Örneğin; Mcdonalds gibi özel bir şirkette saati iki liradan çalışan elemanı dikkate alalım. Elemanımız sabah yediden başlayıp akşam yediye kadar çalışırsa, aylık ortalama geliri yedi yüz yirmi milyon olur. Tabii on iki saatlik çalışmaya izin verecek müdürü de ayarlamak kolay değil. Eee sonuçta kapitalist zihniyetli insanlarla dolu Mcdonalds. Kim kime on iki saat eşek gibi çalışma hakkı verir. Neyse verdiğini farz edelim. Elemanımız yedi yüz milyon parayı kaptı.
Bir örnek daha var elimde. Diğeri gibi diplomasız değil. Elinde bir diploma var ki görenler kıskançlıktan çatlıyor. Diploma da bilim kadını yazıyor. O da sabah yedide başlıyor çalışmaya. Akşama kadar her sınıfta bir ders anlatıyor. Sesi kısılana kadar çocuklarına eğitim veriyor. Çok çalıştığı için Türkiye de ne mi kazanıyor?
Yazsam ne kazandığını, editör yayımlamaz yazımı…
Hıı bir de ünlülerimiz var. …’nı açıyor ünlü oluyor. Gülümsese para kazanıyor. Ağlasa yine para kazanıyor. Hasta olsa aynı durum. Hele hele bir de vuruldu mu, vallahi turnayı gözünden vuruyor. Başbakan bile kapısına kadar geliyor. Bütün ülkeyi babasının malıymış gibi ona seferber ediyor. Adam paraya değer vermiyor. Eee onunla aynı felsefeye sahip olan başbakan da ülkenin en erken mesaiye başlayan fakat aylık maaşı nasipse şehitlik olan askerine değer vermiyor.
Yani beyinler tutunca paracıklar geliyor. Kısacası arkadaş bu ülkede para mı kazanmak istiyorsun? Erken mesaiye başlamana hiç gerek yok. Biraz kıvır, azıcık siyasi dansöz ol. Hayatın her alanında seni geride bırakacak beynini evde bırak ya da birilerine kiraya ver. Ya da git ülkenin Allah’tan sonra ya da önce taptığı özel şirketlerde saati iki liradan çalış.
Hadi kal selametle.
Dip not: Fast-food amaçlı açılan büyük şirketlerde çalışanlara saatlik ücret verilir. İşe başladığınız an kartınızı basarsınız. Saatiniz işlemeye başlar. Tuvalete giderseniz, yemek arası kullanırsanız kartı tekrar basmanız gerekmektedir.)
Ya orada espirisine yedi yüz milyonu kaptı dedim. Herhalde alınan para çok az. Benim de derdim fast- fod da çalışanların sıkıntılarını anlatmaktı. Bizim bir profesörün yaşadıklarını görünce bu durumu da yazmak zorunda kaldım. Kadın sabahtan akşama kadar çalışıyor ve bence aldığı para çok az. Bakın bütün profesörler için söylemiyorum. Sadece hak eden olarak gördüğüm kişi açısından değerlendiriyorum. Ünlülere gelince kesinlikle sizden farklı düşünüyorum. Özelikle malum kişi hakında. Adam hastaneye yatırılıyor. Bizim başbakan onu ziyaret ediyor. Katiler yakalanıncaya kadar bütün polis teşkilatı seferberdir diyor. Reyting toplayacak bizim başbakan, tabi ki seferber eder teşkilatı. Siz ya da ben bir saldırıya uğrayalım. Kaç kişi ziyaretimize gelir. Hadi bizi de geçtim. Hrant Dink öldürüldü. Bizim hükümet suçlusunu bulmak bir yana saklmak için elinden geleni yaptı. Sakın bana suçlusu bulundu ve cezasını da aldı demeyin. Erden Bey unutmayın ki siyasetçiler nerede reyting varsa orada yer alan insanlardır. Bu arada istisnalara her zaman saygım sonsuzdur.
