükumet bütün bir ortadoğuda müslüman halklarιn kurtuluşunu savunmaktadιr.

Bunlar çok daha fazla sayιlabilir. Fakat buna gerek yok. „Esas sebep cemaat böyle diklenmeden dik durabilen, özgüveni olan böylesi yiğit bir adama tahammülsüzdür“. Onlara silik, renksiz, kokusuz biri lâzιm ki istedikleri gibi yön verebilsinler.

Dost- modern Darbe

Bence bu ara başlιk güzel oldu. 17 Aralιk tarihinden bu yana yaşamakta olduğumuz tam da bu işte. Peki cemaat neden küresel emperyalizmle iş tutma konumuna geldi diyenlere tek cevabιmιz vardιr. O da güç tutkusudur. Haddinden fazla güç sahibini hadsiz ve sιnιrsιz yapma noktasιna götürür. Hele ki bu güç denetimden yoksunsa nerede duracağι asla kestirilemez. Kιsaca buna “güç zehirlenmesi” de diyebiliiz. Peki hizmet(!) denilen bu yapι gerçekten bu kadar güçlü müdür?

Hizmet lafιna itirazιm yok ama nereye hizmet(!) konusunda benim ve benim gibilerin başιndan beri halkιmιzιn ise kahir ekseriyetinin 17 aralιk “darbe girişimi” sonrasιnda önemli kuşkular taşιdιğι bu yapι sayιsal olarak olmasa bile gerek “biatlilerinin” önemli mevki ve makamlarda bulunuyor olmasι ve gerekse yaklaşιk “50 milyar dolarlιk” bir servete doğrudan veya dolaylι olarak hükmediyor olmasι ve dahasι her türlü sιnιrdan azâde bir medya ya hükmetmesi bakιmιndan önemli  bir güce sahip olduğu tartιşmasιz bir gerçek. Zaten “müstevlilerin kendi emellerini tevhid edebilmek için kâşenelerde imam beslemeleri de bu yüzden”. Bana kalιrsa bu güruh öteden beri güce “perestiş” eden bir zihniyettir. Dolayιsιyla Başbakan gibi biri onlarιn “kafa konforuna” uymadιğι için ve artιk konjonktür hazretleri de müsait oldu diye zaten “kerhen” olan bu destek yerini “karalama, iftira, küfür, beddua, lânet, şantaj, kara propaganda, nefret söylemi ve sonunda darbe eylemine” dönüşme eğilimine girmiştir.

Son olarak şunu söyliyeyim ki bu kalkιşma kesinlikle (tιpkι öncekiler gibi) başarιsιz olacaktιr. Zira bu kumpasι ayarlayan “müstevliler ve onlarιn yarι yerli işbirlikçilerinin” hesap etmedikleri bir şey var. Arkadaş bütün dünyayι da arkanιza alsanιz “Tayyib Erdoğan sevgisini” bu milletin kalbinden kazιyamazsιnιz. İstediğiniz kadar “operasyon” yapιn başbakan isterse eğer söylediklerinizin bir kιsmι belki doğru bile olsa bu millet yine de Tayyib Erdoğana sahip çιkar. Tamam millet biraz zarar görür ama artιk sizin o “sahte hoşgörü abidesi numaralarιnιzι”da kimse yutmaz. Milletin gözünde Rus parasιyla beş paralιk değeriniz kalmaz, benden söylemesi. Son demiştim ama yinede 18 eylül 1995 günü o zaman İstanbul Belediye Başkanι olan sayιn Tayyib Erdoğanιn Geyve (Sakarya) cumhuriyet meydanιnda binlerce insana anlattιğι şu fιkrayι hatιrlatmak istiyorum.

Akrep ile ceylan arkadaş olmuşlar. İyi de arkadaşlιk etmişler. Bir gün bir dereden geçmek icabedince akrep ceylâna beni sιrtιna al demiş. Ceylân da biraz tereddüt etse bile onu sιrtιna almιş dereden geçerlerken akrep karşιya atlayabileceği mesafeye gelince ceylânι sιrtιndan sokmuş. Zehirlenen ceylân can havliyle niye böyle yaptιn diye sorunca, kusura bakma ceylân kardeş ama benim „cibiliyyetim bozuktur“ diye cevap vermiş.

Bilmem anlatabildim mi?

Baki Selam ve Saygιlarιmla.

Ömer Erdem
Mainz/Almanya