Sanırım artık susmalıyım…
Bitmesi gereken her şeyi yüzüme gözüme bulaştırdım iyice.
İçimde kalamıyor, biriktikçe patlıyorum ben susmayı beceremiyorum arkadaş!
Anlatmak istiyorum olmuyor, susmak gerek kabullenmem gerek bu ayrılığı…

Sponsor Bağlantılar

Maksat can acısın, gerisi önemli değil…

Çalışmam gerekiyor ve eve gidip pilav yapmalıyım;  fakat ben hala eski Türk filmlerinin müziklerini ve kendimi bulduğum şarkıları dinlemekle meşgulüm!

Nil’in şarkısı eşliğinde…

Anne benim uçmam gerek, İstemiyorum pilav yapmak…

Yalandan çalışıyorum işte, kitap okumak desen milletten tavsiye istemek kolay ama iş okumaya gelince dırt…
Telefonunu sildim ama hala not defterimde duruyor son dört ve ilk üç rakamı ezberimde ortadaki üç rakamı ezberlememem, durumu kurtarmaya yetiyor sanırım.

Bakarsam daha da kötü olmak var işin sonunda iyisi mi sen not defterimde usul usul dur. Zamanı gelince zaten silineceksin nasılsa!

Ama o zaman ne zaman?

Kötüyüm işte, bildiğin kötü!

Bütün fotoğraflarımızı, yazışmalarımızı sildim. Maillerimde duran birkaç anı dışında hiç bir şey kalmadı sana dair! Sildim işte her şeyi sildim. Telefonumda kalan tek şey doğum günümde yolladığın esprili, komik video.

Onu izleyince üzülmüyorum yüzümde bir tebessüm oluyor ve mutlu oluyorum…
Ha bide kalbimde kalan acı vardı onu da saymazsak çok bir şey kalmadı aslında…

Kızgındım sana kırgın…

Bilirsin saman alevi gibidir benim öfkem sevgim kadar büyük değildir.
Ne de yazık ettin bize düşündükçe kuduruyorum!

Sevdiğim şeylerin hiç birisi artık ilgimi çekmiyor. Fotoğraf çekmekten sıkılmıştım sen varken tek derdim sendin senle zaman geçirmekti…
Bana çok fazla zaman ayıramasan da dert etmiyordum bunu, hayatımdaydın o bana yetiyordu…
Şimdiyse yapmak istediğim tek şey yağmurum yağmasını beklemek ve fotoğraf çekmek!
Arkadaşlarımı görmek istemiyorum, onlar artık beni mutlu etmiyor. Ağlamak istiyorum deli gibi ağlamak ama ağlayamıyorum.

Sebebim ne biliyor musun?
İş yerindeyken eyelinerim akmasın,
Ev de kimse görmesin,
Sokakta da ayıp olmasın diye…
Yani insanları düşünmekten hüznümü bile yaşayamıyorum!

Senin her şeye karışmandan nefret ediyorum, bencilliğini hazmedemiyorum, egon o dağlar kadar büyük egon…
Sevmediğim o kadar özelliğin var ki; ama yine de seni çok seviyorum!
 
Çok suskunum, zaten bu aralar kendimi de sevmiyorum.
Gitmek istiyorum ama nereye bilmiyorum.

Hayatımda belki de ilk defa, durup durup derin nefes almak istiyorum.
Bana iyi gelecek şeyleri yapmak istiyorum, yapamıyorum.
Ve bana tavsiyeler verenlerin nasıl bu kadar rahat ve sabırlı olduklarını anlamıyorum, canım acıyor çok çok acıyor hem de kırgınlıklarım biriktikçe birikiyor içimde…
Her gün sokaklarda gezmek isteyen ben şimdi kimseyi istemiyorum.
Başkasıyla olma fikrin beni çıldırtıyor!
Neşeli biriyken, hiç bu kadar bunalım tipleri çekemeyen, mutsuzluğun M’sine tahammül edemeyen,  mutsuzluk üzerine içten yazı yazmayı beceremeyen ben şimdi nasıl oluyor da deli gibi yazmak yazmak yazmak istiyorum…

Neden neden nedennnnnn! Neden ulan neden…

Sanırım isyan etmeye başladım toparlamam gerekiyor artık kendimi!
Güzel olan her şey bitiyor, boğazıma düğümleniyor!
Neden seçtiğimiz zamanlarda ve şartlarda kalamıyoruz ki?
Her şey bizim elimizde neden olamıyor, en çok da buna üzülüyorum.
Ve sonra Oğuz Atay’ın bir kesiti dökülüyor dudaklarımdan…

Yağmur yağıyor ve ıslanıyor etraf
Ağlasak kimse anlamaz değil mi?

Sevgiler
Hilal BAYAR