İstanbul’da sıradan bir gün. Genç çift elele trafik ışıklarına kadar gelip yeşilin yanmasını beklediler. Nihayet kendilerine yeşil yandı ve karşıya geçmeye başladılar. İşte o anda olanlar oldu. Kırmızıda geçen bir araç hızla üzerlerine geldi ve genç çifti ezdi. Araç durmadı bile. Etraftan koşanlar oldu. Ambulans çağrıldı ama ambulans geldiğinde artık çok geçti. Genç çift ölmüştü…

Sponsor Bağlantılar

Birkaç gün sonra…

Palermo yakınlarındaki zeytin ağaçlarıyla çevrili villasında Don Altobello danışman (consiglieri) ile öğle yemeği yiyor. Baba az konuşuyor. Rakip aile ile yine savaş çıktı ve baba bu sefer arkasında diğer ailelerin olmayabileceğini düşünüyor. Canı sıkkın. Artık hiçbir şey eskisi gibi değil diyor. Bu arada danışman (consiglieri) baba şu yarışma vardı ya galiba birinciyi bulduk diyor. Kimmiş diye soruyor baba. Şu genç çocuk Salvatore Riina diye cevaplıyor danışman. O mu ? O sersemin teki. Ne yaptı ki birincilik için diye soruyor baba. Bildiğin gibi baba, bu yarışmada hasmını en az ceza alacak şekilde ortadan kaldırmak gerekiyordu. Yakalanmama dışında. Yani kılıfına uydurmak. Bunun için ailede gençler yarışıyordu. Ve o akıllı genç en az cezayla kurtulabileceği bir yol buldu: Hasmını Türkiye’de arabayla öldürmek. Evet baba, komik ama gerçek. Türkiye’de bir adamı arabayla ezersen üç ayda çıkıyorsun. Düşünebiliyor musun baba? Biz Sicilya’da bile böylesine uygun kanunlar bulamıyoruz. Adeta adam öldürmenin meşru yolu. O genç rakip aileden birini Türkiye tatili sırasında arabayla ezmiş. Yanında sevgilisi de varmış ama olacak o kadar. Baba danışmanı susturdu: Luca, luca… Bazen şaşırtıyorsun beni. Yani biz şimdi rakiplerimiz Türkiye denen o ülkeye gitsin diye mi bekleyeceğiz? Yakışır mı bize Luca? Tamam kabul ediyorum kolay ve temiz bir yol ama fazla masraflı. Üstelik çok zaman alır. Danışman haklısın baba dedi…