Fuhuş

Tanım – Sömürülme Sorunu

Fuhuş, para karşılığında cinsel ilişkidir, başka bir deyişle cinsel hizmet vermektir. Yapılan tanıma göre erkek alıcı yani müşteri, bizim konumuzda 18 ve daha küçük yaştaki kız çocuğu ise, para karşılığı hizmet veren seks işçisidir. Görüldüğü üzere, tıpkı diğer işler gibi cinselliğinde bir karşılığı, değişim değeri vardır.Böylece kız çocuğunun cinselliği erkek için bir meta şekline dönüşmektedir. Bu durum, “dişi olanın” daha geniş kapsamlı nesneleştirilmesinin bir boyutudur; onu nesneleştiren araç ise güç’tür. Erişkinle küçük yaştaki kız arasında güç ve konum farkından kaynaklanan bir sömürü potansiyeli vardır. 9 Birleşmiş Milletler, Çocuk Haklan Sözleşmesi md.34 ve md.35. Çocuk fuhuş’u sürekli ve evrensel bir toplumsal olgudur. Küçük yaşta cinsel açıdan sömürülen çocuk sayılarının giderek artıyor olması bu tür davranışların çağdaş toplumlara özgü olduğunu düşündürmemelidir. Modernite bir zamanlar gözlerden uzak, çocuğun duygusal fiziksel cinsel sömürülme olayının üzerine ışık tutup, aydınlatmıştır. Günümüzün toplumsal ilişkilerinde ticarileşmiş çocuk cinselliği ülkemizde de tüm risklerine rağmen açık ya da gizli olarak sürmektedir. İstanbul metropoliten alanının karmaşık yapısı ve anonim yaşam koşulları burada çok çeşitli yasadışı faaliyetleri denetlemekle yükümlü polisin işini güçleştirmektedir. Bunun için de, her ne kadar fuhuş kentin çekirdeğinden yasal olarak uzak tutulmuş ise de, bu konuda yasa dışı etkinlikler kamufle edilmek suretiyle, göreceli olarak dikkatleri üzerine çekmeden sürüp gidiyor. Böylesine bir pazarın girişimcileri, “yasaklara rağmen talebin eksilmeksizin var olduğu” düşüncesiyle hareket etmekte, kazancının risklerini canla başla göze almaktadır!

Sponsor Bağlantılar

Genç Kızların Sömürülmesinde Seks Pazarlama Türleri

1- Disko-dansing-bar vb. gece kulüplerinde çalışanlar:

Gece kulüplerinde konsomasyon yapanların kazancı düşük. Gecelik ücreti sınırları 200.000 – 250.000 arasında değişmektedir. Ayrıca müşterilerine içirdikleri içki başına da kendilerine bir komisyon veriliyor. Gecenin ilerleyen saatlerinde eğer müşteri isterse kulüp dışında 1-5 yıldızlı otellerde hizmet vermektedirler. Burada ilginç bir saptamamızı açıklamalıyız. Kulüplerinde çalışıp, otellerde barınan çocuklar müşteriyi geceledikleri otele götürmemekte, çalışma ile yaşama mekânlarını ayrı tutmaya özen göstermektedirler. Bu onların sanılanın aksine, moral açıdan tamamen dejenere olmadıklarının önemli bir belirtisidir. Gece kulüplerinde çalışanların ücret yönünden de sömürüldükleri anlaşılmaktadır. Örneğin 21 yaşından küçüklerin içkili gece kulüplerinde çalıştırılmasının yasak olması durumu, polisle başının derde girebileceğini ileri süren patrona yapılan pazarlıkta genç kıza ödeyeceği ücreti minimum düzeyde tutma olanağını vermektedir. Çocuklar çalışma olanaklarına göre ve polis tarafından ele geçme korkusunun neden olduğu kaygıyla her gün belli bir gece kulübünde çalışmak yerine, aynı yörede farklı gece kulüpleri arasında dolaşmaktadırlar. Sözü geçen diskolar son derece izbe, havasız, karanlık, sağlığa aykırı mekânlardır. İnsan psikolojisi üzerinde çok olumsuz etki yapan döner aynalı ışıklandırma sistemiyle adeta birer “tutsak evi” görüntüsündeki yerlerdir.

