70’li yılların sonları. O dönem, KUK, KAWA, RIZGARİ gibi örgütler bölgede faaliyet gösteriyorlar. Henüz o yıllarda PKK yok. Olay, Güneydoğunun küçük bir ilçesinde geçiyor. Güvenlik güçleri, adamın birini, KUK örgütü üyesi olduğu ve örgüt adına faaliyet gösterdiği gerekçesiyle gözaltına alıyor. Karakolda yapılan sorguda muhterem, biraz sıkıştırılmış olsa gerek ki, yaptığı her şeyi bir bir anlatıyor ve suçunu hemen itiraf ediyor. Muhteremi mahkemeye çıkartıyorlar.
Hâkim, dosyaya şöyle bir baktıktan sonra, “Her şeyi itiraf etmişsin, öylemi?” diyor. Muhterem, “Evet Hâkim beg” diye cevap veriyor. Hâkim’in, “Bu ifadelerini vermende sana bir zor kullanma oldu mu? şeklindeki sorusunu muhterem bu sefer “Hayır, Hakim beg” diye cevaplıyor. Yapacak hiçbir şeyi kalmayan Hâkim, “Gereği düşünüldü” diyerek kararı açıklıyor.
Hâkim; “KUK mensubu falanca ….” derken, yerinden kalkan muhterem, son günlerin moda sözüyle “One minute – Van münüt” diyerek Hâkim’in açıklamasını kesiyor.
“Bir dakika Hâkim beg, ben mensup değilem”.
“Ne demek bu oğlum, işte bak, burada bütün suçlarını itiraf etmişsin”.
“Yav tamam Hâkim beg, etmişem, ama ben mensup değilem”.
Sinirlenen Hâkim, sesini biraz yükseltiyor. “Burada itiraf etmişsin. Şimdi de benim karşımda itiraf ettin. Halâ, mensup değilem diyorsun”.
“Yav tamam Hâkim beğ, etmişem, ama ben mensup değilem, ben KUK’çiyam”.
Siz de güldünüz değil mi? Gerçekten de başta komik geliyor insana. Güler misin, ağlar mısın! Ama, biraz düşünürseniz, başlangıçtaki komik görünen bu durum, daha sonra ne yazık ki, vahim bir hal alıyor.
İşte size, geçmişten, bir örgüt üyesi örneği. Ama eminim ki, benzer örnekler bugün de yaşanıyordur muhtemelen. Böylesi bir potansiyel varken, örgütler, insanların bilinçlenmesini neden istesinler ki! Örgütlerin, oluşumların veya bazı şahısların, farklı gazeteler okunmasını, farklı televizyon kanalları izlenmesini neden yasakladıkları, yasaklamalarının arkasındaki asıl sebepler, şimdi çok daha net anlaşılıyordur umarım.
sabahattintalu@gmail.com