Ermeniler de, Iranlilar gibi ilk zamanlarda günese, aya, atese, suya, topraga, rüzgara taparlardi. Üstleri daimi karla örtülü Masis (Ararat), Nemrud, Süphan (Sipan), Arakaz gibi alev saçan daglara, yildizlara, gezegenlere, burçlara, yalçin kayalara, büyük sulara, güvercin, sahin, kartal, bogaya, Sos (gümüslü kavak) gibi agaçlara hayali tanrilara, iyi ve kötü ruhlara taparlardi.
Horenli Movses, Samram’m, yaninda öldürülmüs oldugu söylenilen Kaya’nin, kutsallasmis ve Ermeniler tarafindan tapilmis oldugunu yazmaktadir. Dr. Dagavaryan, dünyanin bir boganin boynuzlari üzerinde bulundugu ve depremin bundan ileri geldigi hakkinda efsanenin Ermeniler, Iranlilar, Türkler arasinda ayni oldugunu söylüyor.
Ermeniler ibadetlerini açikta yaparlardi. İlk zamanlarda belirli tapinaklari yoktu. Günese, dag tepelerinde, aya, genellikle Sebuh dagi üstünde, tapinilirdi. Ermenilerin kiliselerinin hala doguya dönük bulunmasi, ayinlerde o yana dönerek yakarmalari, günese ait ilahiler okunmasi, günese Arekak yani, Ar-ek-akn (Allah’in bir gözü) denilmesi bu zamandan kalmadir.
Avesta’da (Mah) olarak anilan Ay, Ermenilere Hilal (Mahik) seklinde geçmistir. Kamer, tabiatin anasi; agaçlarin, bitkilerin besleyicisi idi.
Ermenilerin Samramakert (Samram sehri) denilen ve asli Sah – Mihra – Kert (Sah günes sehri) yani Van günese, Vostan (Vastan kasabasi) aya, Artamet kasabasi Diana’ya adanmis ve ayrilmisti. Günese at, öküz, keçi, disi koyun kurban edilirdi.
Ermeni mitolojisine girmiş olan tanrilarin büyük bir kisminin Hindistan’dan, Iran’dan geline oldugu görülür. Sonralari Romalilarin, Yunanlilarin, Asurilerifi mitolojisinden de birçoklari, Ermenilere geçmistir. Ermeni mitolojisindeki tanrilar sunlardir:
İranlıların Ahuramazda’si, Ermenilere bütün diger tanrilarin babasi, gögün, yeri yaraticisi, mutluluk, verim, bereket tanrisi Ara-mazt olarak geçmistir. Eski Ani , (simdiki Kemah)’de tapinagi vardi. Aramazt’in simgesi ates idi.
Anahit, Aramazt’in kizi, en büyük tanriça, Altin ana, kutlu, temiz, saf, bakire idi. Iranlilarin (Nahit)’i Ermenilere bu sekilde geçmistir. Kendisine Homa, kutsal içki sunulur, beyaz at, boga, teke kurban edilirdi. Ermeniler bunun gününü, hiristiyanliktan evvel sene sonu olan Agustos’ta kutlarlardi. Hiristiyanliktan sonra da Ermeni kilisesi, bu bayrami, (Tecelli-i-Isa) yortusu olarak devam ettirmislerdir. Bu yortunun ismi Ermenilerde hala (Gül. Bayrami Vartevar)’dir. Anahid’in bayrami, güllerin çogaldigi zamanda olur ve Anahit’in heykeli güllerle örtülürdü.
Vahakn: Güzellik ilahesi Astgik (Venüs/ün kocasi, Yunanlilari yenen, Yigitlik Tanrisidir. Ermeni mitolojisine göre bu tanri, halk söylentilerine göre, günesi yutmak isteyen Dragonlari yenen, Yigitlik Tanrisidir. Ermeni mitolojisine göre bu tanri, Asur kirali Arsam’dan bir kis günü saman çalmis ve kaçarken saman parçalan gökyüzüne dökülerek Saman yolunu meydana getirmistir. Her ayin yirmi yedinci günü, bu Tanri’nin korumasinda idi. Ermenilerce Vahakn, (Kuvvet, kudret Tanrisi), tarihte ejderlerle dögüsen Dikran’in ogludur. Vahakn, Hind’de ve Iran’da ates tanrisi olan Agni’den baska bir sey degildir. Esasen Vah = getiren, Akni = ates’dir. Su halde Vahakn da ates getiren demektir.