2- Masaj salonlarında çalışanlar ya da bir evde yaşayan çağrı üzerine servise çıkanlar:

Masaj salonlarında müşteriye sauna, jakuzi masaj vb. hizmetler sunulmaktadır. Ancak bunların bazıları “masaj salonu” dış görüntüsünde olup gizlemek suretiyle daha başka hizmetler de vermektedirler. Çağrı üzerine çalışanlar da genelde “masaj” yapma amacıyla istenen yerlere gittiklerini açıkladılar. Müşterilerin çoğunluğunun evli erkekler olduğunu, masaj dışındaki başka talepler olursa onu da karşıladıklarını belirttiler. Genç kızın cinselliğiyle ilgili müşterinin, başka deyişle sömürenin, her çeşit isteğinin sömürülen tarafından yerine getirilmesi verilen ücretin yüksekliğine bağlı. Bu miktar 10 milyon kadar olabiliyor.

3- Otostopçu kızlar:

Bunlar kendi başına ise çıkıp herhangi bir aracıya elde ettikleri ücretten pay kaptırmamayı isteyenlerdir. Diğer gruplarda yer alanlara oranla otostopçu kızlar çok daha fazla istismar edilmeye açık durumdadırlar. İstanbul’un belli başlı ana caddelerinde, çoğu kez duraklarda müşteri beklemekte, pazarlık tamamlandığında ise alıcının arabasına binmek suretiyle kendileri için meçhul bir mekâna götürülmektedirler. Buraları çoğunlukla gözlerden ve kent merkezinden uzak açıklık yerlerdir. Denekler bazen de bir eve ya da otele götürüldüklerini söylemişlerdir. Otostopçular, en ciddi risklerle yüz yüze gelenlerdir. Karşılaştıkları olumsuzlukları sıralayacak olursak:

– sık sık dayak yemek,

– ücret alamamak,

– ücret alamadığı gibi tekmelenerek arabadan atılmak,

– bir kişiyle anlaştığı halde gidilen yerde 3-4 kişinin zorla saldırısına uğramak,

– öldürülmek

– Fahişe, o gibi ifadelerle yüksek sesle çağırılmak.

