Toplu taşıma araçlarında herkesin kulağında bir kulaklık gördüğüm ilk günler ne kadar mutlu olmuştum anlatamam. İnsanlar, sabahın erken saatlerinde de olsa relaks bir halde gözlerini kapamış dinlediği müziğin etkisine kaptırmış bir halde oturuyorlar. Ne karşında bir çift kızgın göz, ne de bağırarak konuşan insanlar… Ohh… Ne güzel etrafı seyrederek kısa yolculuğumu tamamlıyabileceğim diye düşünürken, bu durum çok uzun sürmedi.
Başta kuzu kuzu kendini mutlu eden müziği dinleyen insanlar gitti yerine yürüyen amfiler geldi. Aman Allah’ım… Artık bağırarak şarkısını okuyan Müslüm Gürses mi dersin, yoksa ne olduğunu bilmediğim cıstak cıstak fon eşliğinde yabancı müzikler mi dersin, ne ararsan var. Tramvayda kaç kişide kulaklık varsa hepsinde ayrı telden müzik sesi. Allahım hep de haz etmediğim müzik türleri. Hani şöyle Müzeyyen Senar, İnce Saz dinleyen olsa neyse. Kulaklık neden var?.. Müziğini kimseyle paylaşmadan dinleyebilmen için değil mi? Sen güne mutlu, relaks başlıyacaksın diye beni böyle bir strese sokmaya ne hakkın var.
Tramvayda karşımda oturan delikanlı kulağındaki müziğin sesini o kadar açmış ki; duyma problemi var sanıyorum önce ama yok anlıyorum ki paşazade dışardan gelecek sesler kendini rahatsız olmamak için yürüyen amfi olmaya karar vermiş. İşarat diliyle sesi kısmasını rica ediyorum. Nezaketen sesi bir birim düşürüyor ama ses kulaklarımı tırmalamaya devam ediyor.
Kendi kendime düşünüyorum… Biz Türkler yaptığımız her şeyin suyunu mu çıkarırız Allasen?.. Bir şeyi de tadında bırakamaz mıyız?
gercekten guzel bı konuya degınmısınız.tesekurler.eskıden arabalarına kafamdan buyuk hoparlor takıp gum gum dıe dolasan ve sozum ona hava atını sanan krolar vardı o gıtı.sımdı yuruyen anfıler(dahıce bı yakıstırma)geldı dogrusu ıkısıde aynı:D