Yıl 1998…

Suriye Apo’yu Türkiye’ye teslim etmemekte ısrar edince iki ülke savaşın eşiğinden döndü…

Yıl 1999…

Kenya’da yakalanan Apo Türkiye’ye getirildi. Yargılandı ve mahkeme heyetinin oybirliğiyle idam cezasına çaptırıldı!

Sponsor Bağlantılar

Yıl 2002…

AB’ye uyum adı altında idam cezası kaldırıldı! Haliyle Apo’nun asılması imkansızlaştırıldı!

Yıl 2007…

PKK uzantısı parti TBMM’ye girdi! Teröre terör, teröriste terörist demeyen, dağdan inip meclise girenlerin partisi.Çıktılar meclis kürsüsüne açıkça terörü övdüler… Kimse bir şey yapmadı!

Bu parti mensupları kendilerine Kürtlerin temsilcisiyiz diyorlar…Koskoca bir yalan…Palavra!Kürtlerin temsilcisiysen senin terör örgütü demediğin örgüt gidip Diyarbakır’da bomba patlatınca,ordaki Kürt vatandaşları öldürünce neden sesini çıkarmadın? Senin “Temsilcisiyim” dediğin insanları öldüren yine senin temsilcisi olduğun örgüt! Ama ortalıkta temsilcisiyim diye dolaştığın insanlar öldürülürken onları öldürenlere bir kere bile lanet okumuyorsun! Yerim öyle temsilciyi!

Yıl 2009…

Açıldık!

Askerlik yan gelip yatma yeri değildir diyen, şehit cenazelerinde oğullarının arkasından ağlayan analara, yüreği yanmış analara: “Yaygara koparmayın” diyen Başbakan, önce Kürt Açılımı diye adlandırdığı daha sonra Demokratik Açılım ismini verdiği ve en nihayetinde de Milli Birlik Projesi adında karar kıldığı bir açılım paketi hazırladıklarını söylüyor! Herkeste bir heyecan… Cumhurbaşkanı çıkıp konuşuyor: “Çok büyük bir fırsat, değerlendirmemiz gerek.” Hangi fırsat diyoruz cevap yok…Bekledik… 1 ay oldu..2 ay oldu… Kimsede ses yok! Ama AKP’nin yandaş yazarları açılımı övdüler de övdüler…İçinde ne olduğunu ve olacağını bilmeden! Millet 2 aydır bunu konuşuyor. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oldu herkes.Kimi destekliyor,kimi karşı çıkıyor!Ama kimse neyi desteklediğini veya neye karşı çıktığını bilmiyor! Açılımın ne olduğunu açmayan hükümet açılımın ne olduğunu soranlara da“Vatan Haini” gözüyle bakıyor! Kısacası hükümetin açılımını hükümet bile bilmiyor!

Derken…

Açılımın içi açıldı…

Sürpriz paketten dağdan inen teröristler çıktı! Teslim olacaklar dendi. Meğer teslim olmaya değil PKK şöleni yapmaya gelmişler!

Geldiler…

Kırmızı halı serildi önlerine… Ciplerle,çiçeklerle,davul-zurna eşliğinde karşılandılar… Valisi,savcısı,belediye başkanı herkes karşılamaya gitti!Sanki Devlet Başkanı geliyormuş gibi! Nazikçe aldılar gözaltına… 23 saat sonra serbest bıraktılar! Pişman mısınız bile sormamış bizim nazik savcılar.

Serbest Kaldılar…

Şölenler düzenlendi… Kırmızı güllü-karanfilli. Kutlamalar, halaylar,türküler,zafer sloganları… DTP otobüsünün üstünde “Çözüm Demokratik Özerklik” yazısı vardı! Artık niyetleri açık ve net… E buraya kadar getirmişken olayı, alalım gitsin diyorlar!

PKK vekillerinin gözlerinde yaşlar vardı bu anlarda… Onlar ağlamasın da kimler ağlasın! Amaçlarına ulaşmışlardı sonunda! Devleti bölmenin bir aşamasını daha geçtiler.

Bu görüntü ortaya çıkarken şehitlerimizin kemiği sızlıyor… Ulu Önder Atatürk’ün kemikleri sızlıyor!

Şehitlerimiz mezardan çıkıp “Biz neden öldük” diye sorsa acaba gaflet, dalalet ve hıyanet içindeki hükümet ve başbakanı ne cevap verir? Onları bırakın bütün bu olaylara suskun kalan bizler nasıl yüzlerine bakarız? Atatürk mezarından çıkıp bu ülkeyi öyle görse Cumhuriyet’i emanet ettiği gençliğe:“Bu ülkeyi ben size emanet ettim. Gençliğe Hitabeyi sizin için yazdım. Kimseye değil size güvendim ama siz bu güveni hak etmiyormuşsunuz!” dese biz gençler ne cevap vereceğiz?

Osmanlı’yı nasıl böldülerse, nasıl milleti birbirine düşürdülerse şimdi de aynısını yapmak istiyor dış ve onların uzantısı durumundaki iç mihraklar.

Dağdan indiler…

Sıra Meclis’e girmeye geldi…

Giremezler demeyin!

10 yıl önce de bu yaşananlar imkansızdı…