Sokakta yürüyen bir yığın insan, insanlığın değerli parçası; düşeni yerden kaldırmaktan aciz, gördüğünü söylemekten korkan, para para diye ruhunu, vicdanını kaybetmiş et parçası.
Saygı duyulmanın para ve mevkiden geçtiğini, vicadanını köreltmenin “mantıklı düşünme” olduğunu zannedenler.
İnsanlığını kaybedenler…
Evet onlar, yaşadığını zannedip aslında sadece nefes alanlar, hırslarının, korkularının esiri olanlar; hayalleri olamayan başkalarının hayalleri içinde hayal aramak zorunda kalanlar, dünyayı pisleten ve kirletenler… Evet şaşırmayın, onlar savaşı çıkaranlar, kan dökenler, sizi ağlatanlar… İşte onlar akılları ermeye başladığında kalbinden sevgiyi, inancı, çocukluğunu atmış olanlar.
Onlar bizler gibi görünürler; kolları, bacakları, gözleri, kullakları vardır; ama onların kanları kurumuş, kalpleri pas tutmuştur.
Onlar insanlığını çoktan Everest’in tepesinden aşağıya savurmuştur.
Çok teşekür ederim .
Duyarlılığa, insan olmanın erdemine, sanal gündemlere değil gerçeklere; kısaca İNSAN OLMAYA çağıran yazınızı beğeniyle okudum, tebrik ederim.
Tebrikler.