gerçekten güvende miyiz?küresel sistemler ve pamuk ipliği

21. asrın henüz başlarındayız. Ancak bugünki teknoloji seviyemiz bile yakıp yıkmak, yoketmek için çok fazla gelişmiş durumda. Bundan sonra ne gibi sofistike silahlar geliştirilebilir kestirmek güç doğrusu, fakat bilim adamları(!)nın gerekli gayreti göstereceğinden şüphem yok…

Sponsor Bağlantılar

Bugün ki dünyanın ve onun içindeki birtakım sistemlerin (ekosistem, ulaşım sistemleri, ticaret sistemi) bu sofistike silahlar karşısında ne kadar aciz olduğu gerçeği beni bu yazıyı yazmaya itti. Bugün internette birçok silahla ilgili teknik bilgiye ulaşmak mümkün.

Hatta o kadarki çocukların uygulama ödevlerini hazırlamak için girdiği bazı “kendinyap” sitelerinde bile sis bombası, ses bombası, molotof kokteyli gibi silahların yapımı proses olarak veriliyor, tarif ediliyor. Daha fazlasıda var tabi. Hasta ruhlu yada kötü niyetli kişilerin kullanımına açık birçok bilgi dağınık birşekilde internet denen sanal evrenin içinde mevcut.

İnternet sayesindedirki artık hidrojen bombasının ve onu fırlatacak olan roketin yapısını şemalarıyla görebiliyoruz, hatta bu silahları elinde bulunduran ülkelerin yaptıkları deneylerin video kliplerini de zorlanmadan bulmak mümkün. (tsar bomb dahil! bilen bilir…)

İşin uzmanı değilim ama şöyle bir gözattığımda, nükleer silah teknolojisi ile ilgili hiçbir fikri olmayan ülkeler bile, internet başına oturttukları İngilizce bilen 2-3 mühendisle bu teknolojiye ait bilgilerin önemli bir kısmını elde edebileceğini düşünüyorum. Nükleer silahları sadece klasik atom bombası olarak düşünmeyin, hidrojen bombası var, nötron bombası var… (bakın ben bile biliyorum) Elbette diyebilirsinizki nükleer silahların izini sürmek bugünki uydu ve izleme teknolojileri ile kolaydır, ayrıca nükleer silah için gerekli nükleer maddeleri elde etmek pahalı ve zahmetli bir yatırımdır, 3. ülkelerden temin etmek mümkün değildir (silah amaçlı olarak) öyle ha diyince hazırlanmaz, uzun sürer… v.s Evet. Buna bende katılırım. Ancak bugün nükleer silahlardan çok daha tehlikeli ve sinsi bir silah insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Hiçbiryeri yakıp yıkmayan ve salt canlılar üzerinde etkili olan bu silahlar biyolojik silahlardır ve icat edildiklerinden beri insanlığı tehdit eden en büyük unsurdur. Farkında olalım yada olmayalım bu böyle. Şimdi bunun nedenlerini izaha çalışacağım. Tabi burada biyolojik silahların tanımınına, çeşitlerine falan da girecek değilim, dileyen internetten bakabilir!

Vahim olan bu silahların diğer büyük kitle imha silahlarına göre çok daha kolay üretilebilmesi ve çok daha ucuz bir yıkım teknolojisi olması. Sıradan bir şirket bile bu maliyetleri karşılayabilir ve imalatı bir karavanda dahi yapabilirler. Ayrıca bu silahların üretimi için onlarca kişinin seferber olmasınada da gerek yoktur. Bir yada birkaç kişi sonuca gidebilir. Yine tamamen internetten yaptığım araştırmaya göre bu imalatı yapmak için gereken donanımın laboratuar malzemeleri satan yerlerden kolayca temin edilebilmesi işten değildir. Bütün bunları alt alta koyduğumuzda bir dehşet tablosu ile karşılaşırız. Tabiki aklıbaşında hiçbir devlet böyle bir silahı kullanmak istemez. Atom bombası bile ABD tarafından birkez kullanılmıştır. Ancak biyolojik silahlar devletlerin birkez dahi kullanmak istemeyeceği silahlardır. Çünki bu silahlar birkez kullanıldığında etki alanının ne kadar geniş olacağını kestirmek güçtür hatta iş pandemiye kadar gidebilir. Sebep olduğu yıkım herhangi bir devletin isteyeceğinden çok daha fazlası olabilir ve buda kimsenin işine gelmez. Peki ya radikal örgütler? Onlar gözünü kırpmadan böyle bir silahı kullanabilir mi? Bence hayır. Çünki dünyadaki neredeyse tüm radikal grupların siyasi yada maddi menfaate dayanan bir talebi vardır. Kimide nefs-i müdafaa yolu olarak seçmiştir radikalizmi. Dolayısiyle böylesine bir dehşet tablosu yaratmak onlarında işine gelmez. Davalarına hizmet etmez. Tabi ileride dünya konjonktürünün nerelere evrileceği belli olmaz. Gelişmekte olan ülkeler, elinde nükleer güç bulunmayan ülkeler kendi dokunulmazlığını ilan etmek için bu tip silahların üretilip depolanmasına ve onları yayacak teknolojilerin geliştirilmesine yeşil ışık yakabilrler. Daha kötüsü anarşistler ve çılgınların bunu düşünmesi tabi.

