Bay Ezberci dairesinden çıkar. Ayakkabılarını bağlarken asansörü kata çağırır, her zamanki gibi. Bağcıksız ayakkabı giydiğinde ise kapıyı kilitlerken asansörü çağırır her zaman. Asansöre bindiğinde alarmı açar ve alarmın sesine gıcık olur hep. Apartmandan dışarı sağ adımını atar önce ve besmele çekmeyi unutmaz. O anda aklına ibadetlerini aksattığı gelir ve hayıflanır her sabah.
Sokak pistir, betondur. Aynı şekilde belediyeye ve kendine kızar. Bu arada saatine bakar cep telefonunun. Saat hafta içleri hep aynıdır. Sokakta hep aynı öğrencilerle karşılaşır. Caddeye indiğinde sokak satıcılarının artıklarını temizleyen çöpçüye selam verir. Ne de olsa o alttadır ve kompleks yapmasına gerek yoktur. Giydiği takım bu sabah farklıdır ancak iki gün önceki takımdır. Bay Ezberci bu farklılığı önemsemez. Geri kalan her şey aynıdır ne de olsa. Yürür cadde boyunca, hep aynı trafik ve aynı koşuşturmaca. Hızlı giden araçlara kızar. Hız çağını düşünür ve artık bırakmalıyım şu aynı şeylere takmaya diye kendi kendini azarlar. Caddede kendini farklı hisseder, iyi giyimlidir çünkü. Kadınların dikkatini çekmek hoşuna gider her zaman.
İşte yine o büyük beton ucubenin önüne gelmiştir. Bu binayı buraya diktin peki park nerede len diye sorgular ancak dün de, önceki gün de düşünmüştür bunu. Bay Ezberci caddenin sonuna doğru karşıya geçer. Bir yıl boyunca karşıya geçmemiş, caddenin sonuna kadar yürüyüp, sola dönmüş ve ışıklardan karşıya geçmiştir. Bu yeni yoludur ve yeni ezberini sevmiştir. Çünkü karşıya geçince ışıklarda beklemesine gerek kalmadan yürüyebilmektedir. Ayrıca bir ezberini bir yıl sonunda değiştirmek hoşuna gitmiştir. Hayatına renk kattığına inanmaktadır.
Bay Ezberci hep aynı yerde durup, aynı tarafa bakıp ve aynı hızla yürüyüp saat kontrol noktasına ulaşır. Saat kontrolcüsü kendisini beklemektedir. Bay Kontrolcü saatine bakar ve elindeki elektronik aygıta saati kaydeder. Ezberci uzatılan aygıtı alır, şifresini girer ve başıyla hafifçe kontrolcüyü selamlayıp yoluna devam eder. İşte yine tam vaktinde kontrol noktasında olmuştur. Kendiyle gurur duyar ve ben görev adamıyım der. Son üç yıldır hiç aksatmadan hafta içleri bu noktaya hep zamanında gelmiştir. Nihayet büroya varır tam vaktinde, her zamanki gibi. Kapıda imzacı karşılar onu. İmzasını atar. Fazla yüz vermez İmzacıya. Onun gibi dakik bir ezbercinin kapı imzacısıyla ne işi olabilir ki?
Büroya girer ve o her zamanki sahte gülümseyişini takınır. Gülümsemek büronun en başta gelen kuralıdır. Ezberci büro yaşamını da ezberlemiştir. İkiyüzlülük büronun işleyiş tarzıdır ve çalışanlar birbirleri için ne düşünürlerse düşünsünler hep gülümserler. Gülmeyen bir bürocu hoş karşılanmaz. Uyumsuz görünür. Baş Bürocu her sabah yoklamaya çağırır bürocuları. Beş bürocu kapıda ceketlerini ilikler, sahte gülümseyişlerini takınır ve kıdem sırasına göre içeriye girerler. Baş Bürocu bilgisayarla ilgilendiği için onlara bakmaz. Ayakta beklerler. Bir kaç dakika sonra onlara bakar ve kıyafetlerini göz ucuyla süzer. Bay Ezberciye sıra geldiğinde yüzü asılır. Ezberci ondan daha şıktır genelde. Komplekse kapılır Baş Bürocu. Acaba yerinde gözü mü vardır? Oturmalarına izin verir ve otururlar.
Resmi bir toplantı yapılacaktır. Herkes gergindir. Tam konuşacağı esnada telefonu çalar Baş Bürocunun. Özel bir konudur ve dışarı çıkartır bürocuları. Bürocular gayri memnun geri geri çıkarlar kapıdan ki bu önemli bir büro kuralıdır. Çıkışta hemen bir araya gelip dedikoduya başlarlar. Bay Ezberci aynı adamlarla beş yüzüncü kez aynı dedikoduyu yapar. Bunu da ezberlemiştir. Yapılan dedikodu hemen Baş Bürocuya yetiştirilecektir ama olsun, dedikodu bir büro geleneğidir. Baş Bürocu da muhbir bürocuyla diğerleri hakkında dedikodu yapar zaten. Bay Ezberci dedikodu yapmayacağına üç yüz kez söz vermiş olsa da tutamaz kendini. Ezberci kişiliğinin gereğidir bu.