Ülke insanımız ekonomi denildiğinde ilk önce kendisini hesaba çeker. Bu doğal ve çokta doğru bir davranıştır. Ancak gel gelelim ekonomi iyiye gidiyor, faizler düştü, enflasyon düştü, döviz tabana vurdu denildiğinde yine kendi cebini göstererek bu tür haberleri hep yalanlıyor. Her ne kadar vatandaşın dedikleri doğru olsa da şu da bir gerçek ki devlet ekonomisi eşittir vatandaşın bireysel ekonomisi anlamına gelmiyor. Vatandaşta haklı, ekonomiyi yönetenlerde haklı işte haksızlık bahsettiğim eşitsizlikten ibarettir.

Sponsor Bağlantılar

Enflasyonun düşmesi vatandaşa direkt yansımaz. Ancak işsizlik verilerindeki olumlu gelişme vatandaşa hemen yansır. Bunun sebebi devletin bütünsel ekonomisi ile vatandaşın bireysel ekonomisi arasındaki bağlantıdır. Bu bağlantı 3 türlüdür birincisi direkt vatandaşı etkileyen, ikincisi vatandaşı dolaylı etkileyen, üçüncüsü vatandaşı etkilemeyen ancak moral yönünden etkileyen bağlantıdır. Bunları vatandaşla bağlantısını kurmak için birde vatandaşın bireysel ekonomisini inceleyelim.

Vatandaşın bireysel ekonomisinden bahsedecek olursak, Keynes’in ücret yapışkanlığının da bilinmesi gerekir. Bu ücret yapışkanlığı kavramı piyasa şartlarında ücretler nominal olarak artış gösterse de reel olarak her zaman düşmeye mahkumdur. Bu şu demektir; her ne kadar ücrete zam yapılsa da ücretteki artış fiyatlardaki artışın altında kaldığıdır.

 

Eğer vatandaş ekonominin iyiye gittiğine inanmıyorsa bu olağan üstü bir durum değildir ve kokulacak bir durumda değildir. Asıl korkulacak durum devlet ekonomisinin kötüye gitmesidir. Kavramları anladı isek şimdi bağlantıları oluşturalım.

 

Birinci bağlantı vatandaşı direkt etkileyen devlet ekonomisi verileri; yatırımlar, işsizlik, milli gelir gibi kalemlerdir. Bu kalemler olumlu olduğunda piyasa çarkları hemen dönmeye başlar ve kendini hissettirirler. İkinci bağlantı ise dolaylı olanlar bunlar ise; enflasyon, faiz, döviz gibi kalemlerdir. Bunlar piyasa da kendini hemen hissettirmez ancak zamanla birinci bağlantıdaki kalemlerden daha çok etki yaparlar. Olumlu yönde olsun, olumsuz yönde olsun. Son kalem ise moral veren veya moral bozan kalemler; cari açık, kurumların sermaye birikimleri; bunlar vatandaşı çoğu kez huzursuz ederler ve televizyonlarda çoğu kez bunun gibi kalemlerin tartışıldığını görürüz. Bunlar aslında vatandaşa hiçbir zaman yansımayan kalemlerdir. Yansısa da çok uzun vadede yansıyan kalemlerdir. Bu yüzden vatandaşın bu tür şeylere itibar etmemesi gerekir.

 

Sonuç olarak, vatandaşların en azından bu bilgilere sahip olması bilinçli bir şekilde ekonomiyi kendi cebine indirgeyerek yorumunu yapabilmesini sağlar. Veya bilinçli bir şekilde gelecek tahmininde bulunabilir. Patronlar verdiği ücreti çok sanar, çalışan ise hep az sanar. En iyisi bunlarla oyalanmayıp, gelecek bizlere ne söylüyor ona kulak asalım…

 

Saygılarımla.