Horenli Movses, Vahakn için, aktardigi destanda: «Gök, yer, dogum sancisi çekiyordu. Kizil gölgeli deniz de, çalisiyordu. Sularin içinden al renkte bir kamis dogdu. Bu kamistan duman çikiyor, alevler fiskiriyordu. Bu alevden genç bir çocuk atiliyordu. Bunun saçlari atesten idi. Alevden de sakali vardi. Ufacik gözleri birer günes gibiydi,» diyor.
Hindlilerin Veda’sında ise: «Agni, sen ki gökten, yerden, dalgalardan dogdun. Ateslerini yak, seni doguran, yer, gök, deniz… Agni, alev saçan atesini bagislar. Altin renkli sakalli Agni, kendisine konulan kuru yemekleri yer,» deniliyor. Vanatur, birçok tanrilarin üstünde, mevsimler, zaman Tanrisi, yeni yil Tanrisi idi. Bu Tanri da, Zeus karsiligidir.
Astgik ya da Astig: (Küçük yildiz) Güzellik Tanriçasi, Fenike ve Sidonlularin, Astarte’sinden, ya da Asurilerin Temmuz’un karisi olan Isitar’indan alinmistir.
Mithra: İranlıların nur veren Tanrisi, Ermeni din inancina girmistir ve Mihr seklindedir. Bütün Ermenistan’da Mihr’e tapilir ve alti ayda bir bayrami yapilirdi. Bu bayramda Ermeniler, birbirlerine çiçek, yemis armagan ederler, ates yakarak etrafinda oynarlar, üstünden atlarlardi. Mus, özellikle Van, Yüksek Ermenistan bölgesinde tapmaklari vardi. Ates olan Mihr’in yilda bir kez 14 Subat’ta büyük bir ates yakilarak günü kutlanir ve atesin etrafinda yeni gelinler ile güveyler el ele tutarak oynarlardi. Simdi de birçok yerlerde ayni tören yapilmaktadir. Avesta’ya göre Mihr (Ates), Anahit (Su ve Kadin) olarak nitelendirilmistir.
Tir, Tiur, Dir, Dur: Hatiflerin Tanrisi, akil ve zeka Tanrisi idi. Bu da, Iranlilardan gelmedir. Sümerlilerin (Sin) Ay Tanrisi, Er-nienilerde bugün Lusin = Ay sözcügü altinda hala yasamaktadir.
Bunlardan baska Yunanlilar ve Romalilardan da birçok Tanrilar Ermenilere geçmistir. Movses Horen, tarihinde, Ardases’den söz ederken: «Asya’da Artemis, Hercule, Apollon’un altin yaldizli bronz heykellerini bularak bunlari Armavir’e dikmek üzere yurdumuza getirmisti… ilah,» diyor.
Ermeni mitolojisindeki Tanrılar, Roma ve Yunan Tanrıları ile şöyle karşılaştırılabilir:
Ahuramazda – Zeus, Jüpiter,
Mihr – Hephaistos, Vulkan.
Anahit – Diana, Artemis.
Nane – Athena, Minerva.
Astgik – Aphrodite, Venüs.
Vahakn – Hercule.
Tiur, Dir – Mercure, Kermes.
Ermeniler, batidan gelen hiristiyanligi kabulden sonra da uzun yillar Iran’in baskisi altinda kalmislar ve din degistirmeye zorlanmislardi. Bugünkü Ermenilik, yüzyillarca süren zerdüstlük, puta tapicilik izlerinden hala bazilarini tasimaktadir. Ermeniler, diger hiristiyanlara karşın, hala adak seklinde veya genç yasinda ölmüslerin cani için kurban keserler.