Mainz; 02.07.2010

1 Temmuz 2010 sabahı gayb ettiğim 26 yıllık bir can dostun ardından…

„İnna lillahi ve inna ileyhi raciun“
(O`ndan geldik ve yine O`na döndürüleceğiz.) (Ayet-i Kerime)„Her nefis ölümü tadacaktır.“ Ayet-i Kerime
„Ağızların tadını bozan ölümü çok ça hatırlayınız.“ Hadis-i Şerif

Sponsor Bağlantılar

Ölmek değildir ömrümüzün en feci işi
Müşkül budur ölmeden evvel ölür kişi…

Tek dünyalı olanlar için ölümü kabullenmenin ne kadar zor olduğu çok açık. Ahirete yakın bir iman ile iman etmiş müslümanlar için ölüm elbette yeni bir başlangıçtır. Nasıl ki bizi hiç yoktan var eden Allah önce bizi Anne karnında iken orada öldürmüş ve dünya`ya gelmemizi murat etmişse aynen onun gibi bu dünya`da vaktimiz dolduğunda öleceğiz ancak ahiret hayatına yani sonsuz bir hayata doğmak için öleceğiz. Ölüm kaçınılmaz bir durak ama son değil…

Bütün bunlara sağlam bir iman ile iman ettik. Ancak bütün bu imanımız ölümle yakından yüzleştiğimizde canımızın yanmasına engel olmuyor. Hani Anadolu irfanında bulunan o güzel sözde olduğu gibi ateş düştüğü yeri yakıyor. Zaten nebiler serveri de ölümün ağızların tadını bozduğunu söylemiyor mu?

Gerçekten de ölüm dokunduğu her çiçeği kıpkızıl bir erguvana dönüştürüyor.

1temmuz günü Almanya saati ile 16:30 sularında „Fahriyi kaybettik“ haberini aldığımda ne kadar çaresiz olduğumu bir kez daha hatırladım. Kelimeler boğazımda düğümlendi, bir şey soracak gücüm kalmadığını hissettim. Telefonu kimin ve nasıl kapattığını hiç hatırlamıyorum. Kolay değil 26 yıl önce başlayan bir dostluk sözkonusuydu. Evet, amansız bir hastalığa yakalandığını ve zor bir tedavi sürecinden geçtiğini biliyordum ama yine de o`na ölümü adeta yakıştıramamıştım. O, gerçek bir dosttu. Senelerce yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmedi. Üniversite sıralarından başlayan bu dostluk şimdilik onun gayb olana(yani Mevlaya) intikal etmesiyle inkıtaya uğradı. Ancak emir hak vaki olunca tekrar kavuşacağız ve dostluğumuza kaldığımız yerden devam edeceğiz. Can dostum fahri ile bir araya geldiğimizde ölüm konusundan bahsetmezdik. Ancak onun  hal ve davranışları, kısa zamanda katettiği mesafe sanki acelesi varmış gibi duruyordu. Sanki içine doğmuştu. Adeta kendisini ölüme hazırlar gibi acele ediyordu. Bu acele tavırlarını zaman zaman krtik ettiğim bile olmuştu. Son olarak Nisan ayında beni ve buralarda yaşamakta olan bütün arkadaşlarını ziyarete gelmişti. Sanki bir veda ziyareti yapmıştı. Bu ziyaretin karelerini hatırladıkça zaten zor olan bu yazı  daha bir çekilmez hal alıyor. Ben bu ayrılığın kısa süreli olduğunu biliyor olmama rağmen canımın yanmasına engel olamıyorum.

O´nu kaybettiğimize inanmıyorum. Biz onu kayıp etmedik. Zira zaten bizim değildi. O yüce Allahın bana lütfettiği bir can dosttu ama netice de emanetti. Şimdi emanetin sahibi emanetini geri aldı. Şimdi isyan edemeyiz. Veren aynı zaman da alır da. Annemiz, babamız, eşlerimiz, çocuklarımız, dostlarımız, malımız mülkümüzün hiç biri bizim değil. Hepsi bize emanet. O emanetleri veren zamanı geldiğinde emanetini geri istiyor. Burada bütün mesele emaneti yerine ihanet etmeden teslim edebilmek. Emanetlerini hakkıyla iade edebilenlere ne mutlu.

Ölüm bizim için. Ayrılmanın acısı tahammül sınırlarını zorlayacak kadar zor, ancak imkansız değil. Unutmayalım ki biz anne karnından ayrılmasa idik dünya`ya doğamazdık. Dünya`dan ayrılmasak sonsuzluğa kavuşamayız. Terketmeden kavuşmak olmaz. Yaratan Rabbine kavuşmak ancak dünyadan ayrılmakla mümkündür. Dolayısıyla terketmeyen kavuşulmaz.

Sevgili dostum Fahri, bizden kısa süreli olarak ayrıldı ama Rabbine kavuştu. Mekanı cennet olsun.

Geride kalan dünyalar tatlısı „Doğa“ kızımız ve bir yetenek abidesi çok muhterem Kevser hanımefendi öncelik hukukuna riayetle bizimde emanetimiz sayılır. Onlara sevgili Anneciğine, kardeşlerine ve diğer bütün akraba ve yakınlarına sabr-ı cemil niyaz ediyorum. Hepimizin başı sağolsun. Bize düşen onun vefasına sadık kalarak onun temenni edeceği şekilde hatırasına sahip çıkmak ve onun için istiğfar da bulunmaktır.

Yaratanın tayin ettiği zamanda bir daha ayrılmamak üzere kavuşmak temennisiyle benim can dostum. Allahın merhameti, mağfireti, inayet ve ikramı üzerine olsun. Güle güle can dostum….

İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.

Ömer Erdem
Mainz/Almanya