Böylesine olumsuzluklara ve kendilerini aşağılayan durumlara rağmen neden bu alanda çalışmaya devam ettiklerini sorduğumuzda yanıtları, “kendimi, çocuğumu geçindirmek zorundayım, para biriktirmeliyim” şeklindeydi. “Ücretini alamayınca ne yapıyorsun?” sorusunu, “ne yapabilirim ki, şikayet edemem” diye yanıtladılar. Etkinlikleri yasal değildi, başvurabilecekleri bir merci yoktu! Riski göze alarak, deyim yerinde ise gözü kara, otostopçuluk yapmayı sürdürüyorlardı. Adeta sisli havada kör uçuş yapmak zorunda kalan pilot gibiydiler. Boğazında kesik izi olan genç kız şikayet için karakola başvurduğunu “hadi oradan kötü kadın (bunu adlı adınca ifade etti), sen kimsin ki saygın bir iş adamı hakkında şikayette bulunuyorsun” sözleriyle karşılanıp destek görmediğini belirtti. “Bir daha tövbe hiç kimseden yardım istemem” dedi. İşte bu da genç fahişenin resmi otoritelerden yardım beklemenin boşuna olduğu yönündeki bezginlik psikolojisi! Bu olayla seks pazarına egemen, iki cins arasındaki hiyerarşik yapıdaki düzenlemenin yeni baştan oluşturulmasına ilişkin bir örneği görmekteyiz. Suçlanmakta olan küçük fahişedir, o kötü kızdır ama sürekli yeni talepler oluşturan, şiddet uygulayan müşteri ortada görünmez, sorumlu tutulmaz. Olayın asıl sorumlusu mutlaka yasalar karşısında sorumlu tutulmalıdır. Çalışmanın başka bulguları: Görüşme yaptığımız kızlar önce evden kaçtıklarını, daha sonra kendi başlarına yaşayabilmek için fuhuş sektöründe çalıştıklarını söylediler. Niçin evden kaçtıkları sorusuna verdikleri yanıtlar değerlendirildiğinde evden niçin kaçtıklarını açıklayan kaçaklar grubundakilere benzer aile içi sorunlara işaret etmişlerdir. Aradaki tek fark seks işçisi kızlardan bazılarının diğer nedenlere ek olarak bir de bekaretlerini kaybettikleri için ana-baba korkusuyla eve geri dönemediklerini söylemeleridir. “Namus nedir?” sorusuna verilen “namus her şeydir” yanıtı, modern yaşamın kabı kent de süregelmekte olan geleneksel
değerlerin baskıcı gücünü deşifre etmektedir. Evden kaçan kızın seks işçiliğine nasıl kaydığı ya da kaydırıldığı hususuna gelince; arkadaşlık teklif eden yakışıklı bir erkek ya da yardım elini uzatan kendinden yaşça biraz daha büyük bir kadın sokakta başıboş kalan kızla ilgilenip bir süre ona yardımcı olup, iyi davranıyor. Avcı avını ele geçirip kendine bağladıktan sonra madalyonun ikinci yüzü beliriyor. Bu kez artık aracı kızdan kendisi için bir şeyler yapmasını istiyor. Ona bir eve sağlayacağı veya parlak giysiler, iyi yaşam koşulları elde edeceği vaatleriyle kandırarak işe itiyor, hatta zorluyor. Bir kere fuhuş ağına düşürüldükten sonra kurtuluş kolay değil; hele adına çalıştıkları kişiye borçlandırılmış iseler. Bunlar çoğu zaman borçludur ve borçlu kalır. Bu, artık onlar için çıkmaz yoldur. İncelememizde “akranlar grubunun” da negatif etkilerine rastlandı. İstanbul’da yaşayanlar arasında arkadaşının verdiği bilgi ya da yönlendirmesiyle bu hayata atıldıklarını söyleyenler az değildi. Bunlar daha önceki işlerinde (genellikle tekstilde) çalışırken ya da sokaklarda başıboş gezerken tanıdıkları yaşdaşlarıdır.

Deneklerle ilgili elde edebildiğimiz diğer bilgileri özetleyecek olursak:

• Denekler; 14-18 yaş grubundaki kızlardı.

• İlk kez cinsel ilişkiye girme yaşı 13-15,

• Eğitim düzeyi düşük; lise mezunu 1 kız hariç diğerleri ilkokulu terk, ilkokul mezunu ya da orta okulu terk etmiş durumdakilerdir.

• Gözlem konusu kızların polisin eline kaç defa geçtiklerine gelince; ilk kez yakalanan 1 kız dışında, 3-4 seferden 20-30 kereye kadar tekrar tekrar polis tarafından basılanlara rastlanmıştır. Bunlar giderek durumu kanıksamaktadırlar.

• Deneklerin gelecekle ilgili düşünceleri şöyle özetlenebilir: birkaç sene çalışmak, para biriktirip ev almak, evlenmek ve işi bırakmak. Oysa ki bunun gerçekleşmesi güç bir düş olduğunun farkında bile değillerdir.