Maalesef bu tip silahların imalatı kadar, yayılması-dağıtılması da çok kolay gözüküyor. Çünki internette bunun birçok yolunu gösteren içeriğe ulaşmak mümkün. Ziraat uçaklarının kullanımından, liyofilize edilerek ampullere doldurulan sporların uygun yere atılmak suretiyle… vs birçok yöntem tarif ediliyor. Bir kıtadan diğerine seyahat edebilen, hiç durmadan 3000 km’den fazla yol yapabilen bazı göçebe kuşlar da düşünüldüğünde durumun vehameti anlaşılabilir. Sözkonusu silahlar mikroskopik canlılar olduğu için çok az miktarların çok büyük etki yapacağıda aşikardır. Bu küçük miktarları yaymakta bu kadar kolay olunca… Düşünsenize 6 milyar kişiyiz ve içimizden bir çılgın çıkıp bir sigara paketi kadar malzemeyle küresel ticareti ve ulaşımı duraklatabilir hatta durdurabilir. Düşünmesi bile ürpertici.

Ha birde GDO meselesi var. Tabi burada domatesi, mısırı, soyayı falan kast etmiyorum. Zaten zararlı olan bakterilerin virüslerin genetiği ile oynanmasından bahsediyorum. Biyolog olmadığım için bu teknoloji ne kadar gelişti hiçbir fikrim yok. Fakat bu genetiğiyle oynama işini biyolojik silahlar açısından düşünecek olursak iyi ve kötü yada daha doğrusu kötü ve daha kötü olarak iki türlü değerlendirebiliriz. Şöyleki, bu işlerde kullanılacak hastalık yapıcı ajanların genetik yapısı ile oynayarak yaşam süresini, direncini kısabilirler. Böylece daha lokal ve kısa bir etki oluşturalabilir. Yinede silah silahtır tabi. Daha kötüsü ise tersininde bu yolla yapılabilecek olması. Tabi bu genetikle oynama tekniği ileri derecede bilgi gerektiren sofistike bir olay. Yani bu tekniğe hiç vakıf olmadan da biyolojik silahlar geliştirelebilir. Fakat bunlar birkez kullanıldığı zaman sonunun nerelere varacağını kestirmek de güçtür.

Özetle yakında dünyayı bekleyen tehlike İran’ın klasik atom bombasını yapmaya yaklaşması falan değil, az gelişmiş ve şeffaf olmayan devletlerin, anarşist kişi ya da grupların biyolojik silahlara meyletmesidir. Birde şöyle düşünün; İran bugün itibariyle tüm nükleer faaliyetine son verse, bu bölgenin güvende olacağı anlamına mı gelir sizce? Terör için söylenen bir laf vardır hani “terör yoksulun atom bombasıdır” diye. Eğer biyolojik silahlar yoksul ve umutsuz kesimlerin, devletlerin, grupların elinde bir koz olursa sonumuz gerçekten çok kötü olur. İlla ki bütün insanların ölmesi olarak düşünmeyin bu felaketi. Mesela İzlanda’da ki küçük bir yanardağdan gökyüzüne yükselen külleri düşünün, sonra da neredeyse bütün Avrupa hava sahasına yayılmasını ve hava ulaşımında yaşanan tıkanıklığı düşünün ve de maliyetini. Şimdide o küllerin geçtiği ülkelere amansız hastalıklar taşıdığını varsayın. Oluşacak paniği ve kaosu gözünüzün önüne getirin. Bütün küresel sistemler bir anda kilitlenirdi. Ayrıca trilyonlarca dolar zararda cabası. İşte bütün bunlara dayanarak sormak gerekiyor; gerçekten güvende miyiz?

Gerçekten Güvende miyiz? (1)
Gerçekten Güvende miyiz? (2)