Bu ne hüzünlü bir çelişki değil mi? O’nun kirpiğindeki tek damla yaşa sızlayan kalbin şimdi ondan ölesiye nefret ediyorsa. O’na her bakışta yaşlanan gözlerin şimdi onu görmek istemiyorsa. O’na dokunduğu zaman alev alev yanan ellerin şimdi ona uzanmak istermiyorsa.
O’na koşarken engel tanımayan ayakların şimdi geri geri kaçıyorsa. O’nun ismini her fısıldadığında kızaran dudakların şimdi adını bile anmak istemiyorsa…
Bu ne aşağılık bir çelişki değil mi? Yücelttiğinin aslında değersiz olduğunu anlamak, inandiığı herşeyin yalan olduğunu anlamak, severken kullanıldığını anlamak, koruduğunun seni arkadan vurduğunu anlamak, en kötüsü uğruna öleceğinin seni hergün öldürdüğünü anlamak.