Her şey bir cumartesi başladı. Uykusuz ve yorgun bir gecenin sabahı duyduğum bir tıkırtı ile uyandım. Sabahın bu vaktinde top atılsa uyanmayacak kadar derin uykudayken böylesi küçük seste nasıl uyandığımın şaşkınlığındaydım. Birkaç dakika sessizliği dinledim, ardından yine o tıkırtı! Etrafa baktım kimse yoktu. Sonra yine aynı ses! Birden gözüm cama takıldı. Yatağımın hemen yanındaki pencerede tül perdenin ardında bir gölge olduğunu farkettim. Biraz ürkerek; ama daha çok merakla hızla açtım perdeyi.
Gördüğüm şey beni şaşırtmaya yetmişti: küçük bir kuş! Perdeyi açtığımda kaçmamıştı. Sarı minik bir gagası, simsiyah tüyleri ve en az tüyleri kadar siyah gözleri var. Gözlerimin içine baktığını hissediyorum. Minik adımlarıyla pencereye yaklaştı. Aç veya üşümüş olabileceğini düşündüm. Koşarak mutfaktan bir parça ekmek getirdim, ufaladım yemedi. İçeri girmek istediğini düşündüm, camdan uzaklaştım ama onunda adımları geri geri gitti. Çok fazla uykum vardı ve soğuk hava beni üşütmüştü. Camı kapatıp uyumaya devam ettim. Gözlerimi yeniden açtığımda hava yarı kararmıştı. Ve ben ter içindeydim. Hızla yataktan kalktım. Yastığım göz yaşlarımla sırılsıklam olmuştu. Neden ağladığımı bilmiyordum ve rüyamda ne gördüğümü hatırlamıyordum. Ani bir hareketle camı yeniden açtım. Birkaç siyah tüyden başka bir şey yoktu. Birkaç gün sonra olanları unuttum ve uzun bir süre hatırlamadım. Ta ki o cumartesiye kadar…
O cumartesi evden çıktığımda hava oldukça soğuktu. Atkımla yüzümü gözlerime kadar sarmıştım ki sokaktaki hemen hemen herkes benim gibiydi. Yolsa yürürken hep önüme bakar kimseyle göz göze gelmekten pek hoşlanmam; ancak nasıl oldu bilmiyorum ama karşıdan gelen adamla göz göze geldim. Yüzü atkısının ardında görünmese de gözleri oldukça tanıdık gelmişti. İkimizde durduk. O “merhaba” dedi. Sesini duyar duymaz tanıdım. İlkokulda hiç ayrılmadığım yıllardır görmediğim bir arkadaşımdı. Ayak üstü konuşmaya başladık. Gözümün önünde çocukluğum canlanmıştı. Aklıma birden çocukluk aşkım olan daha sonraları da birkaç defa karşılaştığımız ve çocukluk günlerimizi gülümseyerek andığımız bir arkadaşım geldi. Başka bir şehre taşındıkları için uzun süredir görmüyordum onu. Daha ismimi söyler söylemez arkadaşımın gözlerinin dolduğunu farkettim. Anlamıştım. İnanamadım önce, yanlış duymuş olabileceğimi düşünüp defalarca tekrar ettim. O ölmüş müydü dakikalarca sessiz kaldım ancak gözlerimden yaşlar boşalmaya başladığında bir………………önce o cumartesi rüyamı ani bir şekilde hatırladım. Rüyamda gördüğüm oydu! Yine aynı sırada oturuyorduk. Yine dünyalara değişemeyeceğim gülümsemesiyle bana bakıyordu ve küçük siyah bir kuş olup; uçtu gitti…!
sadece bi yazınızı okudum var artık takipteyim başarılar……:)
teşekürler yorumunuz için….:)
çok güzel olmuş..yüreğinize sağlık
teşekürler yorumunuz için 😛
güzel bir çalışma olmuş.
ben teşekür ederim sayın salih aktaş
Çok güzel bir makale. Elinize sağlık. Teşekür ederim.