Ben yaşlanmaktan korkan bir insanım ya siz?
Daha kısa pantolonlarla gezerken tanıdım ikinci sevgilimi. O zaman anlamıştım ki büyümüştüm ve büyümek bana haz veriyordu. Senelerin hızlı geçmesini diliyordum. Bir saniyelik yıllar arzuluyor uzun süreli sevişmeler diliyordum …
Artık kısa pantolonlarımdan kurtulmuş, yeni bir döneme girmiştim. Okul bitmiş sizli bizli, beyli hanımlı hayatlara dalmıştım. Koşmaktan ne sevgiliyi fark ede biliyordum, nede aileyi… Kendim için yaşıyordum. Ta ki ne zaman mı anladım? Hayatımı yalnızlığa mahkum edişimi. Saatin tersine akma isteğimi. Azrail denen melekle ilk tanışmam da anladım. Artık durmam, hatta zamanı durdurmam… Başa sara bilirsem eğer mutlu anları yeniden tekrar tekrar sarmam gerektiğini.
İlk sevgilimin benim kollarımda son nefesini verişini gördüğümde öğrendim. Siz ilk sevgilinizin adını hatırlıyor musunuz? Ben çok net hatırlıyorum ve her adı aklıma geldiğinde gözlerim yaşla doluyor. Onunla yaşananları anlatamam size ve de onunla ilgili duygularımı; ama size ilk sevgilimin adını fısıldaya bilirim anne… ilk sevgiyi tattırdın minicik kalbime, ilk nefesimi aldım senin ellerinde, ilk öpücüğümü senin güzel dudaklarından, ilk kez sen öptün alnımdan, ilk kez sen öğretin bana düştükten sonra tekrar kalkmasını ve bir sonraki adımı daha dikkatli atmasını.
Sen yardımcı oldun ağladığımda göz yaşımı değil herkesin bakmaya dahi tiksindiği burnumu silmeme. Ben temiz ve de uslu bir çocuk değildim ama sen sabırlı bir sevgiliydin ve de ömrünün sonuna kadar en büyük sevdandım. Sen benim anamdın… Ben ölümden korkmayı, yaşlanmaktan kaçmayı dahi senden öğrendim. Ne zaman yaşlandığını bile fark edemeden göçüp gittin yanı başımdan. Aynaya bakmalar yeniden anlam kazandı göçüp gitmenle buralarda. Saçımdaki beyazlar daha rahat sayılıyordu artık. Sadece hatırlanılmıyor nerede aklaştıkları. Ölüm kapınızı gençken de çalabilir! Ama ölüm genelde yaşlılığın simgesidir. Tam kazığı çaktım dediğin anda kalbinde son bir şimşek çakılır. Gözlerini açtığında üstünde toprak vardır. Ben yaşlanmaktan korkuyorum çünkü; hala yeterince sevemedim sevgilimi, zaman ayıramadım sinemaya, tiyatroya tiyatro zaten hayatımızda. Vakit bulamadım çalışmaktan, okumaktan yaşamaya. Allah yeniden başla dese hayatına; ne eskisi kadar kitap okur, nede sevdiğim insanlarla gezmek yerine çalışmayı tercih ederdim. Ben mi kaç yaşındayım şimdilik hayal ettiğim yaşta ama genelde yirmi yaşında. Ben daha koşamadım ama koşanların ağzından çaldım kelimeleri hayat maratonunda. İnsan her zaman yaşlanıp ta ölmez! Benim içinde geçerli hissettiklerim elbette. Ben köşe başında top peşinde koşturan çocuklarla biraz daha top oynamak istiyorum. Kunduraları atıp çıplak ayakla topraklara basmak istiyorum. Ben ip atlayan bir grup kızın elinden ipi alıp onlarla beraber ip atlamak istiyorum. Evet ben daha gencim kimine göre altı yaşında kimine göre yirmi en kötüsünü söyleyeyim mi? Büyümüşte küçülmüşüm sanki ölüme yaklaşıp ölümden kaçmışım yani. Ya sen nereye koşuyorsun? Repoda çocuğunun bisikletini mi yarıştırıyorsun? Ben ailemi çok fazla görmedim. Her akşam ya bir saat yada hiç. Babam koşuyordu hayat yokuşunda, ben minik ayaklarım la hep yüzlerce adım uzakta. Bendemi böle olacağım? Çocuğumu çok sevip onsuz mu yaşayacağım? Yaşlandığımda mı zamanı geri sarayım yoksa gençken mi sevdiklerimle olayım…
Ben gençken öleceğim sanki bu kadarmış ömrüm belki. Ben yaşlanmaktan korkuyorum! Aslında yanımdakilerin yaşlanmasından korkuyorum.
Ey sevdiklerim duyun sesimi benden önce terk etmeyin sevdiklerinizi. Uzun yaşamak armağan değil benim için. Sevdiğini kefene sarmak mı hedefim.
Hayır ben erken ölmeliyim. Orada tekrardan sevdiklerimi görmeliyim. Elveda artık annemi bekletmemeliyim…
bende beğenmene sevindim teşekürler duruma göre daha değişik yazılarımıda paylaşmayı düşünüyorum
tek kelimeyle süper ötesinde yansitmisin akan zamanin hainliğini
super olmuş paylaştiginiz için tşk