• Çalıştıkları işle ilgili görüşlerini açıklarken birçoğu “hayatımdan memnun değilim, “tiksiniyorum”, “nefret ediyorum” şeklinde duygularını dile getirdiler. Çalışma yaşamını betimleyen en çarpıcı açıklamalardan biri, “sokaklarda özgürlük diye hiç bir şey yok. Tersine 4 duvar arasına sıkışmış gibisiniz. KÖLESİNİZ! Çok yorgunsunuz, dinlenmek isteyip çalışmak istemeyebilirsiniz; hiç değil haftada 1 gün. Ama olmaz. Karnınızı doyuracaksınız, otelciye para ödeyeceksiniz. Yine gidersiniz disko kapısına, mecbursunuz. Paran yoksa bir yerde bir fıncan kahve yok. Her gün, her gün aynı; hep kafanızda bu! Artık kölesiniz. İnsan kendine güvenmeli. Ben savaşmak ve bu durumdan kurtulmak istiyorum; ama acaba şansım ne kadar?” Bu açıklama seks işçiliğinin dur durak bilmeyen acımasız koşullarını çok iyi betimlemektedir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin çocuğu tanıdığı “dinlenme olanağına” ilişkin hakkı bile yok sayılmaktadır.

• Çocukların anlatımıyla “kazanıyorum ama aynı zamanda sarf ediyorum; haydan gelen, huya gider!” şeklindeki bir diğer açıklama küçük yaştaki seks işçisinin kazancından herhangi bir birikim yapma olanağının bulunmadığını açık seçik biçimde ortaya koymaktadır.

• Cinsel ilişki yoluyla geçirilen hastalıklar, özellikle de günümüzün en tehlikeli salgını AİDS, konunun bir diğer boyutunu oluşturmaktadır. Yaptığımız araştırma çocukların sağlık konusunda az çok bilgileri olduğunu ortaya koymuştur. Ancak denek’in genç yaşta olması, sömüren ile sömürülen arasındaki ilişkiyi bir alım satım sözleşmesi derecesine indiriyor. Olayda taraf olan kişi daha fazla para teklif edip, çocuğu korumasız cinsel ilişkiye zorlayarak sağlığını risk altına sokuyor.

• Denekler arasında sigara, içki, esrar, kırmızı reçeteyle satılan ilaç bağımlılığı olayları sık görülmüştür. Uyarıcı madde bağımlılığı, aşağılanma, benlikle ilgili geliştirilmiş düşük imajla da birleşince kendi, kendine zarar vermeyi “olağandışı” davranış olarak nitelendirmemektedir. Örneğin jiletle ya da coca cola tenekesiyle kollarını bilekten, dirseğe kesenler çok sinirlilik anlarında kendi kendilerine zarar verme duygusuna kapıldıklarını dile getirmişlerdir. Çalışmanın ortaya koyduğu bilgileri değerlendirdiğimizde, ticari cinsel sömürünün çocuğa karşı uygulanan şiddet’in en vahşi en insanlık dışı biçimi olduğunu görmekteyiz. Çocuk yaştaki kurban yaşamı boyunca kendini tehdit eden fiziksel, duygusal ve cinsel sömürünün acısını çeker. İnsan hakları zedelenir toplumun ve resmi otoritelerin kendisini adi, fahişe, o… vb. sıfatlarla nitelendirmelerinden derin yaralar alır.

• Çocuk yaşta fuhuş’u salt ekonomik gereksinmelere bağlamak sorunu basite indirgemek oluyor. Tüketim toplumunun ve reklamların etkisi azımsanmamalıdır. Herbert Marcnse’ün 30 yıl kadar önce “Tek Boyutlu İnsan” adlı yapıtında, günümüzün tüketim toplumunda cinselliğin de alım-satım konusu metaya dönüştüğü vurgulanmıyor muydu?

Sonuç :

Yukarıda yapılan değerlendirmeler karşılığında sokak çocukları genelde yaşadıkları olaylar karşısında ciddi bir travmaya maruz kalan kişilerdir. Bu yönden devletin ve ilgili sivil toplum örgütlerinin bunlara muhtaç oldukları savunma mekanizmalarını örgütlemeleri sadece bir etik sorunu değil aynı zamanda sosyal önleme sorunudur. Önleme politikalarına rehber olacak temel ise Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin hükümleridir.