Bu arada yazılarımı incelediğiniz için teşekür ederim. Yorumlarınız için teşekürler
Ömer, yazdığın yazılara yorum yapıyorum dikat etiysen. Çünkü derdin var beli ki ama bu derdini anlatamıyorsun. Bazen hiçbir şey anlatamıyorsun, bazen de -bu yazıda olduğu gibi- anlatacağın şeye ilişkin daha net şeyler söylemeye çalışıyorsun ama başaramıyorsun. Bu yazın da olmamış. Çünkü konunun temeli zayıf, örnekler kötü.
“Kapitalist zihniyetli insanlarla dolu Mcdonalds” diyorsun. Orada yiyen insanlara ve daha da önemlisi oradan ekmek kazanan insanlara ayıp olmuyor mu? Sen hiç kapitalizm diye nitelediğin yerlerden yemiyor musun, giyinmiyor musun?
“Elemanımız yedi yüz milyon parayı kaptı” diyorsun, çok para mı o para? O kadar çalış, insanlara hizmet ver, aylık 700 lira! Çok mu geldi sana?
Diplomalı örnek… Bilim kadını dediğine göre üniversitedeki hocalardan bahsediyorsun. Onların kazandıkları parayı az mı buluyorsun?
Evet bir yerlerini açarak veya yaşadığı aşklarla gündeme gelmek ve bu sayede ünlü olmak isteyenler ve olanlar var. Ama işini çok iyi yapıp da iyi yerlere gelen ve çok kazananlar da var. Acun Ilıcalı’ya bak, Hülya Avşar’a bak, Sıla’ya bak. Örnek çok…
“Hele hele bir de vuruldu mu, valahi turnayı gözünden vuruyor. Başbakan bile kapısına kadar geliyor. Bütün ülkeyi babasının malıymış gibi ona seferber ediyor.” demişsin ki bence tam bir ahlaksızlık. O insan herkesin bildiği isim. Ama milyonların sevdiği bir ismin yaşadığı o vurulma olayını hatırlatarak, olaydan turnayı gözünden vurmak gibi ahlaksızca bir şeyi çıkarman ve sevenlerini üzmen… Bu nasıl örnek Ömer? Başbakan’ın kapısına kadar gitmesi bence güzel ve örnek bir davranış. Herkesin “koskoca Başbakan” diyerek göklere çıkardığı isim, kibirlenmeden anesinin cenazesinde gözyaşı döküyor, dostu vurulduğunda gelişmeleri yakından izliyor ve ziyaretine kapısına kadar gidiyor. Düşmanlık ise senin tüm bunları görmeni engeliyor işte. Bence ideolojini biraz daha geride bırakmalısın.
“Biraz kıvır, azıcık siyasi dansöz ol. Hayatın her alanında seni geride bırakacak beynini evde bırak ya da birilerine kiraya ver. Ya da git ülkenin Alah’tan sonra ya da önce taptığı özel şirketlerde sati iki liradan çalış.” diye yazını bitiriyorsun. Yanılıyorsun. Beyinsizler bir şey yapamazlar. Beyni olanlar ve bunu kulananlar ise çok şey yapabilirler. Ayrıca çok kazananlara baktığında birçoğunun çok da para kazandığını görürsün. Gazetecilere bak, sanatçılara bak…
Sen özel şirkete çalışmamaya yeminlisin galiba Ömer. Devlete de kızgınsın. Ee sen nerede çalışacaksın Ömer? Nereden para kazanacaksın? Bırak artık şu 80’li yıların demode olmuş saçmalıklarını da aklını, beynini kulan, adam gibi muhalefetlik yap.
Mesai demişsin ya. Az uyur, çok çalışırsan inan ki çok da başarılı olursun. Tabi bir de şu saçma sapan şeylerle aklını çok da yorma, etrafındakileri iyi seç.(Öğüt değil, sadece küçük bir uyarı)