Pencerelerin surları… Perdeler.

Sokak boyu dizilmiş omuz omuza, karşı karşıya, darmadağınık evler. Büyüklü küçüklü, boyalı boyasız, bacalarından duman tüten masalsı evler. Gözle temas edildiğinde pencereler bir adım öteye çıkar ilkin.Pencerelerin bir parmak ötesinde perdeler sınır koyar gözlere. Evin tekmil mahremiyle çeşit çeşit, muhtelif gözler arasına surlar örer. Perdeler sur kara çekilmiştir. İç yansımalarında neler vardır bilemez dıştaki gözler. Tasavvur eder, hayal eder, muhtelif teorilerde bulunur ancak bilemez mahremleri… Mahremdir zira. Gizli olan… Yani iç yansımaları dış tarafa aksettirmeyen…

Sponsor Bağlantılar

Evler. Pencereler. Perdeler.

Her evin bir hikâyesi vardır. Her hikâyenin konu olduğu hayatlar. Hayatlar bir hikâyedir. Her gece anlatılan, okunan, dinlenen… Herkesin duyduğu ama bir o derece kimsenin duyamadığı hikâyeler. Kim bilir önünden geçtiğimiz, sadece gözlerimizi dokundurup kaçırdığımız ya da uzun uzadıya perdelerinde takılı kaldığımız evlerin muhtevasında ne hikâyelere rast gelinir. Kim bilir duvarlarında ne hüzünler, ne kırgınlıklar, ne sevinçler ve ne umutlar vardır. Acaba kimdir tanıdıkları o insanların. Kiminle akrabadırlar, kimleri evlerine konuk ederler. Bir yabancı olarak dış tarafta kaldığınızda o evlere akraba vizesi olmadan ya da bir eş dost, ömrü hayatınızda giremeyeceğinizi düşünürsünüz. Ne ilginçtir oysa o insanları tanıma ihtimaliniz, o insanların evlerine konuk olma şansınız da vardı yeryüzünde. Ya da düpedüz hikâyelerini okumak gibi bir ihtimal… Ancak onlar farklı tanışlar edinmiş siz farklı tanışlar. Siz evlerinizde tanıdıklar görmeye aşina olmuşsunuzu onlar da ecnebi görmeyi yadırgar. Ve her ferdin muhakkak ki bir tanıdığı var. Yalnız insanların bile tanıdıkları. Hiç kimse hiç kimseyi tanımadığını iddia edecek kadar yabancı değil. Lakin her tanıdık sayısınca yabancıyız. Tanıdıklarımıza, eşimize, dostumuza yabancıyız. Onların iç nüfuzlarına, tamamıyla oluşmuş olan mahremlerine yabancıyız. Aramızda mahrem olmayan insanlara bile… Zira karşımızdakinin ne hissettiğini anlayabiliriz, hatta aynı lahzada aynı şeyleri hissedebiliriz ancak ikimizin de hissettikleri aynı şekilde tezahür etmez. O nedenledir ki yabancıyız bizden olanlara bile. Tandık ve yabancı…

Hikâyeler…

Aile fertlerinin iki adet hikâyesi vardır. Biri kendi öz yaşma hikâyeleri öteki biz olan hikâyeleri, yani aileleriyle ortaya koydukları hikâye… Baba kendi başına farklı bir hayat hikâyesine sahiptir, anne daha başka bir hikâyeye…  O anne babanın çocuklarının da oluşmuş veya oluşacak daha başka hikâyeleri… Bir de hepsinin ortak hikâyesi vardır. Aile hikâyeleri… Aile mahremi…

Sokakta karşılaştığınız, gördüğünüz her insanın başka başka hikâyeleri, duyguları, düşünceleri var… İçini açmak, iç dünyasına ışık tutmak bir yabancı olarak zor. Açabilmek için iç dünyaları mahrem duvarını da yıkmak gerekir. Tıpkı evlerin içini görebilmek için perdelerin ortadan kalkması gerektiği gibi…